UEFA veya Haçlı Ordusu!

A -
A +

Hiç kimse alınmasın, hele hele sevgili dostum Şenes Erzik! UEFA, yani Avrupa Futbol Birliği, bize göre ya da bizim için, resmen Haçlı Ordusu'dur. Bu kuruluşun taa 1976 yılından 1992'ye kadar çok yakınlarında, hatta zaman zaman içinde turlamış, yani kulislerinde bulunmuş kişi olarak yorumumu rahatlıkla yapabiliyorum. Yaşadıklarım, gördüklerim de görüşümün altındaki sağlam temeldir. Şenes Erzik'in, UEFA Gençler Komitesi'ne seçildiği Artemio Franchi döneminden tutun da, bugünkü şişman İsveçli'nin başa geçiş günleri arasındaki en çarpıcı, en çok heyecan, en çok öfke ve sonunda da en büyük sevinç duyulan olaylar, hiç kuşkusuz G.Saray'ın sahada kazandığı zaferin önce elinden alınması, sonra da tekrar masa başında iade edilmesidir. Bakın o günlerden bir anekdot anlatayım da, UEFA'nın, bu son rezil kararının onlar açısından ne kadar normal olduğunu görün. G.Saray, Neuchatel maçı için UEFA Tahkim Kurulu'na başvurmuştu. Ben de, dosya Zürih'in Sheraton Oteli'nde görüşülürken oradaydım. Uzatmayalım, maçın Fransız hakemi Joel Quiniou, Tahkim Kurulu'nda da, "Maçın durdurulması veya kesilmesi gibi bir gereklilik görmedim. Maçın sonuna kadar oynattım ve bitirdim" ifadesini kullanınca, G.Saray kurtulmuş ve tur atlamıştı. Şimdi şuraya bir bakın! Kararı, o günlerde UEFA Basın Şefi ve benim de o güne kadar dostum olan Rudolf Rottenbühler şöyle açıklıyordu: "G.Saray - Neuchatel Xamax maçı yeniden oynanmayacaktır. G.Saray bir üst tura geçmiştir." Bugün UEFA Başkanı'nın danışmanı olan bu kişi, resmi açıklamadan sonra sohbet anlamında şöyle devam etmişti: "Ancak bu karar Avrupa futbolunun geleceği için tehlike taşımaktadır. Maç yeniden oynanmalıydı. Şimdi her yerde benzeri tecavüzlere rastlarsak hiç şaşmayalım..." Bu, aslında Rottenbühler'in şahsi görüşü değil, dün G.Saray'la Beşiktaş'ın maçlarını Türkiye'yi bir İsrail gibi gösterip ülke dışına taşıyan UEFA'nın zihniyetinin seslendirilişi idi. Yıllar geçti. G.Saray, bu defa UEFA Kupası'nı kazandı. Bu büyük zaferin oyuncu olarak en büyük mimarı Hakan Şükür, İtalyanlar tarafından kapıldı. En büyük mimar diyorum, çünkü onu onlar da böyle gördüklerinden, sadece onu transfer ettiler. Bir sonraki sene de aynı G.Saray, bu defa Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynayınca, neredeyse tamamen dağıtılması uygun görüldü ve öyle de oldu. Ama operasyon bittikten sonra çoğu geri gönderildi. O zamanlar bunun bir UEFA senaryosu olduğunu iddia edenlere karşı çıkmıştım. Ama şimdi günümüzdeki rezil kararlara bakıyorum da, o günlerdeki senaryo yorumlarına katılmamak elde görünmüyor. Çünkü, Avrupa'nın siyasi liderleri de her ne kadar bizi Avrupa Birliği'ne almak istiyor gibi duruyorlarsa da, bunun sahte olduğunu ve onlara göre en büyük "özrümüz" müslümanlık açısından bu mümkün görünmüyor. Hele hele Neuchatel olayını da bunların yanına koyarsak, karşımıza resmen bir Haçlı Ordusu'nun dalgalanan flaması çıkıyor. Peki, ne yapmalıyız? Çok sert, çok kararlı durmalıyız. Şayet biz Avrupalı'ysak ve bizi öyle algılayıp, kendi dünyaları içinde görüyorlarsa, bu rezil kararı değiştirmeleri gerekmektedir. Yok, karar değişmezse, o zaman ülke topraklarının yüzde 90'lık bölümünün gerçeklerini bir kere daha düşünmeliyiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.