Fransa'nın Avrupa Futbol Şampiyonası'nın hemen ikinci basamağında evine dönüşü tabii ki, sadece güya teknik direktör Jacques Santini'nin tasarruflarına bağlı değildir. Bunun altını çizdikten sonra Yunan takımının, hele hele TRT yorumcusunun değindiği gibi ilkel futbol oynayarak turu atladığı yalanında olmadığını belirtelim. Yunan takımı, beklenilenin tam tersine bundan önceki maçlarında olduğu kadar çok sayıda kendi sahasında savunarak oyunu kabullenmedi. Cesur çıkışlar, Fransa orta alanı ile arka dörtlüsü arasına fazla adam sızdırarak, ciddi biçimde orta ile büyük sınıf takımı arasında göründü Yunan takımı. Yani Çanakkele geçilmezi, yorumcunun hangi gözüyle baktığı bilinmez; o biçimde geçirmedi maçı. Belki de Charisteas'ın hazırlanışı ve yapılışı açısından mükemmel golü dışında çok pozisyon üretmedi Yunan takımı, ama Fransa geri dörtlüsünün canını sıkacak Barthez'i ayakla çıkışlara zorlayacak tehditler de savurmadı değil. Yunan takımının bir kere daha vurgulayayım, yorumcunun dediği gibi futbolu ilkel değildi. Tam tersine bu defa en az Danimarka, Portekiz hatta ilk turun Fransa'sı kadar organize ve etkiliydi. Fransa teknik direktörü Jacques Santini'ye gelince; bundan önceki Fransa maçından sonra bu büyük takımı hocasının değil, futbolculardan birkaçının kurup sahaya sürdüğü kuşkularını taşıdığımı belirtmiştim, ama gördüm ki bu işi Fransa'da Jacques Santini yapıyor, aslında hiç de yapamıyor. Trezeguet ve Pires'le oyunun dörtte üçlük bölümünü 9 kişilik oynayan Fransa'ya, ben ta buralardan çabuk iki adamla acil kurtarma ilacı yetiştirilebileceğini gördüm, ama bir mumya gibi maçı seyreden Santini, bunu iş işten geçtikten sonra, o iki çabuk oyuncaya destek olabilecekler, başta Zidane olmak üzere bitip tükendikten sonra gördüm. Fransa'daki görevini noktalayacak olan Santini giderayak acaba "Sizi bir yakayım da görün" gibi eski bir hesabı mı kapattı? Ben Zidane gibi büyük bir oyuncudan bu oyunda Santini'yi elimin tersi ile iterek bir müdahalede bulunmasını beklerdim. Ama belli ki centilmenlik abidesi bu oyuncunun, aklından böyle bir alaturkalık geçmedi. Sonuçta Yunan takımı, gerideki üç maçın çok ötesinde oyuna fazla adamla çıkarak, rakibi zorlayarak bu defa sahanın tamamını, büyük bir bölümde kullanarak oynayıp, bileğinin hakkıyla son dördün arasına girdi. Fransa ise bu kadar zengin bir potansiyel içinde hocasının sıfır seviyesindeki kalitesizliği yüzünden azap çekti, terledi, sıkıldı ve çöküp gidiverdi.