Şu teknik adamlar

A -
A +

Şu teknik adamlar Vallahi de, billahi de şu teknik direktörlere, yerlisiyle, yabancısıyla akıl sır erdirmek mümkün değil!... Hani biz kulübede olsak, asla bunları yapmayız dediklerimizden sonuncusu tam anlamıyla şok ediciydi... İtalya Ligi'nde bizim Emre'nin takımı İnter, kendi sahasında Bologna ile oynuyor... Durum 2-2... Normal süre bitmiş, dört uzatma dakikasına geçilmiş. Bunun da ikisi bitmiş... Yani bitime sadece iki dakika kalmış. Bakıyorum tabela kalkıyor, Emre çıkıyor, Recoba giriyor... Yani 92. dakikada... Maç deplasman maçı olsa da, oyuna Emre'nin yerine bir savunma oyuncusu girse, hadi bir derece "skoru koruyacak" diyoruz. Ama Emre çıkar da, bitime iki dakika kala Recoba girer mi? Bunu yapan Mancini... Aslında çıkandan da, girenden de, hatta yönetimden de dayağı haketmiyor mu? Eski bayramlar ve uçmuş toplum! Dini bayramlarımızda rahmetli babam, önce bayram namazına, oradan aile kabristanına, devamla da büyüklerimizin ellerini öpmeye taşırdı bizleri... Bu, eski Osmanlı toplumundan günümüz, pardon 1980'li yıllara kadar süren bir Müslüman Türk adedi idi. Tabii bundan öncesi bazı başka hazırlıklar da vardı. Yeni ayakkabı, yeni gömlek, yeni ceket falan gibi... Bu arada bizim aileye göre gelecek küçükler için de evdeki gıda hazırlıkları, çocuklar için mendil falan... Şimdi neden 1980'li yıllara kadar dedim, onu açayım... Rahmetli Turgut Özal'ın, kendine göre, ülkeye çağ atlatması ile bu topumda ne örf, ne adet, ne de gelenek kaldı. Bayramlarda sokaklar bomboş... Peki neresi dolu? Edirne'nin ötesinde her yer var... Allahım'a şükürler olsun, 35 yıllık evlilik hayatımda ne eşim ve ne de şimdi yaşları 34 ve 27 olan çocuklarım bayramda tatil tepinmesi yaptılar... İşte, onca iç ve dış akınlara rağmen bu ülke hâlâ ayakta kalabildiyse, bizim ve bizim gibi ailelerin direnci ile kaldı. Allah sonumuzu hayırlı eylesin! İddiacılar! Yeni bir salgın var... Dünyanın dört bir tarafındaki futbol liglerinin üzerine bahis oynama... Adı da İddia... Legal... Devletin kontrolünde... Son günlerde de gazetelerin spor sayaflarında bu maçlara tahmin yapmayan, iştirakçilere tiyo vermeye kalkmayan kalmadı. Hele hele köşe yazarları da, hele hele kimisi dünyadan habersizken yorum da yapmıyor mu? Peki, bu maçlardan kaç görüntü geliyor ekranlara? Bu maçların sonuçları hemen ertesi günü o tahmin furyasındaki gazetelerin kaçında yer alıyor? Alıyorsa da tamamı mı? Bir zamanlar Spor - Toto furyası vardı. O günlerin gazeteleri tabanca gibi tahmin verirlerdi. Ama o günlerde Eyüp Karadayı'lar, Hayati Telgeren'ler, rahmetli Kâzım Üzen'ler tahminleri hazırlarlardı. Ya şimdi? Salla gitsin be! Ahmet Çakar'ın GAGA'sı! Yok yok, sinemalardaki GORA değil, bir televizyonun spor müdürü bu GAGA... Galiba da benim üzerinde çok ama çok emeğim olan Star'ın müdürü Serhat Ulueren... Habercinin kralı... Haberi koparana kadar adamı perişan eder... Bir zamanlar Yurdaşen Karahasan, "Yahu Kemal Ağabey, bu Serhat yüzünden banyoya giremiyorum. Çünkü sabunluyken adam telefonda bir saat tutuyor" diye yakınmıştı. Bunu neden yazdım. Ahmet Çakar geçen haftaki bir yazısında, Serhat'ın lakabını şifre olarak kullanıp Milli Takımlar Teknik Direktörü'yle ilgili bir yazı yazdı. Yani Ersun Yanal, röportaj için noter falan istemiş... O günden bu yana Ersun Hoca'dan tık çıkmadı, Serhat da Ahmet de lig maçı olmadığı için program yapmadılar. Ben şimdi bu işin takipçisiyim... Bakalım gerçek ne? Bol keseci gözlemciler! Bizim İsmet Tongo geçen hafta güzel bir yazı yazdı. Dedi ki, "D.Bakır - G.Saray maçının hakemi Selçuk Dereli, gözlemciden 9.2 almış... Yani olmayan maçın süper hakemi..." Doğru! Cem Deda'ya versene aynı notu! Bizim Ömer Üründül, bu gözlemci işine yeni bir boyut kazandırdı. Ama şu gözlemcilerin kulaklarını bir kere daha çekmesi gerekiyor galiba... Efes, yaptığını yıkıyor! Efes'in patronu 1956-57'den alırsak, neredeyse 50 yıllık dost, arkadaş... Koraç Kupası kazanılırken, daha doğrusu Efes, ülkenin en büyük basketbol firması olurken en yakın izleyici idim... Pano Natof'la Tuncay Özilhan'ın bu spor adına, daha doğrusu ülke sporu adına verdikleri çabayı, sergiledikleri özveriyi hiç unutamam. Hatta bu eski iki dost bu yüzden birbirlerine kırılmadılar mı? Ya Aydın Örs? İşte bu Efes, şimdi Prkacin, Nikoliç'le falan yerlerde sürünüyor... Ya o Amerikalılar?.. Bizim ligde önüne gelene atıyorlar. Ama Efes için bizim lig fasarya... Bologna takımı karşısında ortaya konan basketboldan, pardon bir şeyden utandım, maçı televizyonun sesini kısıp, hatta kendim de oturduğum koltukta kısılarak izledim. Sevgili Tuncay, ne olur bana Koraç Kupası Şampiyonu ve Final - Four Efes'imi geri ver! Hece ve harf oyunları ile gazete yaptıklarını sananlar! Türk spor basını bizim kuşağın az öncesiyle, az sonrası için giderek çakılmaya başladı. Bu gerçeği yukarıdaki cümlede bulunanlardan tek biri dahi inkâr etmiyor. Hele hele şu son günlerde, Sabah grubunda birileri bizim işi tam anlamıyla komedi haline dönüştürdü. Sürekli heceler ve harfler üzerine başlık atıyorlar. Şayet esprili başlık sancısı çekiyorlarsa, 1969 ile 1990 arasındaki Tercüman gazetelerini bulup kopya çeksinler. Hatta bizim Türkiye'ye dikkat kesilsinler. Milli Gazete'nin spor sayfasında da iç gıcıklayıcı başlıklar var. Zaman zaman Hürriyet ve Milliyet'te de bulunuyor bunlardan... Ancak son günlerde bir - iki gazete bu saçmalığı taklide yeltenir gibi... Aman sakın! Okurla alay etmek, okuru şifre çözmeye zorlamak gazetecilik değildir... Her kulübe özel bir kamera! Öyle ya, bundan böyle her kulüp, yayıncı kuruluştan gizli, tribünlere, hem de kale arkalarına birer gizli kamera yerleştirecekmiş. Neden mi? Duran top kullanırken, "Emre fiillerini" yakalamak için... Doğrusu da bu... Çünkü ya birileri çıkıp da, "Bana da şu futbolcu aynısını yaptı" ihbarında bulunursa, o zaman ne olacak? Federasyon Hukuk Kurulu, "Ne yapalım, görüntü yok" diye cevap verebilir mi? Verilirse, o zaman hukukun eşitlik, adalet kavramı iflâs etmez mi? Hayır, bir kere daha hukukçu kadrosuna hatırlatayım dedim... Hele hele federasyon başkanı ısrarla buna devam edeceklerini söylemez mi? Yahu Levent Bey bizim Moda'nın gençlerindenmiş. "Nasıl tanımıyorsun?" dediler. Keşke tanısaydım, o zamanlar düzeltirdik... Milli maçlar için ligi tatil edelim! Ukrayna maçı için ligi 15 gün tatil ettik. Bunun ne kadar çağdışı bir tasarruf olduğu, yurt dışındaki oyuncularımızın, içerdekiler "Mocamp" yaparken, iki lig maçı daha oynamaları idi. Şimdi ben de diyorum ki, 2005'te oynayacağımız maçlar için, ligin ikinci yarısını tatil edelim, sonra nasıl olsa bir şekilde devam ederiz. Ya da bu çağdışı programlar devam edecekse, o zaman kadroları 15-16'da tutalım... Ne çağdaş hoca değil mi? Acaba bilgisayar kurbanı mı? Atatürk olsaydı Barcelona'yı tebrik ederdi! Barcelona Kulübü, Betandwin adlı bahis şirketinin, hem de yıllık 17 milyon euroluk forma reklamı teklifini kabul etmemiş. Zaten Barcelona bu konuda hayli tutucudur. Viagra'yı da kabu etmemişlerdi. Bu defa da şirketin işlevinin sporcu etiği ile bağdaşamayacağında birleşerek bu serveti geri çevirmişler. Oysa biz, ülkemiz için illegal olan bahis şirketlerinin reklam panolarını sıra sıra stadlarımıza döşüyoruz... Güya biz, sporcunun ahlâklasından yanayız ya, dolayısıyla da sporda ahlâktan... Çekiverin kuyruğundan... Helâl sana Serkan! F.Bahçeli genç Serkan bir rekorun sahibi oldu. Bir hafta içinde üç kategorideki maçların hepsinde kart cezalısı... Bu sütunları takip edenler iyi hatırlayacaklardır... Daha lig başlamadan, transferleri yorumlarken, Serkan'ın F.Bahçe'nin top çalma eksiğini tamamlayacak bir oyuncu olduğunu, ancak eğitilmezse, bütün kategorilerde ilk sarı kart cezalısı durumuna düşeceğini yazmıştım. Peki, asıl kabahatli Serkan mı? Hayır! Önce Ersun Bey, sonra da Herr Daum... Hagi'nin canı sıkkınmış! Bu tiyo benden başka hiçbir spor yazarında olamaz. Sebebini sormayın! Ama Hagi çok rahatsız... G.Saray'dan değil, tam tersine G.Saray dışından. Nereden mi? Vatandaşı Lucescu'nun "Türkiye'yi Çavuşesku dönemindeki Romanya'ya çeviriyorlar" çıkışı, uyarısı, hatta yalvarışı vardı ya, hah işte Hagi de aynı dertten mustarip... Kaynak bende saklı... Yarın patlarsa, beni hatırlayın!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.