Sergen'ci salaklara ders

A -
A +

Şu bizim spor basını anlaşılan o ki, bu futbol işini öğrenemeyecek. Neden mi? Türkiye'de en çok satan gazetelerden birinin spor müdürü hafta arasında şöyle bir yazı yazdı: "Ey Şenol hoca, Sergen'i Milli Takım'a almadın. Yarın Slovakya'ya takılırsak medya seni asarsa haksız mıdır"? Zihniyete bakın. 2002 yılındaki futbol düşüncesine bakın. Aslında bu yazıyı yazan genç arkadaşım da birinci dereceden kabahatli değildir. Onu daha olmadan koltuklara oturtanlar ve unvan verenler asıl kabahatli olanlardır. Bu arkadaşımız şunu acaba dün akşam görebildi mi? Oyunun en can alıcı dönemi olarak sürekli yorumladığımız ilk 45'te Milli Takım'ın 5. vitesli müthiş oyunu içinde 85 kiloluk Sergen yer alsaydı, acaba devre kaç kaç biterdi? Ya da Milli Takım bu müthiş temposunu acaba sahaya döşeyebilir miydi? İşte Şenol Güneş hoca ve öğrencileri, bu tam anlamıyla yaşlısı ve genciyle futbol çaylaklarına karşı da mücadele vermektedirler. Şenol hoca dün akşamki siftah maçına 4'lü ön liberolu alan savunmasıyla çıkarak, Milli Takım'ı dünya üçüncülüğü unvanımızda yatan saha içi sırla oynattı. Fatih, Alpay, Bülent ve Hakan Ünsal hemen hemen hiç pozisyon hatası yapmazlarken, top bize geçtiğinde oyun alanına 40-50 metreye kadar indirme ustalığını da gösterdiler. Orta sahada henüz takımlarında oynayamayan, bir başka deyişle ligleri henüz başlamamış Okan ve Emre top kullanmada eskisi kadar mahir olmamalarına rağmen iki blok arasındaki bölgeleri hiç açtırmadan oynama ustalığını yine de gösterdiler. Ön liberomuz Tugay ve arka forvetimiz Yıldıray, Okan ve Emre'nin de pozisyon olarak katıldığı orta alan sihirli baklava dörtgenini oyunun büyük bir bölümünde kurabildiler. Geçen sezondan kalan müthiş formunu, tam stiline göre kalesinin uzağına çıkmış tek hattaki defansta öldürücü biçimde kullanan Arif, vallahi açık söylemek gerekir son 20 yılda seyrettiğim maçlar içinde depar atma rekoru kırarak büyüdü. Serhat da bu geriye doğru kaleciyle arası açılmış enine doğru da genişleyen Slovak defansı içinde sade oyuna yöneldiğinde çok ciddi biçimde etkili oldu. Milli Takım yine açık ve net söylüyorum, özellikle ilk yarıda belki de tarihinde ilk defa alanı bu kadar mükemmel daraltıp, 5. vitesle müthiş bir tempo rekoru kırdı. İkinci yarıda ise sistemini aktif dinlenme ve akılla birleştirerek idare etti. Tekrar söylüyorum, bu ülkede hâlâ 80 kiloluk oyunculara prim tanınmasını savunan, Şenol Güneş'i kariyersiz, vizyonsuz, misyonsuz ve karizma yoksunu gösteren spor yazarları, bu meselenin 50 yıl gerisinde kalmışlardır. Siz yazın ve söyleyin ki; Milli Takım bize sabah akşam ders versin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.