Yine kazandım Aziz Bey!

A -
A +

Hani geçen hafta Aziz Bey'in Cumhurbaşkanı'nın davetine gitmeyeceğine dair girdiğim üç bahsi kazandığımdan bahsetmiştim ya... İşte iki tane daha kazandım... 
Demiştim ki, bizim top ve Fenerbahçe hastası iki dosta; "Bu Terraneo yılı dolduramaz..." Bahislerden birinde iç çamaşırlarıyla Kadıköy'de iskele meydanına inmek vardı. İndiririz ha dediler. Tamam dedim. Şimdi ben yine kazandım. Sağ olasın Aziz Bey! Sayende iki adet daha mükellef yemek var önümde... 
Eh, dört yemek de bu devirde 1500 kâğıt tutar yani... Kafa kafayayım yani... 

Önder Özen! 
Şu anda Göztepe'nin hocası olan Önder Özen, bir meslektaşın sorusuna sert dalmış... "Ben Aziz Bey ve sülalesine bile gider yaptım.  Fikret Orman'ı da basın üzerinden üstüme gelme, sonra yakarım diye korkuttum..." demiş... 
Önce Özen'i eleştirdim, bu meslektaşa böyle gider yaptığı için. Sonra düşündüm... Yahu bu ülkede başka cesur yürekler de varmış. Hani kovulanlar susuyor, ezilenler yer altına kaçıyor, bazıları geçmişle korkutulmalarına rağmen meydanda yoklar... Bu yüzden Özen'e yaptığım, teknik olanlar hariç, diğer eleştirileri geri aldım.  

Galatasaray neden böyle oldu?
TFF, vallahi açılımı yapmaya bile zahmet etmeyeceğim, tuttu, derbinin yeni tarihi için iki kulüp temsilcilerini makama çağırdı. Peki, siz o makamın değerini ve önemini hâlâ çakamadınız mı? Devamla; Galatasaray başkan nezdinde temsil ediliyor, Fenerbahçe ise sözcüsünü yolluyor. Cumhurbaşkanından sonra bir başka zirve daha kaale alınmıyor. Ne mi var bunda? Sen de bir temsilci yollasana ey Galatasaray! Bunun böyle olabileceğini fark edemedin mi? Bu kadar mı sıradanlaştın? 

Huzur evi mi, Milli Takım mı?

Ekranda bizim milli takımın idmanına bakıyorum... Aaaa o da ne? Yarın maç oynayacağız... Bizim ekrandan eski idman veriyorlar... Tam bu hisse kapılmışken, bakıyorum Kerim Frei, Gençlerli Ahmet falan var ekranda... Yahu diyorum, bizim kafa mı gitti... Öyle ya Nihat, Tuncay ve Tümer de var eşofmanlı... Araştırıyorum... Nostalji meselesi imiş... Bir bu eksikti zaten, bizim futbolda... 

Milli forma!
Ne yenilik be! İnsanın havalara uçası geliyor. Çok modern milli formamızdan söz ediyorum... Bakın dostlar;  göç etmişlerden biri tribüne geliverse, biz de ona, bak sahadaki bizim yeni milli takım desek... Acaba bize inceden bir tokat mı sallar (Örneğin Mehmetçik Basri) yoksa yüzümüze mi tükürür (Örneğin Süleyman Seba abi), yoksa defol buradan mı der (Örneğin Metin Oktay) milli formayla dalga geçiyoruz diye... 

Milli rapordan...
Hazırlık falan, maç kazanmak güzeldir. Moral motivasyon için önemlidir de... Ama Fatih Hoca'nın, "Ligimiz 2016 şampiyonasının temposuna uygun değil, çok gerisinde" yorumu da o derece aynaya bakmadan konuşmaktır. Hocam; bizim lige 14 yabancı transferini, sana göre kolaylığını, bana göre ise saçmalığını getirirsen böyle temposuzluktan yakınırsın tabii ki... Öyle ya, ne emekliler, ne olduğu hâlâ bilinemeyenler var bizim ligde...

Yapma be Fikret Başkan!

Beşiktaş Başkanı Sevgili Fikret Orman dostum şimdilerde havalara uçmuş durumda... Haksız da değil... Pek çok kişinin ihtimal bile vermediği İnönü'yü mükemmel bir stat haline getirdi. Peki, o mu verdi parasını, projesini o mu çizdi? Tabii ki hayır. Ama başkandır o ve bu hak onundur... Ama "Siz falanca maça gelmediniz bu yüzden size bilet yok" çıkışı hiç mi hiç yakışmadı değerli dostum... Taraftarın hangi maça geleceğine dair, siz dahil, kimse racon kesemez...

Cruyff...
Canlı olarak ilk defa 1968'de Fenerbahçe'ye karşı Şampiyon Kulüpler Kupası maçında izlemiştim. O zaman 21 yaşındaydı. Rensenbrink, Haan, Bari Hulsoff, Blakenburg, Suurbier, Krool, falan gibi eskimeye yüz tutmuşlara bile "Herkes, her zaman, her yerde" prensibi ana felsefesi olan total futbolu oynatmaya çalışıyordu. Canlı çok maçını izledim. O lanet olası sigara var ya, ondan da eski Yugoslavya'da Çeklere kaybettikleri maçtan sonra açılmış ciğerlerine on beş dakikada üç tane birden indirdiğini de gördüm. Kaybımız çok büyüktür. Hem de insan ve örnek insan olarak... 

Ben telefonu illegal kullanıyorum!

Bizim sevgili müdür Ercan'ın nikâh-düğün karışımı şenliğine bir dizi özrüm yüzünden katılamayacaktım. Ne yapılır bu durumda? Hemen telgraf çekilir. Önce 141'i aradım. Sanki duvar. İnternete girdim, vallahi de bu numara vardı aranması için... Araştırdım, artık o değilmiş başvuru için. Silin yahu dedim oralardan. Bana başka bir numara verdiler; 4441788... Neyse aradım, bir bayan vardı karşımda... Önce düğünün yapılacağı otelin hangi ilçeye ait olduğunu anlatmak için yaklaşık beş dakika dil döktüm. Yahu dedim ben ne muhtarım, ne belediye başkanı ne benzeri bir unvan sahibi... Maslak diyorum, siz beni imtihana tabii tutuyorsunuz.  Neyse; uzun uğraşlardan sonra metni yazdırdım... Karşımdaki bayan demez mi; "Sizin telefonunuz bizde kayıtlı değil" diye... Yani Türk Telekom... 
Peki, be dostlar ben telefonu ne aydan aldım, ne de korsan bir satıcıdan. Nasıl kayıtlı olmam? Her ay takır takır fatura öderim... 
Neyse... 
Sonuç mu, sevgili Ercan? Telgrafı çekemedim... Burası 2016 Türkiye'si haaa... Yine de sana mutluluklar dilerim!  

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.