Lorant, Mustafa Denizli'den kalma alışkanlığı ve kendi ülke insanının tipik inadını Samandra'da bırakınca; daha doğru bir deyişle, ileri ucundaki tipik hücumcu indirimini yapınca; F.Bahçe kolay galibiyete gitti. Gerçi, ilk yarıda iki ölü top sonucu galibiyetin temelleri atıldı ama, yine de bu bölümde orta saha elemanlarına ve de kanatlardan çıkanlara koridorlar sunuldu. Bu dediğim gibi, Andersson - Serhat ikilisinin görevlendirilişiyle, G.Antep savunmasının enine boyuna açılışından kaynaklanıyordu. İkinci yarıda, G.Antepspor maçı kaybettiğine inanıp, oyun disiplininden de uzaklaşınca, F.Bahçe'nin az forvetli, çok orta sahalı kadrosu sürati olmamasına rağmen teknik kapasitesini kolayca kullanabilecek alanları buldu. G.Antepspor, o bildiğimiz akıcı, geçen sezon F.Bahçe'yi zorlayan kadrosundan da, futbol anlayışından da mahrum çıktı karşımıza. Hele hele Samet Aybaba'nın ağır bir tank gibi yerinden zor kalkan 15 numaralı Brezilyalı'sını kanat oyuncusu olarak seçmesi gerçek bir futbol komedisiydi. F.Bahçe'de göze çarpan olumlu değişikliklerden biri ise kapasitenin yettiğince, presin düşünülüşü ve fazla pas yapabilme gayreti idi. Benim bu maçtan anlayamadığım bir tek şey, 10 numara hakemlik yapan Ali Aydın'a F.Bahçe tribünlerinden inen protestoydu. Ali Aydın, avantaj kuralı başta olmak üzere tespitlerde büyük yüzdeye ulaşırken; kartlarını dağıtımında da mükemmel bir standart tutturdu. Şöyle bir toparlarsak; Lorant sanırız, bir gerçeği anlayabilmiştir. O da; futbolda kolay gole ve pozisyona ulaşabilmek için ileri uçta mümkün olduğunca; az adam kullanıp, orta saha fazlalığı ile kurgu yapmanın doğru olduğudur.