Fatih Terim Hoca, bu ülkenin futbol elçisi olarak, bence dünyanın en büyük iki kulübünden biri olan Milan'ın futbol takımı teknik direktörlüğünü üstlenerek, Cumhuriyet tarihimizin en çarpıcı olaylarından birini gerçekleştirmişti. Ama aynı hocanın yanlışta ısrara futbolda yerin olmadığını çok iyi bilmesi gerekir. Ama Nihat'tan son adam yapma ısrarı artık bir inat boyutundadır. Yani sevgili hocam iki kere ikiyi kimse beş yapamaz! Hiç boşuna uğraşma da, Nihat'a da yazık olmasın... >> Denizli Hocanın hücum gücü! Mustafa Denizli Hoca, Avrupa Şampiyonası yaklaşırken, gerek yazı yazdığı gazetede, gerekse de programa çıktığı ekranda, Milli Takım'ın hücum gücünün çok yüksek olduğunu yazdı ve söz etti. Peki, sen nasıl karşıladın derseniz, hayretler içinde kaldım... Tevekkeli değil biz, malum Galatasaray jenerasyonu bittikten sonra, yerimizde sayıyoruz... Sayın hocam, bu hücum gücü ile bizim takım, bırakın gol atmayı, kaç defa pozisyonla rakibin ceza alanına girebilir ki? Bakın bakalım, 16 finalist içinde sadece tek adet tip uç oyuncusu olan tek takım hangisi?.. > Vallahi tebrikler Sabah! Popçu Yalın kardeşimiz, bin bir zorluklarla, uzun uzun düşünüp taşınıp bizim Portekiz maçının kritiğini Sabah'a yapmış... Vallahi tebrikler! Kimin aklına gelirdi ki, Yalın kardeşimize futbol kritiği yazdırmak... Öyle ya, gazete dediğin de kupaya şu kadar var, bu kadar kaldı diye birinci sayfasının tepesinden bağırdıktan sonra böyle büyük (!) oynamalıydı. Ömer'in, Levent'in, Kazım'ın, Gürcan'ın, Ahmet'in yazısını kim okur ki, Yalın kardeş varken... Pardon, Sabah kaça satılmıştı yahu? >> Ahmet Çakar'ın senaryoları iflas ediyor! FIFA eski hakemimiz ve kartvizitinde artık yer kalmayan Ahmet Çakar, hakemlikle ilgili sürekli senaryo yazar durur. En son da, Lubos Michel'le ilgili yazdı. Ona göre UEFA şöyle yapar, bizim MHK böyle ayarlar... FIFA mı, o daha da beterdir... Eeee peki Ahmet Bey; UEFA'nın merkezinde İtalyan hakem, İsviçre lehine çalabileceği iki penaltıyı nasıl es geçebildi ki? Amma şiştin haaa... Az kalsın unutuyordum; Selçuk Dereli yeni maçlara hazırlanıyormuş... Hem de A klasmandan... >> Sen kimsin, İsmet Tongo kim? Yahu artık ayıp oluyor... Asi Ruh belgeseli mi, dizisi mi nedir, onun proje danışmanı bir bayan, merhum Abdi İpekçi'yle, merhum Namık Sevik'in eseri Milliyet spor sayfasına ayıp ediyor... Daha doğrusu buna izin veriliyor. Ancak böyle yaklaşabildim, bu bayanın İsmet Tongo ile kafa bulmaya çalışmasına... Sonra aynı Tongo'nun o sayfaları bu ülkede bir numaraya taşıyan sayfa uzmanı olduğuna da mı saygı yok? Destur! Bak, bana yazdın gıkım çıkmadı, zaten çıkmazdı da... Sen Tongo'nun Emre Belözoğlu haberi gibi hayatımda bir haber yazdın mı? Neden değer vereyim ki? Ama İsmet Tongo'ya çok ayıp oldu... Desene Kemal; kimin umurunda ki... Artık maksat muhabbet olsun oldu gazetecilik de, onun spor yazarlığı branşı da... >> Burak Yılmaz mı, vay vay vay! Fenerbahçe, durdu durdu turnayı gözünden vurdu. Önüne üç beş metre ve de rakibin ulaşamayacağı top almadıkça, rakiplerinin karnının içinden geçmeye çalışan Beşiktaş'ın yolcu ettiği Burak Yılmaz'ı almış... Hayırlı olsun! Galatasaraylı Emre'den sonra, Beşiktaşlı Burak... Sonra bunu yapanlara etmedik laf bırakmaz, antu'cular... Sahi neden o sitenin adı antu? Fenerbahçe bir Türk kulübü değil mi? Onun taraftarlarının sitesi Türk ismi bulamadı mı? Ama küreselleşme var artık... Galatasaraylı, Beşiktaşlı oyuncular da bunun için geliyorlar... >> Gökhan'ı kim sakatladı? Beşiktaş'ın "cam adam" lakaplı stoperi Gökhan Zan, bu turnuvayı da çıkaramadı. Hem de kendi salladığı tekmeyle ama ne var ki takımın bana göre bir numaralı oyuncusu Aurelio'nun kendi sol çizgimizden sağ çizgimize defansımızın içinden attığı 50 metrelik yanlış pas Hamit'in çaresizliğini de içine alarak Gökhan'ı o pozisyona düşürdü. Siz siz olun defansın içinden böyle pasları kullanmayın. >> Sivas tamam? Geçtiğimiz haftanın sonuna doğru ekranlardan Sivassporlu bir yönetici kardeşimizin lig klasmanı ile herhangi bir şikayette bulunmayacaklarını duydum... Sivassporluları bilemem ama bizim Milli Takım'ın iki veya üç sol ayaklı olmadan bu oyunu oynanamayacağını yazan arkadaş ne yapar bilemem... >> Sessiz Cumhuriyet! "Fenerbahçe Cumhuriyet"inde de eleştirinin yasaklandığından haberi olmayan bir üye dostum, mali genel kurulda yasağı delmeye çalışmış. Tabii olan da olmuş... "Cumhuriyet" dediğin artık böyle bir rejim oluyor... Cumhuriyetin patronu, pardon cumhurbaşkanı ne derse, kafanı emme basma tulumba gibi sallayacaksın... Mesele bu kadar basit... Yok, hayır çıkar konuşurum dersen, buyurun yanıma...