Fatih Terim hoca, bu ülkeye çok önemli bir gerçeği öğretti. Hâlâ da, öğretme adına mesaisini sürdürüyor. Bu gerçek, sistemin ta kendisidir. Bu ülkede, sistemsizlik yüzünden 50 yıl içinde Avrupa haritasında büyük işler yapabilecek çok önemli kuşakları kaybetmişizdir. Ama Terim hoca ile birlikte, son 10-12 yıldan bu yana çok önemli oyuncuları sistem bize sunmuş, bunun paralelinde de rüyamızda bile görsek inanamayacağımız başarılara imza atmışızdır. Bu imzanın Fatih Terim'le G.Saray'a ait olduğunu da kimse inkâr edemez. Dün akşam da, yine sistem içinde Fatih hoca, Bülent gibi, Ayhan gibi iki yenilik yapmış; oyun süresi içinde de değişikliklerle oyuncu kullanma özelliği ve önemi üzerinde durmuştur. Ancak, Batista ve Ayhan'dan yapılı çift ön liberonun önündeki Hasan Şaş ve Felipe oyunu dar alana sıkıştırma gereklerini bir hayli ihmâl etmişlerdir. Bu yüzden de, Batista aşırı efor sarfına zorlanmış, Bursaspor'un 4'lü, hatta zaman zaman 5'li orta sahası kolay top kullanma fırsatı bulmuştur. Bu yüzdendir ki; G.Saray'ın alan savunması, Batista gibi müthiş bir görev aşığına rağmen çok pozisyon sunmak mecburiyetinde kalmıştır. Şayet, Bursaspor'un G.Saray'ın kopyası modeli sistemi, Arif kadar yetenekli oyunculara sahip olsaydı, skor tabelasında çok şaşırtıcı rakamlarla tanışabilirdik. Ben Biyediç'i de kutluyorum. G.Saray, Terim hocanın sistem klasiği içinde oyuncularını son derece uygun şekilde kullanıyor ama, henüz o muhteşem Avrupa şampiyonunun çizgisine yarı yarıya bile yaklaşmış değil. Hani bir lâf vardır, "Doğu için iyidir" derler. Bu G.Saray da Türkiye için iyidir. Ama yarın Şampiyonlar Ligi başladığında rakipler, bizimkiler kadar merhametli ve beceriksiz olmazlar. Bu arada, Beşiktaş'ın kalecisi Cordoba ile Mondragon'u mukayese etmeye çalışanlar, G.Saray'ın kalecisi adına 20 kalecilik bir fark olduğunu artık kabullenmelidir.