Vah F.Bahçe, vah spor basını ve vah Yapı Kredi vah!

A -
A +

Bu işle direkt banka mı ilgilidir bilemem ama, bizim kuşağı Doğan Kardeş Dergisi ile büyüten Yapı Kredi Yayınları'nın, 2002 yılı yayını olan F.Bahçe Tarihi'nin bir kaç sayfasını okuyunca aklım duracak gibi oldu, onlar adına ben utandım ve de mesleğin ne kadar acı biçimde erozyona uğradığına tanık oldum. Bakın şimdi, size başıma gelenleri, daha doğru bir deyişle F.Bahçe'nin ve Türk spor basınının başına gelenleri bir öykü gibi anlatacağım. Bizim Şener dünürün yazıhanesine gidecek oldum geçtiğimiz cumartesi... Kapıdan girer girmez, "Bak, F.Bahçe Tarihi" diye bir fiyakalı cildi olan kitap tutuşturdu elime... Sohbeti bir kenara bırakıp, kitabın içine dalayım dedim. Çünkü ilk defa görüyordum bu kitabı... "Atlamışız demek ki" dedim... Kitap, Yapı Kredi Yayınları'na aitti. Güzel... Demek ki, ciddi, dopdolu, gerçeklerle donanmış ve de hatasız idi... Öyle ya, Doğan Kardeş'le büyüdük dedikti ya... Yayına hazırlayan da Sabah Gazetesi Spor Müdürü Altan Tanrıkulu... Yayın kurulunda, Mehmet Durupınar ve Alp Baceoğlu gibi genç tarih meraklıları da vardı. Daha bir kaç genç daha... Ama sayfaları çevirdikçe içim burkuldu, midem bulandı, mesleğimden utandım... Çünkü, koca Yapı Kredi Yayınları ismi altında, koca F.Bahçe'nin tarihinin resmen içine edilmişti. Daha doğrusu, böyle önemli bir iş çoluk çocuğa teslim edilerek, Türk sporuna olumlu değil, tam tersine olumsuz, yanlışlarla dolu, eksiklerin iç hırpalayıcı olduğu bir sözüm ona eser hazırlatılma talihsizliği yaşanmıştı. Yaşanmıştı diyorum, çünkü öykünün ilerleyen bölümleri daha da acıklı idi. Bir kaç sayfadan öteye gidemedim. Çünkü bildiklerimin doğruluğundan şüpheye düşebilirdim. Bakın, Altan Tanrıkulu ve arkadaşlarına göre, F. Bahçe'de 7 yıl, hem de Can Bartu ve Lefter Küçükandonyadis'in bulunduğu takımda kaptanlık yapmış, Zeki Rıza ve Fikret'lerden sonraki en büyük kaptan Naci Erdem, ülke futbolunun en teknik orta saha elemanı Mehmet Reşat Nayır, kısa boyuyla Baba Gündüz'e bile havadan top vermemiş Esat Kaner, Türk milli forması altında ilk olarak Dünya Kupası'nda oynama şerefine ulaşan Şükrü Ersoy, Erol Keskin, Feridun Bugekar ve benzeri daha nice büyük oyuncular, "Unutulmaz 40 futbolcu" içine girmeyi hak etmemişlerdi. Onların yerinde şöyle bir gelip geçen Engin Verel, Rıdvan Dilmen, Erol Togay, İsa Ertürk falan yer alabilmişlerdi. Anlaşılan o ki, büyük kaptan Naci Erdem'den yola çıkarak bu büyük yanlışı değerlendirirsek, bu eserin buram buram fanatizm koktuğunu da kolayca anlamış oluruz. Fotoğraf altlarının çoğunda isimler yer almıyordu. Falanca tarihin takımı gibi çok sıradan, bir tarihçeye yakışmayacak resim altları yazılmıştı. "Kaptan Fikret Arıcan kupayı alırken" diye yazılan resim altında kupayı alanın Esat Kaner olduğunu bile bilememişlerdi. "Nunweiller, kafayla topu almaya çalışıyor" denilen resim altında da, o pozisyondaki futbolcunun aslında Vefa'dan transfer edilen santrfor Zeki olduğunu bile bilmiyorlardı. Daha neler neler... Biz de, eski Tercüman'da, üç ciltlik bir futbol ansiklopedisi hazırlamıştık. Şimdi rahmetli olan Tevfik Ünsi ağabey, Attila Gökçe, Güven Taner, Serap Özaksoy ve bendenizden kurulu bir yayın kurulu bunu hazırlamıştı. Yapı Kredi'nin ekibi, gitsin bu eseri bulsun... Tek yanlışını tesbit ederlerse, bütün ciltleri Taksim Meydanı'nda yerim! Vah be; ülke ne hale gelmiş... Koca F.Bahçe'nin tarihi kimin ellerine kalmış, daha doğrusu bırakılmış... Bu öfke, bu hayâl kırıklığı, bu can sıkıntısı ile Yapı Kredi Yayınları'nın genel müdür yardımcısı sayın Serhat Baysan'a ulaştım. Keşke ulaşmayıp, yazıyı burada bitirseydim. Ama iyi ki de ulaşmışım... Çünkü, yakınmalarımdan sonra sayın Baysan bana haberin en acısını verdi. Bu kitabın içeriği, taslak halinde F. Bahçe Kulübü'ne gönderilmiş ve oradaki inceleme sonucunda da, yayınına izin verilerek geri döndürülmüştü. Yani, koca F.Bahçe Kulübü'nde, hani şu çağ atlayan, "Avrupa Kulübü" olmaya kararlı kulüpte, yukarıda bir kaç örneğini sıraladığım yanlışlar, eksiklikler yumağını bir Allah'ın kulu görememiş, bulamamıştı. Ve genel müdür yardımcısı bu sürecin karşılıklı resmi yazıyla sürdürüldüğünü de sözlerinin arasına sıkıştırıverdi. Ve sanki, "Biz ne yapalım, yazan ve onaylayan yanlış biliyorsa..." demeye getirmişti. Haksız da değildi hani... Yapı Kredi Yayınları olarak, Sabah'ın spor müdürü ve onun yayın kuruluna, tarihi yazılan F.Bahçe'nin yetkililerine inanmayacaksın da, kime inanacaksın? Vah F.Bahçe, vah Türk spor basını vah! Son satırda Yapı Kredi Yayınları'nı bu "Vah"ların arasından çıkarmakla sanırım hata etmedim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.