Yunanistan kadar da mı?

A -
A +

Geçtiğimiz günlerde bazı gazetelerin spor sayfalarında mini mini bir habercik vardı. Tek sütuna üç satırcık halinde... Mesele şuydu: Yunanistan Kupası maçında Olimpiakos'la PAOK taraftarları birbirlerine girmişler ve maç yarıda kalmıştı. Federasyondan ne karar çıkacak diye bekleyenler, bakanlığın “Kupayı bu sezon iptal ettik” darbesiyle karşılaştılar. Hani acaba bize de benzeri bir ders gerekir mi diye düşünmeden edemedim... Çünkü bizim koskocaman özerk federasyon kılını kıpırdatmıyor da...

Hakemlere gözlük!
Eski yıllarda tribünlerin hakem eleştirisi “gözüne gözlük” diye başlardı. Şimdilerde de gerçekten bizim hakemlerin gözlüğü ihtiyacı var galiba... Baksanıza; Alper, rakibini kol-el karışımı tokatladığı yetmiyormuş gibi bir de elinin tersiyle suratından itiyor. Karar mı? Devam! Sonrası mı? Gol... Beşiktaşlı Alexis rakibine arkadan iki koluyla sarılıyor, bir kaç metre sarmasına devam ediyor, pat düdük; faul... İyi güzel de, kart yok mu? Ne zamandan beridir güreşle futbolu karıştırdınız ey hakemler? Ne dersiniz? Şu yabancı eğitmenler ters mi geldi acaba?

Pes be İbrahim!
İbrahim Üzülmez... Şu sol kanat bindirmeleriyle bizi bile yoran ama yanlış hatırlamıyorsam sadece bir adet Galatasaray'a golü bulunan İbrahim Üzülmez, bu defa teknik adamlıkta herkesi yere seriyor... Gençlerbirliği ki, yarım asırlık başkanının hışmına uğramayan yoktur. Yedi maçta altı galibiyet kazanarak rekor kırdı. Bu arada bazı tribün ahmaklarının yuhaladıkları Selçuk Şahin'in de futboluyla bu başarıda payının büyük olduğunu ilave edelim... Eh, tencere yuvarlanıp kapağını bulduğunda...

Bizim mahallede de böyle olurdu!

Eskilerin İstanbul’unda, yani Kadıköy yakamızda sayısız boş arsa vardı. Seç seç oyna... Mahalleler arası turnuva bile yapılırdı... Eh, böylesine bir futbol ortamında da başı çeken oyuncular bulunurdu. Yani yıldızlar... Onlar istedikleri zaman, biraz  dinlenmeye çekilirler, istedikleri zaman da hafif arızaları bile olsa “Ben oynayacağım” diye racon keserlerdi. Yıllar geçti, 2016'ya geldik... Eskimiş bir yıldız da şimdilerde, oyundan alınınca herkese gider yapıyor. Oluşturduğu korkudan dolayı da hocası şimdilerde onu oyundan almaya karar verdiyse izin istiyor. Eskimiş yıldız da kenara “Eh, hadi al bakalım” diye eliyle değişiklik işaret yapıyor... Bilin bakalım bu kim?

Anayasa yoksa...

Ercan müdür kusura bakma yine yazamadan edemedim. Ahmet Altan yazarımız, demişler ki, “Anayasası olmayan ülkede hiç kimsenin güvencesi yoktur...” Demek ki İngiltere dünya haritasından silindi de bizim haberimiz yok. Yahu adamın polisinde silah bile yok. Peki, bizde anayasa nasıl olmalı? Bakın her ülkenin kendine has sosyal, ekonomik, kültürel yapısı vardır. Anayasası da bunlara ölçümlü olursa işe yarar... Gerisi hep kötü taklittir.

G.Saray’ın yolu...
Hani Ünal Aysal'ın 200 milyon (hangi ülkenin parası olduğu belli değil) ile dönmeye hazır olduğu gibi bir sallama yapıldı ya... Bence bu yol yine yanlış olur... En iyisi, en sağlıklısı eldeki kıymetli malzemenin, daha da fazla değer kaybetmeden, hiç olmazsa yarısının elden çıkarılmasıdır. Yerine mi? Vallahi Roma takımında bir Mısırlı izledim, dudaklarım uçukladı. Real Madrid savunmasının altını üstüne getirdi. Yaşı da 24 imiş... Şimdi model; bul, geliştir, oynat, etinden sütünden yararlan, sonra sat... Başarı bunun içindedir. Bak; Lucescu...

Tarihi saptırmayın ne olur!
Geçenlerde şöyle bir Galatasaray Televizyonu’na göz atayım dedim. Fonda şöyle bir cümle vardı; “1961-62'de profesyonel lige geçişte Galatasaray şampiyon oldu!.. Yanlış kardeşler! Profesyonelliğe bu ülkede 1951'de geçildi. O sizin dediğiniz Deplasmanlı Türkiye Ligi'dir... Hoş, Fenerbahçe tarihinde de bizim Albay Ethem Amcayı Çanakkale Savaşı’nda şehit etmişlerdi. Oysa biz Ethem Amcayı 1987'de Kadıköy Osmanağa Camisi'nden son yolculuğuna uğurlamıştık. Hele 2500 avroluk koca eserde ne uydurmalar var bilemezsiniz... Daha böyle neler neler katıldı “Üç Büyükler”in tarihlerine... Ayıp ama!

Hâlâ mı Muhammet Demir?

Trabzonspor, sezonun bana gore en flaş takımı Konyaspor'a da yenildi. Ama maç bir kenara, Gaziantepspor'dan transfer edilen Muhammet Demir bir kenara... Battık, çöktük diyenler bu oyuncu için kulübüne verdikleri 2 milyon 750 bin avronun, yani bizim parayla neredeyse 8 milyonun hesabını tartışamadıkları sürece daha böyle çok yenilgiler alırlar. Anlaşılan o ki, Trabzonspor'da ayağa göre yorgan kalmamış...

NOT
Bugünden itibaren, A Haber kanalında her perşembe saat 18:00’de, spor ve futbol dünyasında geçmişten günümüze birebir yaşadığım olayları paylaşacağım bir program başlıyor. Beklerim.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.