Beşiktaş'la Ankaragücü, Fortis Türkiye Kupası'nda bir üst tura çıkabilmek için İnönü'nün sessizliğinde mücadele ederlerken, 72. dakikada ışıklar sönüverdi. Tabii bu arada da Gençlerbirliği, Rize'de vize almaya çalışıyordu ve maç da berabere gidiyordu. Yani üç takımdan ikisi bir üst tura çıkacaktı. Gençler berabere kaldığı taktirde, Beşiktaş'ın Ankaragücü galibiyetiyle, yenen de, yenilen de, yani iki takım kol kola çeyrek finalist olabileceklerdi. Şimdi bunda ne var diyeceksiniz... Var ki var... Işıklar gerçekten teknik bir arıza nedeniyle mi gitmişti, yoksa teknik bir el mi şalteri indirmişti ? Eh, bizi bu düşüncelere alıştıranlar, bu bulmacayı da çözerler herhalde... > Emre Aköz'e, Cem Papila'dan cevap! Sabah'ın, futbola da sıkça kalem oynatan yazarlarından Fenerbahçeli Emre Aköz, geçenlerde NTV'deki bir söyleşide, geçen sezonun unutulmayan maçı Denizlispor-Fenerbahçe maçına daldı. Dedi ki , "O maç tarafsız sahada tekrarlanmalıydı." Belli ki Emre Bey kardeşimizin statülerin ne yazdığından hiç haberi yok. Tamamen amigo yaklaşımında bulundu. Bu konuda kendisini bilgilendirmeyi düşünürken, Telegol'de eski FİFA hakemi Cem Papila, hani şu Aziz Yıldırım'ın "Ona dokunmayın" dediği hakem, çıktı, Ziya kardeşimin isteği üzerine Selçuk Dereli'nin doğru bir yönetim sergilediğini açıkladı. Şimdi öğrendiniz mi, Sayın Aköz? > Murat Aksu'dan yılın sürprizi! Beşiktaş İkinci Başkanı, daha doğrusu Demirören yönetiminin her şeyi Murat Aksu, yeni yönetimde yer almayacağını açıklayarak, sadece kendi camiasını değil, tüm spor kamuoyunu şaşırttı. Arayıp bu şok kararın nedenini sormadım. Hani derler ya, "Bir vur, bin ah işit" diye, işte ondan Murat dostumun telefonunu çevirmedim. Hayırlı olsun! Şimdi Demirören çok yalnız... Ateş de bacada hani... > Bu kafayla ne kadar? Geçen haftaki yazılarımın arasında, Fenerbahçe'nin kuruluşunu ve Kurtuluş Savaşı'na yaptığı katkıyı anlatan tiyatro oyunu Siyah Çoraplılar'dan söz etmiştim. Orada da Siyah Çoraplılar'ın ortaya çıkış tarihini 1889 diye düşmüşüm. Oysa 1899 olacaktı. Ama başta Ankaralı okurum olmak üzere bazı okurlar, 10 yıllık bir hata yaptığım konusunda beni uyardılar. Tamam, doğru... Ama sizin kulübünüz, kuruluşta 7 sene, Kurtuluş Savaşı'nda da 20 senelik farkı var, alkış tutuyor. Hadi benimki dalgınlık diyelim, ama sizinki resmen tarihe ihanet! > Ulusoy kadar olabilir misiniz? Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, ne zaman ki bir eleştiri geliyor, çıkıp, aslanlar gibi karşılığını verebiliyor. İşte özerk futbolun başkanı böyle olmalıdır. Çok merak ediyorum; yarın Ulusoy gidip de, yerine bir başkası gelirse ve de o günün Spordan Sorumlu Bakanı eleştiride bulunursa, acaba ne cevap verecek? Daha doğrusu cevap verebilecek mi? Özerk federasyonun eski dilsiz başkanlarını şöyle bir hatırlar gibi oldum da... > Aman Emrah, senin işin yok mu? Sabah'daki esaslı gençlerden Emrah Kayalıoğlu tutmuş, Almanya ve İngiltere liglerini öne koyarak, bizim ligin ekonomik durumunun vahametini dile getirmiş. Yapma be Emrah! Sen de müdürünün Ulusoy histerisine kapılma... Sen önce kendi liginin kalitesini o sözünü ettiğin liglerin düzeyine çıkar, ondan sonra da ekonomiden konuş... Bence şu anki Türkiye Süper Ligi'nin değeri olması gerekenin on katından daha fazladır. > Helal sana Gerets! Galatasaray Teknik Direktörü Gerets, İzmir'deki özel Hertha Berlin maçı sonrası "Yıldıray'ı çok beğendim. Çok teknik ve çok usta bir futbolcu... Onu kim takımında görmek istemez ki?" demiş... Önce birileri makara yapıyor sandım, sonra araştırdım ki, haber doğruymuş... Gerets'i yürekten kutluyorum... Yıldıray'ı, futbolu bırakmaya yaklaşmışken, görüp beğendiği için... > Balçiçek Pamir'i kıskandım! Sabah'ın bayan yazarlarından Balçiçek Pamir, geçtiğimiz hafta sonunda, "Oryantal Fenerbahçe" başlıklı bir yazı yazmış. Yazıda, Şükrü Saracoğlu Stadı'nın dış cephesinin ışıklandırılma düzenini sporla bağdaştıramayan Pamir, bir de oryantal dememiş mi? Hay kalemine sağlık bacım! Ben de yazacaktım, geç kaldım... Ama başkan her şeyi para olarak gördüğünden onun için oryantal olmuş, pek önemi yoktur. Merhum Saracoğlu mezarında rahat mıdır, bak onu bilemem işte... > Gurbetteki süperlerimiz! NBA'de Mehmet, Hidayet ve Ersan, yine basketbolda İspanya'da Kerem, Kaya ve Serkan, voleybolda Neslihan, futbolda Alpay, Tugay, Emre ülkemizi en üst düzeyde temsil ediyorlar. Onlara şimdi de büyük beğeni ile izlediğim ve "Benim çocuk" diye adlandırdığım eski Efesli Ender katıldı. Ender de Tau Ceramica'ya gitmiş. Çok sevindim. Slovenya zaten Ender'in kalitesine dar geliyordu. Darısı diğer gençlerimizin başına... > Korkunun yenilgisi! Ben hayatımda böyle bir spor olayı yaşadığımı, duyduğumu hatırlamıyorum. Bizim mesleğin bir numaralı voleybol yazarı Cengiz Tokgöz'ün pazar günkü maç yazısı dudaklarımı uçuklattı. Fenerbahçe - Halk Bankası voleybol maçında, Başkan Yıldırım salondaki bir oyuncuya (adı da Volkan), aldırdığı sayılardan sonra yaptığı el hareketleri üzerine hücum etmiş. Bunun üzerine de Halk Bankası'nın hocası, salondan sağ salim çıkmak adına, son sete yedekleri sürerek maçı 3-2 teslim etmiş. Vah ki vah! > Sihirli eller! Fortis Türkiye Kupası'nın çeyrek finalinin kur'aları çekildi ve sihirli bir el, Dörtler'i birbirlerine düşürmeden, muhteşem(!) bir yarı finale kağıt açtı. Her büyüğe bir yemlik gibi gözüken kur'a çekimini yapanları kutluyorum. > Daha neler... Beşiktaş'la G.Saray'ın bayan voleybol takımları salonda mücadele ederken, tribünlerde ve çevrede bazı olaylar meydana gelmiş el insaf!.. Şayet bayan maçlarında da olaylar çıkmaya başlarsa bu işin sonu çok kötü olacak. > Daum tam gaz! Kimilerine göre dahi antrenör bana göre çağın gerisinde kalmış hoca Daum'un kendi sahasında Ausbourg'la 1-1 berabere kaldığını okudum. Hani kimileri Daum giderken ardından diz dövmüşlerdi ya anlaşılan o ki şimdi de Köln'lü taraftarlar diz dövüyor. > Ahmet Çakar amma da attı ATV'nin Santra programını şöyle bir izleyim dedim. Kayıkçı kavgalarının yanı sıra bir de ünlü şovmen Ahmet Çakar atmaya başlamaz mı. Efendim, UEFA Hakem Komitesi geçen sezonki Denizli - F.Bahçe maçını 16 dakika fazla oynattığı ve de oyunu tatil etmediği için Selçuk Dereli'yi bir üst sınıfa çıkmaktan alıkoymuş. Belge ver Ahmet Bey, atmakla olmaz. > İbrahim Hacıosmanoğlu! Trabzonspor'un bir yöneticisi var. On numara! Hep söylüyorum; Türkiye'de beş tane daha böyle yönetici olsa, çok şey kendiliğinden düzelir. Hacıosmanoğlu en son Telegol'e konuk oldu. Bazı konuları açıp, açıklık getirmek istedi ama bir kere program markajı yemişti, olmadı... İnşallah markaj yemeyecek, ilkeli, hakiki yayıncılık yapan, dik durabilen bir kanal bulursak, Hacıosmanoğlu'nu oraya bir kere daha çağırıp, konuşturturuz. Adnan Polat'tan müthiş açıklama! Galatasaray'ın Başkan Vekili Adnan Polat, hafta sonu yaptığı açıklamada, "Yıldıray ve Hamit'le görüştük. Transferi de kapattık" dedi. Tabii eş, dost telefonla, ya da yüzyüze "Yahu Galatasaray kimi aldı da, haberimiz yok" diye sorup durdu. Ama Polat dostumun açıklamasında derin bir ironi vardı, onu da kimse çakamadı. Ben açıklayayım... Galatasaray, aldıklarının değil gönderdiklerinin bittiğini açıklıyordu. Yani Oğuz'un Vestel'e, Özgürcan'ın Kayseri'ye gidişi falan... Şimdi anladınız mı, Galatasaray'da transferin bittiği açıklamasındaki ironiyi? Bu da transfer değil mi? Yani sadece gelen değil, giden de transferdir. Bu da sihirli bütçe! Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısında borcun 2010'a kadar 100 milyon dolar olduğu, gelirlerin ise 157 milyon dolar olacağı açıklandı. Hem de gelirlerin içinde maç hasılatları, kombineler, loca satışları, isim hakkı, taraftar kartı, 100. yıl piyangosu yokmuş... Tabii hemen sorular geldi... Ben de cevap verdim; "Kurbağlıdere'den petrol çıktı" diye... Haaa giderler arasında, yapılacak transferler yok, teknik direktör, futbolcu ödemeleri, seyahat giderleri elektrik, su, doğal gaz, personel vesaire giderler de yok... Bir de böyle hesap yapın bakalım, ne çıkacak? Aman yiyen yiyor. Zaten üyelerin iştahı öyle açıldı ki... > KEMALB boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)