Öyle bir maç seyrettim ki dün akşam, hakikaten uzun bir zamandır hafızamda yoktu. İlk 15 dakika ev sahibi Trabzonspor, tam bir iyi Avrupa takımı gibi işler yaparak pozisyonlar bulmaya çalıştı. Birkaç tane de buldu ama tabelaya yansıtamadı. Sonra ikinci 15’te bu defa Fenerbahçe iyi işler yaparak deplasmanda gol şansı buldu. Ama goller olmadı ve bu yarım saatlik heyecanlandıran, keyif veren süreç golsüz kapandı.
Sonrası mı, hiç sormayın gitsin. Ne isterseniz var! Hakem hatalarından takımların yerleşim hatalarına kadar ne kadar yanlış varsa hepsi sahada sergilendi.
Bu arada kenardaki teknik direktörler; şu beş oyuncu değişikliği var ya, onu nasıl tamamlarız diye âdeta uğraştılar. Trabzonspor, ne zaman gol atar diye bekleyenlere Visca ikramıyla başlayan pozisyonda Fred cevap verdi, ‘Ben atarım’ diye.
Soyunma odasına gidildiğinde Fenerbahçe 1-0 galipti. Dönüşte ne mi oldu? İki penaltı birden ev sahibi lehine çalındı. Benim notlarıma göre altı dakikada bir. Ve Banza bu zor görevi tabelaya iki defa yazdırdı.
Acaba ev sahibi bu ikinci golden sonra daha daha neler yapardı? Bu yarıda oynanan futbolda bunu bilmek çok zordu. Çünkü kavga dövüşten öteye gitmeyen, birbirine saldıran oyuncular, oyuna bir türlü lezzet katamazken sonradan giren Dzeko tabelayı eşitledi.
Şöyle notlarıma bakıyorum, kimden ağırlıklı olarak söz edebileceğimi şaşırdım! Hele hele Fenerbahçe’nin hocası imkân olsa belki 10 oyuncusunu da değiştirecekti.
Yukarıda da belirttiğim gibi ilk yarım saati karşılıklı kalite kokan bir maçta daha sonra kavga dövüş hakem tuhaflıklarıyla geçti, gitti. Ama bitmedi!
Son dakikada Amrabat arkadan koşu yaparak geldi ve kendisine ‘al da at’ denilen topu filelere gönderdi. Fenerbahçe demek ki bu galibiyetiyle şampiyonluk yarışında başka rakip istemeksizin Galatasaray ile yarışacak.
Maçın adamı: İki kaleci