Beşiktaş'ın Sayın Başkanı Yıldırım Demirören, Rıza Çalımbay'ın görevine son verdikten sonra, "Bir daha Beşiktaş futbol takımının başına, ben buradayken yerli hoca gelemez" diye adeta patlayıvermişti. Peki, şimdi Ertuğrul Sağlam nasıl geldi? Olabilir... Hani, bir zamanlar Büyük Millet Meclisi'nde müthiş bir milletvekili transfer trafiği yaşanmıştı da, muhteremlere ne oldu diye sorulunca , "Bunalım geçirmiştim" diye kısaca cevaplamışlardı, o oradan oraya zıplamayı... Galiba Sayın Demirören de bunalım geçirdi... Neyse hayırlı olsun! Gerçi Ertuğrul için biraz erken... Beşiktaş, ülkenin futboldaki lokomotiflerinden. Bu nedenle dilemem ki, hem Beşiktaş'a, hem de Ertuğrul'a yazık olsun... >> Fatih Hocanın düşündükleri ve uygulamaları! Fatih Terim Hoca giderek ciddi teknik hatalar yapmaya başladı. Sabri'nin Norveç maçında sol kanada konmasıyla doruk noktaya tırmanan bu hatalar, İsviçre'deki maçı son on dakikasında riske atmakla başlamış ve Kadıköy'deki rövanşta Toraman-Alpay ikilisinin Tolga-Alpay kurgusu ile bozulması ile devam etmişti. Bosna'da da Yıldıray kulübede tutuldu. Oyuna girerken, Arda çıktı... Hatalar arttıkça artıyordu... Yetmedi, Ümit Karan, Sabri'nin yerine oyuna girdi. Eee bunda ne var diyeceksiniz... Şu var; Fatih Hoca maçtan sonra, "Beraberlik de iyi idi. En azından bu rakiple aramızdaki farkı koruyacaktık" demez mi? Eeee o zaman adama sormazlar mı, 76. dakikada Sabri niye çıktı da, yerine, sözüm ona golcü, Ümit Karan oyuna girdi? >> Nedim Karakaş'a bir bilgi! Fenerbahçe Basketbol Takımı'nın sorumlularından Nedim Karakaş şampiyonluk sevinci sonrasında şöyle konuşuyordu: "Başkanımız ve yönetimimiz, geçen sezon müthiş bir hamle ile Aydın Örs'ü göreve getirmeyi düşünüp, uygulayınca..." Nedim Kardeş, bu satırların yazarı 1998 yılında senin başkanına bu işin Aydın Örs'e acilen teslim edilmesi gerektiğini söyleyip durdu... Şahit Şişman Eral Pars'tır... Yani Fenerbahçe'nin basketbol şenliği tam yedi sene rötarla gelebilmiştir. Arada kimler mi var? Eeee başkanına sor o söylesin... Hatta öyle hocalar var ki, onları zaman zaman bayan basketbol takımına fizik kondisyon versin diye salona bile göndermeye kalkışmıştı. >> Ahmet Çakar'ın iflasının resmidir! Ahmat Çakar, yani FIFA kokartlı eski hakemimiz, yeni büyük yorumcumuz, bir kaç ay önce Sabah Gazatesi'nin spor sayfasına şöyle bir iddia oturtmuştu: "Ulusoy, Başbakan Erdoğan'dan rövanşı, taraftarı olduğu Fenerbahçe'yi şampiyon yapmayarak, memleketi Rizespor'u düşürerek, doğup büyüdüğü Kasımpaşa'nın da Süper Lige çıkışını engelleyerek alacak... Her şey hazır..." Ahmet Çakar; nerelerdesin? Hâlâ bu ülkenin futbol severini, kulüplerini, futbolcularını, hakemlerini böyle felâket senaryolarıyla gerip, yok etmeye devam edecek misin? Ne oldu; Selçuk Dereli, UEFA'da A klasmandan B'ye düştü mü? Kankalarından yeni haberler var mı? Zico, İtalya'nın Seri A'sında hangi kulübe gidiyor? Salla Ahmet Hoca salla... Kalede Yaşar da yok ki... Ah, karşına ben oturacağım ki... >> Sergen, A.Gücü'nde! İşte Türk Futbolu! Ankaragücü, önümüzdeki sezon sıkıntı çekmemek adına olsa gerek, Sergen Yalçın'ı transfer etmiş... Tebrikler! Hayırlı olsun! Şekerspor'u Lig A'ya çıkaramayan Sergen, bakarsınız sizi, Avrupa kupalarından birine taşıyıverir... Şimdi, "Benim de üç atım var. Bu sene yarışacaklar" diyen Beşiktaşlı İbrahim Akın'a nasıl kızabiliriz ki! >> Efes Pilsen de şampiyondur! Fenerbahçe'nin, başta "Maymun adam" Solomon olmak üzere, kolları dizlerini geçtiği için bu ismi almıştır, kaliteli oyunculardan bir kadro kuran ve de başında Aydın Hoca olduğundan, basketbol takımını sezon başı bu sütunda en büyük favori olarak göstermiştim. Şampiyonluk da geldi... Tebrikler! Hem de play off tarihinde ilk defa sıfıra karşı üstünlükle... Ama, ev sahibi konumundaki maçlarına Fenerbahçe seyircisine tahdit koydurmayan Efes Pilsen'i de şampiyon ilan etmemiz gerekir. Zaten Fenerbahçe de bu hakkı teslim etmiş ve de örnek alınmasını dilemiş... Ben de diliyorum ve de bekliyorum tabii ki... >> Özhan Başkan, gel sen Ali Sami Yen'e dal! Haftalardır, aylardır bu sütunda yazıp duruyorum... Hem de spor gazeteleri, spor sayfaları, "Bitti, oldu, temel gelecek ay" manşetleri atarken... Neyi yazıyordum? Şunu; "Galatasaray'ın Seyrantepe'si bir hayaldir. Olmaz..." Bununla da kalmayıp ekliyordum; "Özhan Başkan, sen bu rüyadan kalk, vur Ali Sami Yen'e bir kazma... Geç de olsa, orayı büyüt, modernleştir." Ve nihayet TOKİ, maliyet yüksek diye yan çizmek üzere... Peki, Ali Sami Yen olur mu? Bal gibi olur hem de... Zaten tribünün biri de bitti. Nasıl ki, Aziz Yıldırım, eski enkazı yıkıp, borç, kredi, sponsorlukla Şükrü Saraçoğlu'nu inşa etti, pekâla Canaydın da Ali Sami Yen'i aynı yoldan yapabilir... Kimse, yani devlet bir şey der mi? Ne hakkı var ki? Yapılmışına denebildi mi? Ama Galatasaray treni kaçırmıştır... Artık zor da yakalar gibi... Önce yumruk olacak, sonra da onu masaya vurabileceksin... Haaa Galatasaray Lisesi terbiyesi bunu engeller mi? Aman Sayın Başkan; ülkenin neresinde ondan kaldı ki... >> Feldkamp Dede, hoşgeldin! Galatasaray, içine düştüğü girdaptan kurtulmak adına eski hocalarından Karl Heniz Feldkamp'ı takımın başına bir "Baba" olarak getirdi, getiriyor. Ben bu satırları yazarken, belki getirmiş de olacak... Düşünce bence doğru ama, isim yanlış... Kalli yani Feldkamp, on senedir gazete sütunlarında, televizyon ekranlarında... Oysa günümüz futbolunda her gün köprülerin altından seller gidiyor... Hani diyorum, Gerard Houllier, Alex Ferguson, Arsen Wenger gibi, hâlâ 20 saat futbolun içinde yaşayan birileri olsa, tamam... Ama, Allah vermesin, Kalli'nin, Beşiktaş'ta görevdeyken olduğu gibi ya kalbi tutarsa?.. >> Levent Kızıl devri biterken! Bursaspor yeni bir başkana kavuştu... O başkan da ilk icraat olarak Bülent Korkmaz'ı göreve getirerek puan topladı. Peki, ya giden ne yaptı? Hiiiç... Salladı durdu... Neymiş, bütün engellemelere rağmen Fenerbahçe şampiyon olmuş... Nerede engeli teşkil eden kanıtların Levent Bey? Hani dosyalar? Bana da postayla gönderecektin de, burada yayınlayacaktım... Yoksa yandı mı postaneler? Bursaspor küme düşürülecekmiş de, bu da tutmamış... Ayıp! Hem Beşiktaş'ı, hem de Galatasaray'ı yenen oyuncularına ayıp ediyorsun... >> Saha içi mahremiyetine girmeyin! Digitürk'ün son maçlardaki bir uygulamasını hiç doğru bulmuyorum... Bazı maçlardan sonra, kameralar mikrofonlarıyla açık olmak üzere, sahanın taaa içine kadar girip, futbolcuların diyaloglarını ekrana getiriyorlar... Bu olmaz... Orası futbolcuların mahremiyetidir... Yarın sizden bu diyalogları birileri isteyip, bazı oyunculara ceza gelirse, ne olacak? Orası sizi hiç mi hiç ilgilendirmez... Bence siz kesilen kablolarla devam edin! >> Yaşşa be Tuncer Bey! Fenerbahçe Disiplin Kurulu Başkanı Sayın Tuncer Erdoğan, Mali Genel Kurul'da Tahir Kıran ve Sadettin Saran'ın dosyalarının kurula iadesi için yapılacak oylama öncesi çok veciz bir konuşma yapmış. Sayın Erdoğan buyurmuşlar ki, "Herhangi bir yorum yapmadan, kararın doğruluğunu sizlere arz etmek isterim." Bunun neresinde yorum var ki, değil mi ? Demek "yorum" artık başka türlü yapılmaya başlanmış... >> Spor yazarlığını bilmeyen spor yazarlarına! Ey eline kalem aldığında veya ekrana çene açtığında kendini spor yazarı zanneden, ya da bunları spor yazarı zannedip, onlara kalem veren veya ekran açanlar! Sizler, Vestel Manisaspor-Sakaryaspor maçı olayları sonrası, oyunu tatil edip soyunma odasına giden hakem Cüneyt Çakır'ı "O ancak kız maçı yönetebilir" diye ağır biçimde eleştirmiştiniz. Acaba şimdi siz zat-ı muhteremlerin, geçtiğimiz cumartesi akşamı oynanan Danimarka-İsveç maçındaki olaylardan haberiniz var mı? Vardır da, yokmuş gibi sessiz kalırsınız, kaleminizi saklarsınız. O zaman ben size özetleyeyim... Bitime sadece iki dakika, evet sadece iki dakika kala, sahaya giren bir ev sahibi taraftar, maçın, daha dün Şampiyonlar Ligi finalini yöneten Alman hakem Fandel'e bir yumruk salladı. Sonra ne mi oldu? Hakem, nasıl olsa iki dakika var diye maçı tamamlamadı ve düdüğünü çalıp soyunma odasına gitti. Ve maçı tatil ettiğini açıkladı. Şimdi oldu mu, Cüneyt Çakır'ı kız maçı bile yönetemez diye eleştiren, ama ancak kız maçı yazabilecek yazarlar ve onların hamileri? >> Tümer için yasa çıkar mı? Fenerbahçeli Tümer'in askerliğinin bir kaç yıl daha ertelenmesi adına, bazı çevrelerde, yasanın değiştirilmesi gerektiği konuşuluyor. Kimi yerlerde de "Olur mu, bir kişi için yasa mı çıkar" diye eleştiriler de var...Tümer de çıkmazda... Peki, bir kişi için yasa çıkar mı? Demokrasi ile yönetilen, insanların sık sık bayraklarıyla sokaklarda, meydanlarda dolaştığı cumhuriyetlerde olmaz tabii ki... Ama maalesef ve ne de yazık ki, Türkiye'de olur... Yapma, etme, nasıl olur falan demeyin... Olmuşu var... Bu ülke, demokrasi ile yönetilen bir cumhuriyet olmasına rağmen Haluk Ulusoy isimli bir TC vatandaşı için yasar çıkarmadı mı? Hayır diyenin aklını karışlarım... Bu nedenle de Tümer için çıkmış, çok mu? Zaten 81 de işlemiyor... Oooh, gel keyfim gel... Var mı başka yasa isteyen?