Tabii bu başlığı okuyan hakiki gazeteciler, bu işin çoktan gerçekleştiğini bildiklerinden, "Kemal Belgin de amma geç kaldı" demiş olabilir. Ama ben, Türkiye Gazetesi'nin, geçtiğimiz haftanın bir gününde, spor sayfasının tepesine asılan manşetinden söz ederek, günümüzde artık iyiden iyiye netleşen durumu vurgulamaya çalıştım. Mesele şu: bizim servisin genç fırtınalarından Emre Bol, Bursaspor Başkanı Levent Kızıl'ın 2006'nın ocak ayına ait, Haluk Ulusoy'la ilgili kendi el yazısı ve imzasını içeren mesajını haber yaptı. Kızıl orada, "Haluk Ulusoy'a oy vermem adamlığımın gereğidir" demiş. Ama ne yazık ki, insan haysiyetiyle birebir ilgili bu gereği yerine bugün getirmeyen Levent Başkan için Türk spor basının tek bir kalemi dahi oynamadı. Tabii Kemal Belgin hariç... Çünkü bu benim adamlığımın gereğiydi. Asıl merak ettiğim de; Levent Başkan hala sokağa çıkabiliyor mu? Hayır sokaklar adam kaynıyor da, ondan sordum... Son dakika; Kızıl, basının önüne çıkıp açıklama bile yaptı. Vallahi küçük dilimizi yutacağız yahu! İşte operasyon buna denir! Beşiktaş'ın ligdeki kötü gidişinin, UEFA Kupası'ndan elenişinin, hatta hatta Fortis Türkiye Kupası'nda işi zora sokuşunun suçluları ortaya çıkmış veya çıkarılmıştır. Kimler mi? Antrenör Zeki Önatlı, tercüman Sinan Serhatlıoğlu ve kaleci antrenörü Erdinç Erol... Zaten ben de aynı görüşteydim... Zeki takımı yapıyor, taktiği veriyor, kulübeden devamlı müdahale ediyordu. Erdinç, kaleci Runje'yi ne hale soktu? Sinan dostum da, yanlış tercümeler yaparak oyuncuları yanlış yönlendiriyordu... Nasıl mı ? Örneğin; Nobre'ye 'koşma', Burak'a 'zıplama', Kleberson'a 'iskemle at otur' diyordu. İşte operasyon buna denir... Aslında bu, 4 milyon euroluk bir operasyondur! Ama Tigana, Fransız kaldı! Gözün kör olsun para! Sertifikalı yönetici! MHK eski başkanlarından ki, o görevi çok iyi götürüyordu, Ahmet Güvener, sertifikalı yönetici programı başlatacakmış. Harika! Ülke futbolunun, hatta ülke spor medyasının kurtuluşu buradadır. Ama bu programın yaptırımı ne olacak? Yoksa yine ağzından başka yeriyle konuşanlar, iş dünyalarını zenginleştirmek isteyenler, hatta ayıplarını örtmeye çalışanlar mı yönetici olacaklar? Yani, Federasyon, bu programı bitirmeyenin yöneticiliğini önleyebilecek mi? Hayır ise, bu iş sadece Güvener'in kilolarını atmasına yarar, o kadar... Doğan Hakyemez nereye koşuyor? Basketbol Milli Takımlar Genel Direktörü Doğan Hakyemez, ani bir kararla, Mersin Büyükşehir Belediyespor'a menajer oldu. Doğan'ın bu tasarrufundan sonra çok kişi iki işi bir arada yürütmemesi gerektiğini savundular. Haklıydılar da. Doğan da yeni görevini tercih etti. Bekleyin, ülke basketboluna yeni bir heyecan gelecek demektir. "Nereden çıkardın" diyorsanız Doğan, hangi takıma menajer olduysa, o takım şampiyon oldu da, ondan... Bak; basketbol tarihi... Fotoğrafa bakın! F.Bahçe'nin, stadın dış cephesinin ışıklandırma şovunda bir fotoğraf gözüme çarptı... Başkan Yıldırım, bir yanında Yüksek Divan Kurulu Başkanı Yüksel Günay, diğer yanında da Bursaspor Başkanı Levent Kızıl... 'Eeee ne olmuş' demeyin... Efendim; Sayın Başkan'ın hala açıklığa kavuşmamış, ya da kavuşturulmaktan çekinilen bir durumu (!) var... Bilen bilir... Bak; Fatih Altaylı'nın bayram öncesi yazısı, Hıncal Uluç ve Erman Toroğlu'nun eski yazıları... Sayın Yüksel Günay'ın da eskilerden elimde bir fotoğrafı var... Tatsız mı tatsız... Bilen bilir... Sayın Levent Kızıl'ın da, adamlığını ortaya koyduğu bir durumu var... Hemen yakın zamanda... 2002 kongresinde de Serdar Bilgili'ye, bizzat kongreye giderek destek vermişti... Bilen bilir... Bir dakika yahu... Ben neden bu kadar çok sayın kelimesi kullandım ki?.. Gerets'in aynası yok mu? G.Saray Teknik Direktörü Eric Gerets belli ki ya ayna kullanmıyor, ya da hesap bilmiyor... Yok canım, sakalına, bıyığına, saçına falan bakmadığından, 'iki kere iki kaç eder'e cevap veremediğinden bu kanıya varmadım. Eeee, peki nedir? Efendim; Gerets şöyle buyurmuşlar Antalya'da, "Bu sezon şanssızlık yüzünden çok maç kaybettik..." Hadi yahu! Peki, geçen sezon şansla kaç puan kazandın da, F.Bahçe'nin ikramını mideye indirdin? Fatih Tekke'nin yerine Hakan olsaydı! Futbolumuzun en teknik uç adamı Fatih Tekke, hacı olmuş... Tebrikler! Allah herkese nasip etsin! Ama yarın Hakan Şükür aynı görevi yerine getirirse, haber böyle mi verilir? Asla! 'Yobaz, tarikatçı, radikal dinci' gibi yakıştırmalarla verilir. En kralıyla bahse girerim... Haaa az kalsın unutuyordum... Antalya'da, F.Bahçeli ve Beşiktaşlı futbolcular cumayı birlikte kılmışlar... Ne güzel! Allah'tan aralarında kyoktu. Yoksa yanmışlardı. Yok be, Hakan'ı bir kenara çekip, yine yapacaklarını yaparlardı... Bu ülkede şerefsizlerin sayısı şereflilerinkini hızla geçtikçe, biz daha ne Hakanlar yeriz... Pardon yiyemediler ya, o da başka... Ziya Hoca; yapma Allah aşkına! Trabzonspor Teknik Direktörü Ziya Doğan, Marcelinho'nun, "Yerimde oynamıyorum" açıklamasına, "Oyuncunun nerede oynayacağını ben bilirim" diyerek noktayı koymuş... İlk bakışta otorite boşluğu oluşturmama adına yapılmış bir çıkış gibi görünse de, Marcelinho'nun, Trabzonspor'da neden Hertha Berlin'deki kadar etkili olamadığı kendiliğinden ortaya çıktı... Başka söze gerek var mı? Aziz Bey, Mecnun Odyakmaz'ı da atın! Sadettin Saran, Tahir Kıran ve de aralarında bendenizin de bulunduğu bir çok üye gerek kesin ihraç, gerekse süreli ihraçla cezalandırıldı. En son da A.Gücü Başkanı Cemal Aydın disipline gitmiş... İhraç edileceğinden şüphesi olmasın... Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz da, F.Bahçe üyesidir. Odyakmaz, sonuna kadar Ulusoy'dan yana olduğunu açık yüreklilikle deklare etti. Şimdi sıra Odyakmaz'a gelecek mi? Merakla bekliyorum... Rüştü'nün taksitleri! Kaleci Rüştü, İtalya ile oynanan özel maçta ciddi biçimde sakatlanmıştı. Federasyon, milli kalecinin tedavisini üstlendi, hala da devam ediyor. Ama F.Bahçe meseleye yeni bir boyut getirerek, dünya futbol tarihine geçti. Efendim; oynamadığı sürelerde, Rüştü'nün transfer taksitlerinin de Federasyonca ödenmesi talep edildi... Peki, yarın, Allah korusun, Lugano veya Appiah'tan birine milli maçlarda bir şey olursa, aynı talebi Uruguay ve Gana Federasyonlarından da talep edecekler mi? İşin mimarı Şekip Mosturoğlu dostummuş... Yapma be Şekip; Tahir Kıran'ı hala UEFA'ya şikayet edecektin, ne oldu? Bu da çok bildiğin işlerden biri mi yoksa? Ağlayan polisler! Hani kamu oyunda yaygındır; polis, asker ağlamaz diye... Bu defa polisler ağlamış... Nasıl ağlamasınlar? Sen tut, 440 kişilik bir ekiple, üç ay gece gündüz çalışıp, 33 kişilik bir hırsızlar çetesini ele geçir, sonra mahkeme bunları serbest yargılanmak üzere salıversin... Şimdi çalmayan enayi durumuna düşer mi, düşmez mi? ? Erdoğan Arıpınar gibi gazeteci olursa! Erdoğan Arıpınar benim ustalarımdandır. Hatta ilk ustam desem yalan olmaz... Onun spor şefliği döneminde mesleğe başlamıştım... Arıpınar şu anda Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcısı ve Fair Play Komitesi Başkanı... Arıpınar, F.Bahçeli Semih'i fair play'e aday gösteren bazı geri zekalılara, "Öyle şey olmaz. Semih, o hareketi ile takımının aleyhine değil, lehine davranmıştır" açıklamasını yaparak ders verdi. Bravo Terim, bravo Federasyon! Bizim kimseyle hiçbir bağlantımız yoktur. Allah'a şükür de olmadı. Dümdüz, dimdik gideriz. Haluk Ulusoy Federasyonu bence görevde kalmalıdır. Bu ülkenin en usta teknik adamı da Fatih Terim'dir. Bu benim için böyle... Ammaaaaaa; bu ikili bir maçın şike dedikoduları arasına ismi karışmış veya karıştırılmış ve herhangi bir araştırma, inceleme yapılmadığından da hala şüpheliler arasında görünen bir teknik adamı tuttu, U-20 Milli Takımı'na hoca yaptı. Şimdi aldı mı beni bir kaşıntı... Acaba diyorum da... Derim de... Haklıyım da... Midem bulanıyor... "Şenol Güneş'in günahı neydi" diye adama sormazlar mı? İşte bunun hesabı zor verilir beyler! O zaman çıkın, adı geçen maçta şike yapılmamıştır deyin... Öyle ya zanlılardan biri Milli Takım'ın başında... Ama demiyorsunuz, 'zaman aşımı' falan görüşüyle kafanızı köşeden uzatamıyorsunuz... Olmadı ki ... Şu 68'liler! Hani var ya, şu ünlü 68'liler... Hani, şu devrim için yollara düşüp, kafasını, gözünü kıranlar... Hah işte onlardan biri olsa gerek, Sabah'ın eski Genel Yayın Yönetmeni, yeni köşe yazarı Ergun Babahan, tutmuş Süleyman Demirel'i, Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan'ın idam edilmelerinde eli kanlı lider olarak göstermiş. Süleyman Bey de, almış eline kalemi, Ergun Bey'e bir ders vermiş... Tabii alabildiyse... Ama alamadığını cevap yazısında gördüm... Benim anlayamadığım şu; 1971 ve 1980 darbelerine eleştiri yağmuru var da, 1960 ihtilaline tık yok... Hatta neredeyse övgü bile var. (Bakın yeni dizi...) Menderes'i, Fatin Rüştü'nün, Polatkan'ın idam edilmeleri neden Ergun Bey veya aynı kafadakilerce eleştirilmiyor da, o devrin başbakanı veya ne haltsa lideri eli kanlı olarak gösterilmiyor? > KEMALB boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)