Saymadım kaç hafta oldu ama Beşiktaş'ın sadece A planı ile oynadığını bu sütunlarda yazmıştım. Kasımpaşa karşısında da başkaca planı olmadığından önde götürdüğü maçı verdi. Hatta hatta Bilic'in düştüğü hataya da düşüp bir ara üç santrforunu da sahada bizlere sunarak...
Şenol hoca maçı bir daha izlesin...
Yediği yemediği hepsi kontradan... Oyunu tutmak size yakışmıyorsa, o zaman şampiyonluk için bu kadar iddialı olamazsınız. Ancak ve ancak rakipleriniz size sunarsa mutlu sona ulaşırsınız... Lütfen bu ülkede kim varsa teknik adam olarak, Terim hariç, Lucescu'nun derslerini çalışsın... Pardon unutmadan; Zidane, nasıl da tiki-takaya son verdi, izlediniz mi? Real Madrid küçük takım mı?
Yatan aslında sizlersiniz!
Bazıları çıkmış Kasımpaşa'daki Rıza kardeşimin, Konya'daki Aykut biraderin futbolculuk yaptıkları takımlara maçları sunabilecekleri gibi bir hisse kapıldıklarını dile getirmişler... Ben hisse kapılmak diyorum kibarca. Aslında kuşkunun adı başka da... Neyse, birinci dersi Rıza verdi. Şimdi sıra Aykut'ta... Haaa Konyaspor maçı kaybedebilir. O başka bir şey. Ama aslanlar gibi oynayacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Konyaspor'un başkanı iyi dostumdur. Önce ona kolaylık dilerim...
İbrahimoviç neredeydi?
Futbol dünyasının şu günlerdeki en iyilerinden Zlatan İbrahimovic, bizim milli maça gelmedi Antalya'ya... Ama üç gün sonra kendi ülkesinde koluna bandı takıp sahaya çıktı. Acaba terörden mi korktu? Sakın ola ki sakattı falan demesin kimse...
Şimdi merakım nedir biliyor musunuz? Acaba bizim transfer palavrası atmada dünya rekorları kıran spor sayfalarımızdan önde gelenleri mayıs biterken bu, bana göre çapı düşmüştür, bu oyuncuyu büyüklerden hangisine yamamaya çalışacaktır?
We Love Erdoğan!
Bizim yeni evli müdür Ercan kusura bakmasın, Cumhurbaşkanı ile başlayacağım bu defa da... ABD'ye gitmeden önce sosyal medyada değerli dostum için "Seni seviyoruz" mesajı atılmış. Ve de 300 bine aşkın onaylayıcı çıkınca malum kepazelik şampiyonları saldırıya geçmişler ve devre kapanmış...
Bakın size bir uyarıda bulunayım malum zevat; Şayet Tayyip kardeşim 2002'den bu yana bu ülkenin yönetiminde olmasaydı sizler şimdi iki veya üçüncü darbeyi, muhtırayı veya 1971 modeli bir müdahaleyi görmüştünüz. Ama ne gam! Sokaklara sürdüğünüz üzerlerinde orak çekiçli gençler, Gezi Parkı'nı yakan üşütükler memnun ya... Neyse siz diktatörlük nedir onu bile bilmiyorsunuz. Biraz tarih okuyun be! Pardon son dakika... CHP'nin büyük bilgini bir kadın bakanımızla ilgili şey yapmış... Beklediğim odur ki, sokakları arşınlayan o malum kadın grupları bakalım ne gibi tepki gösterecekler? Yahu içlerinde bir tane güzel de göremedim ben!
Saygı duruşu nasıl yapılır!
Barcelona-Real Madrid maçı öncesi geçenlerde hayatını kaybeden futbol dünyasının en büyüklerinden Cruyff için saygı duruşu yapıldı. O stat, bu Cruyff Barcelona forması giydikten sonra taraftara küçük gelmiş ve 80 bin kişilikken 110 bin kişilik bir kapasiteye kavuşturulmuştu. İşte o kalabalık bir sineğin bile uçuşunun duyulabileceği sessizlikle büyük ustaya saygı gösterdi. Darısı bizim başımıza!
Es-Es'te bir kopyacı yok mu?
Hey gidi günler hey! Eskişehirspor'un 1965 ile 72 yılları arasında bir tribün lideri vardı ki sormayın gitsin... Fenerbahçe bile Manchester City maçına davet etmiş, o da maçın alınmasında büyük rol oynamıştı. Amigo Orhan dostumdan söz ediyorum. Şimdilerde rahatsızlığı varmış. Peki, onu araştırıp, bu büyük tribün korosu şefliğini taklit etmeye niyetlenecek hiç bir Eskişehirli ortaya çıkmaz mı be?
Yabancılar akıl mı karıştırıyor?
Ne zamandan beridir bu yana hatırlamıyorum ama UEFA, torbasından bizim hakemlerin üzerine bir yabancı gönderip güya bizimkileri eğitiyor. Yararlı mı oluyor, ben hiç sanmıyorum... Kurallar belli. Haaa tercihlerle, yorumlarla ilgili bizimkilere aslan yürekli bir eski bulursunuz, bakın bakalım o zaman neler olacak... Tabii ki federasyon da, MHK de aslan yürekli olacak... Hani sırası gelmişken... Ali Palabıyık kardeşime bir not... Kaleci topu bloke etmiş. Deplasmanda oynamasına ve de maç golsüz sürerken topu bir an önce oyuna sokmak için hareketlenmiş. Rakipten bir oyuncu ise bunu engellenmek adına çelmeyi takıyor. Ve sen de görüyorsun. Hani sarı kartın?
Trabzonspor doğru yolu buldu!
Krizdeki büyüklerin önlerine koyacakları ilk hedef, ne olursa olsun kazanmaktır. Bu süreçte iyi futbol, alkış hep ikinci planda tutulur. Şimdi aynı kafada bir takım görüyorum. Bu takım Trabzonspor... 1-0'la önce aynayla arasındaki barışıklığı yeniden sağlıyor. Bilmem yönetim de bu görüşte mi? Hami Hoca'yı bu kafada gördüm sanıyorum da...
Galatasaray mı?
Bu büyükle ilgili ne yazayım ki? Kadrosunda, benim ölçülerime göre en fazla dört veya beş oyuncu var... Gerisi mi? Büyük takım ayarında değiller. Eh, bu kadar az oyuncu ile büyük iş yapılabilir mi? İşin başında Lucescu da yok (Bak: G.Saray'daki ikinci sezonu). Eh, kongre salonu giderek o klasik oluşumunu kaybediyor. Cebinde üyelik kartı olanını ekranlarda abuk sabuk konuşurken görüyoruz... Yani bu gidişin sonu hayırlı olmaz... Bilesiniz!