G.Saray'da Fatih Terim'in dönüm maçı yaftasını yapıştırdığı ama başka G.Saraylılar'ın hangi felsefeyle baktığı belli olmayan Olympiakos maçını ilk yarıdaki yarım saatlik G.Saray'ı eski rüzgarlarla esti. Bu esişin bana göre en çarpıcı bölümü G.Saray'ın yıllar önce hiç bir Avrupalı'ya nefes aldırmayan alan daraltışı idi. Bunu yaparken çağdaş hamlelerle rakibinin top kullanmasını önleyen G.Saray, bölüm bölüm de topları olumlu kullanabildi. Dörtlü savunma zincirine dayalı sistemin olmazsa olmazı olan alan daraltma şaşılacak biçimde ikinci yarıda yerini, saklanan alanı rakibine alabildiğine genişleterek sunan bir yorgunluk, bir bitkinlik, bir dağılıma bıraktı. Lig maçı yorgunluğu bu Rize'deki değişimin benzerinin nedeni olamazdı. O zaman akla G.Saray'ın neredeyse altı ayda bir değişime uğrayan kadrosunun idman kaosları yaşadığının bir sinyali olarak algılanmalıdır. Bu arada G.Saray'ı arayışlar ve sıkıntılar içinde geçirdiği bu sezonki süreçte taşıyan, daha doğrusu skor tabelasında üstünlüğe taşıyan en önemli iki oyuncusu Sabri'yle Hakan Şükür dün gecenin en etkisiz G.Saraylılar'ı olarak da herkesi şaşırttı. Hadi diyelim ki, Hakan Şükür kırık burunla oynadığından rakibine uzak kalmayı yeğledi. Peki ya henüz 20 yaşındaki Sabri'nin çuvallamasına hangi sebebi yakıştırabiliriz? Yunan takımının ikinci yarıdaki çok dikine ve çabuk çıkışları karşısında Terim'in K.Hakan'ı sol arka çizgiye, Ergün'ü onun önüne, Prates'i alıp sağ tarafı da Batista - Sabri dizilişine getirmesi bir hocalık dedeklifliği idi. Aynı hoca maçın başlangıcına sürdüğü 11'de de potansiyelin eldeki kalışına çok uygun davranmıştı. Ama Hakan'ın tutukluğunda Olympiakos defansının değişik yerlerine girip çıkan Arif'in yerine oyuna giren bu Rumen Petre de anlaşılan o ki, vatandaşı Bratu gibi gelip geçici olacak. Geceyi ışıldatan kaleci Mondragon ve büyük usta Bülent olurlarken, Cihan'ın attığı şık gol de Cihan - Arif tezgâhından gerçekten bir eser çıkmış oldu. Sonuçta G.Saray hiç olmazsa Avrupa Kupaları'nda kalmak adına önemli bir galibiyete tutundu. Ama futbolda her türlü skorun varlığı hâlâ yaşıyorsa, şu anda içinde bulunduğu kupaya da devam edemeyeceğini söylemek pek mümkün değil. Ama yazımızın başlarındaki bir bölüme, finali yaparken bir kere daha dönmekte yarar var. O da G.Saray'ın ikinci devrelerde fizik düşüş göstererek alan daraltmadan uzaklaşıp sistemi zaafa uğratışıdır.