Söylenecek ne kaldı ki?..

A -
A +

G.Saray UEFA Kupası'nı kazandığının ertesi günü tribüne bir pankart asılmıştı... Şöyle yazıyordu üzerinde: "Söylenecek ne kaldı ki". Gerçekten de Fatih Terim'in döneminde G.Saray Türk futbolundan ayrılmış, bir gerçek Avrupa takımı olarak ün salmıştı. Sonra Lucescu ile Avrupa arenasında başarılar sürdürülmeye devam edilmiş ve bu sezona gelinmişti. Gelinmişti ama G.Saray takımının tamamına yakını da başka formaların içine girmişti. Yani yeni takım hakikaten yeniydi. Hele hele Avrupa'dan yapılan ithaller öyle meçhuldü ki, oynayıp oynayamayacakları üzerinde ciddi tartışmalar açılmıştı. Ama Lucescu gibi deneyimli bir hoca, o meçhul askerlerle birlikte bu yeni takımı da Avrupa kupalarının bir canavarı haline getiriverdi. Dün gece de Hollanda ekolünün en önemli iki takımından birini, G.Saray'ın bu yeni takımı sahaya serdi, hatta büyük farkı da kaçırdı... Oyunun ilk 15 dakikasında çok çabuk top çeviren PSV'ye G.Saray tam saha presle cevap verince hem çok boş saha bıraktı, hem de tatsız bir yorgunluğun içine düştü. İşte tam bu tatsız manzara yaşanırken G.Saray'ın Hollanda takımını düşüren ve ikinci turun senedi olan golü geliverdi. Golden sonra G.Saray daha kontrollü, daha boş saha bırakmadan, golün kontrataklara zorlayacağı PSV'nin boş bıraktığı yerlere adam kaçırarak pozisyon üzerine pozisyon üretmeye başladı. Şayet Ümit Karan vuruşlarında kararlı ve rakibin savunma hattına dikkat ederek hareketlenebilseydi, rahatlıkla 5 farklı bir zafer izlerdik. Lucescu, dün akşam mükemmel oyun planının yanı sıra tam zamanında ve tam adamlarıyla yaptığı değişikliklerle takımının gardını sürekli kapalı ve sağlam tuttu. Böyle olunca da PSV'nin pas tezgâhları işlemez oldu. Organizasyonu savurgan toplara dayalı kaldı. Zaten G.Saray'ın da amacı, planı ve isteği de buydu. Mandragon'un "Ben büyük kaleciyim" imzasının yanı sıra savunma tepeden tırnağa mükemmel saha yerleşimi ve hamle zenginliği ile rakibe ne nefes aldırdı, ne de yüzünü kalesine döndürmesine izin verdi. Bülent, Ergün zaman zaman onlara yaklaşan Arif, hatta ve hatta Sergen geri blokla öndeki Ümit Karan arasındaki mesafenin hiç bir şekilde 50 metreden daha fazla açılmasına izin vermediler. Öyle bir Hasan Şaş vardı ki, şu anda Avrupa futbolunda atak yemiş bir takımı bu kadar çabuk ve öldürücü yerlerden rakip sahaya taşıyan ikinci bir futbolcu yok gibi. Hasan bir de gol attırdı. Evet söylenecek başka birşey kalmadı. G.Saray'la futbolumuzun geneli arasındaki mesafe dün gece 5 sene daha açıldı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.