Üç önemli adam

A -
A +

F.Bahçe en yakın rakibinden finişe az bir süre kaldığı gözönünde tutulursa bir hayli avantajlı biçimde öndeyken bu renklerin sempatizanlarının büyük bir çoğunluğu "acaba şampiyon olabilecek miyiz?" sorusunda kilitleniyor. Hemen şunu vurgulamakta yarar var, 50 yıldan fazla futbolun içinde yaşamış bir kişi olarak bu kuşku, bu endişe bana tuhaf geliyor. Soruyorum, "Neden?" diye... "Bu takımın oynadığı ve oynayacağı hiçbir maça güven içinde gidemiyoruz, ekran karşısına da aynı duygularla kurulamıyoruz" diye cevap veriyorlar. Dün akşamki maça da milyonlarca F.Bahçeli'yle paylaştığım bu fikrin en son durumunu görmek için gittik. Daum bu defa Serhat ve Tuncay'la orta alanın kenarlarını çabuklaştırma doğrusunu bulmuş. Yani Ümit ile Selçuk ağırlığı yoktu dün akşam. Böyle olunca özellikle Serhat'ın bölgesine giden toplar rakibin kalesinde çok ciddi tehlikeler meydana getirdi. A.Sebat daha kronometremizi kurarken attığı nefis golle F.Bahçe çoğunluğunun endişelerini haklı çıkartabilecek bir tehdidin ışıklarını mı yakmıştı?. F.Bahçe defansı bu golde müthiş bir pozisyon hatası yaparken, kalecisi de henüz maça dikkat kesilmediğinden gafil avlanmıştı. Ama bu yıldırım gol Sebat'ı iyi futbol ya da golü bulduğundaki akılcılığında tutacağına 3.Amatör Küme futbol görüntülerine büründürüverdi. Karadeniz takımının hücuma çıkarken, çıktıktan sonra F.Bahçe ceza sahasına yaklaşırken sürekli geri oynaması vallahi ne yalan söyleyeyim galiba Sebat'tan başka düşecekler için futbolun adaletsizliği demektir. Hele hele sakatlanan Selahattin'in sahada kalması belli ki, altlardan yukarıya çıkışlarda düşeş atıldığının yaygarasıydı sanki. Böyle bir takım karşısında ben F.Bahçe'nin büyük şanssızlığa takılan tarihi farkını bir kenara bırakıp iki özel oyuncudan söz etmek istiyorum. Birincisi, futbolda gol pasının ya da sahada en uygun oyuncuya pas atmanın adeta sanatını yazan Van Hooijdonk'tu. Bir üçüncü gol attırdı ki; top kendisine gelirken radarıyla bütün rakip sahayı bir salisede taradıktan sonra Serhat'a "Bunu lütfen gol yapın" dedi. Bu görüntü benim elimde olsa bir televizyonda her akşam oynatır, bu dersin ne olduğunu anlatmaya çalışırdım. İkinci oyuncu ise F.Bahçe'nin yeni transfer hamlesinde yabancı kontenjanı fazlalığına takılıp gönderilecekler listesinde zaman zaman yer alan Aurelio. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; F.Bahçe'nin pres, top çalma, dolayısıyla rakibi dengesiz yakalayabilme işlevini tek başına dün bir kere daha baktım bu oyuncu yapıyor. Şöyle sayayım dedim, bu Aurelio en az 6 - 7 gol pozisyonunun kaptığı toplarla tetikleyicisi oldu. Haa bir de Petkov'a özel bölüm açalım. Daum'un sık sık Kalamış'taki evine hapsettiği bu oyuncu F.Bahçe'nin oyunu bir taraftan da olsa kontrol etme gerekliliğini sağlayan elemandı. Sebat'ın komik futbol anlayışı ve kurgusunun uzun bir süre düşeşle altına takım almış olması hakikatten futbolumuz adına büyük bir talihsizliktir. F.Bahçe dün akşam bu takıma 20 gol atamadıysa, buna düne kadar F.Bahçe'yle kol kola gezen şansın izin vermediğini hemen vurgulayalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.