Volkan ve Hakan farkı

A -
A +

Ligdeki ilk oyunu 6-0 gibi inanılması güç bir farkla kazanmış bir takımın rövanşta rakip sahada da oynuyor olmasına rağmen koca 45 dakikalık süreci hiçbir şey yapmadan geçirmesi futbol adına anlaşılmaz bir olgudur. Buna karşılık, oyuna çıkarken sisteminde değişiklik yapmış, o 6-0'ın altında kalmış bir takım, müthiş bir saha daraltma, pres zenginliği ve her şeyiyle maçı yaşama doğrularıyla skor tabelasını hem de iki defa değiştiriyor. Şimdi bu iki tablonun ana sebeplerini sıralayayım. F.Bahçe'de doğru sistemin yanlış transferler sebebiyle sağlıklı işleyemeyeceği dün bir kere daha ortaya çıktı. Savunmasından top çıkaramayan takımlar diğer bloklarında ne kadar iyi oyuncuya sahip olurlarsa olsunlar çorba görüntüsünden kurtulamazlar. Tıpkı, ilk yarıdaki F.Bahçe gibi... G.Saray'ın üstünlük farkı ise Volkan'ın inanılmaz bir soğukkanlılık, zekâ ve teknik gösteriyle maça ağırlığını koyuşundandı. G.Saray'ın özellikle Xavier'in canlılığı, rakibin neresine sokulacağı, nasıl top çalınacağı ve kazanılan topu Volkan'a adeta eşlik edercesine iyi kullanışı F.Bahçe'nin maçın altında kalış sebeplerindendi. Lukunku'nun görünmeyen kahraman özelliğiyle her topa kendini gösterişi ve yükselişi F.Bahçe savunmasının zaten tedavi isteyen orta kısmını hiçbir şey düşünemez ve göremez hale soktu. İşte buradan da öteden beri Fatih Terim'in makasına takıldığı için bekler olduğum Ümit Karan tabelayı değiştiriverdi. İkinci yarıda bu G.Saray'ın o F.Bahçe'yi sanki ilk maçtaki gibi tarihi bir skorun altında bırakacağını sananlar, bir tek oyuncu değişikliğiyle şemsiyenin terse döndüğünü gördüler. Hakan Bayraktar'ın sistemin en önemli görevi olan ön liberoda Jonhson'la değişmiş olması, yani F.Bahçe'nin de arka ve ön bloklarıyla top alışverişi yapacak, top taşıyacak bir oyuncusunun sahaya gelişi çok şeyi değiştirdi. G.Saray'ın buna Lukunku'yu oyundan alarak savunmadan F.Bahçe'nin rahat top çıkarma avantajını yakalayışına yardımcı oluşu da 2-0'lık skoru evsahibinin keyfi değil sanki sıkıntısı haline getirdi. Terim hocanın rakibi, rakibin sistemini ve oyuncularını tecrübesiz Oğuz Çetin'e oranla daha iyi analiz ettiği açıkça ortadaydı. Ama onun da tek yanlışı bana göre Lukunku'yu oyundan alışıydı. Bir satır da hakem için yazmadan geçemeyeceğim. İsmi açıklandığında özellikle medyadaki hakem eskileri ve bazı art düşüncelilerce "kötü adam" ilân edilmesinin protestosunu Selçuk Dereli silinmeyecek bir imza ile çimene koydu. Umut ederim ki, benzeri bir ayıp bir daha tekrarlanmaz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.