Galatasaray-Denizlispor maçında Deniz Çoban, Eskişehirspor-Bursaspor maçında Cüneyt Çakır, Kasımpaşa-Belediyespor maçında da Serkan Çınar öyle penaltılar çaldılar ki, sanki MHK'nin öz evladı Yunus Yıldırım'a ders niteliği taşıyordu. Tabii alabildiyse... Hele hele Serkan Çınar'ın Kasımpaşa'nın penaltısını üçüncü defa tekrarlatması ve bu yüzden de golün uçuşu var ki, aman aman... Kural öyle diyordu onu yaptı. Ayrıca bu Serkan arkadaşımızın yüreğini de çok merak ediyorum. Hani derler ya, "aslan yürekli" diye... Lugano tiyatrosunda son perde! Fenerbahçe'yle Lugano arasında, neredeyse iki buçuk aydır süregelen, "Geldi, gitti, döndü" haberleri tam anlamıyla bir çadır tiyatrosunun sahnelenişi idi. Düşünebiliyor musunuz; sözleşmesi biten oyuncu bavulunu alıp, başka ufuklara yelken açıyor. Üstelik de, "Soyunma odasına girme alışkanlığı olan başkanlar" var falan diyerek de taşını atıyor. Lazio, Milan, şu-bu derken, masalları bitiyor ve sokakta kalıyor. Alıcısı çıkmıyor. (O parayı ona kim verir ki?) Neticede kürkçü dükkanına dönmek zorunda kalıyor. Peki, dükkan sahibi ne yapıyor? "Hoş geldin" diyerek, 2,5 ay sonra formayı veriyor. Hey yavrum hey! Tam Dünya Kulübü! Az kalsın unutuyordum. Acaba Uruguay'daki ikinci lig kulübü Rentistas'a bir şey gitti mi? Alex ve Güiza'da gidiyordu da... Dos Santos'u kimse geçemez! Fenerbahçe-Sivasspor maçının en kötü oyuncularından biri olan Dos Santos öyle bir gol attı ki... Vay anam vay! Bu müthiş golü bu sezon geçebilecek daha iyisinin olabileceğini hiç sanmıyorum. Çabukluk, sürat, teknik ve zeka ürünü bu gol her gün, en azından yayıncı kuruluş ve görüntü alan televizyonlarca gösterilmelidir. Bence Rıdvan'ın Altay'a attığı golü de geçmiştir. Sivasspor nereye? Eskiden başa güreşen takımlar ligin ortalarına doğru yuvarlandıklarında, Tercüman'da bu manşeti atardık; "Falanca nereye?" Şimdi de ben sütunumda bunu Sivasspor için kullanıyorum. Hem de şimdiden. Bülent Uygun, Fenerbahçe maçı sonrası, alınan bir Fransız'dan söz ettikten sonra, "iki-üç oyuncu daha alacağız" diyor. Hayırdır; Sivasspor imarethane oldu da, bizim mi haberimiz yok? Elano neredeydi? Galatasaray'ın yeni Brezilyalısı Elano, baktık tribünde oturuyordu. Hem de ne oturuş! Bacaklarını ön sıraya sallamış, ayakları ön sıranın arkalığında... Yani rahat mı rahat! Sizce Elano'da hiç midesi rahatsız bir adam görüntüsü var mıydı? Zaten Rijkaard maç sonrası demecinde yakalandı da... Nasıl mı? Şöyle; Rijkaard söyleminin başında, Elano'nun hazır olmadığını, Brezilya Milli Takımında da, sakatlanan arkadaşı yüzünden oyuna girdiğini vurguluyor. Sonra şöyle devam ediyor; "Elano, midesinden rahatsız olduğu için oynamadı." Sizce ne? Çok ağır olmasa da, ister misiniz, yeni bir Lincoln davası açılsın Galatasaray'da... Geri blok yüzde yüz değişir mi? Efendim; Rijkaard'ın, Denizlispor maçındaki geri dörtlü dizgisi, bana göre cinayetti, bizim spor medyasınca "mükemmel rotasyon" olarak değerlendirildi. Bana iki lig maçı sürecinde böyle bir benzeri uygulama gösterir misiniz? Dikkat lig maçı diyorum... Zico yapmıştı da, Fenerbahçe, Bursaspor'a Kadıköy'de yenilmişti. Galatasaray, dua etsin ki, bu saçmalık Denizlispor'a karşılık idi... Benzerini başka rakip cezalandırır mı? Bakarız... İki harika gazetecilik! Geçtiğimiz hafta Sabah'ta Emir Somer, Üç Büyük kulübün alt yapısı ile ilgili müthiş bir araştırma yapmış. Müdürü Emrah Kayalıoğlu da yanına aynı güzellikte bir yazı oturtmuş. Her ikinizi de kutlarım. Az kaldı böyle işler... Bizim medyaspor.com adlı spor sitesinde de gençlerden Oğuz Yenihayat, basketbolumuzun yeni yıldızı Enes Kanter'le müthiş bir röportaj yapmış. Öylesine müthiş ki, ta Yunanistan'ın Olimpiakos kulübünden bile tepki geldi. Örnek alınmaları umuduyla... Colman ve Tekke naraları! Colman, Trabzonspor'u 55. dakikadan sonra on kişi oynatıyordu. Broos bunu fark edemedi. Çünkü ilk golü yedikten iki dakika sonra değişikliklere başladı ve 8 dakika sürdürerek bunu üç kişiye taşıdı ama geç kalmıştı. Yani teşhis doğru, ama geçti. İlaç da hafif idi. Biraz daha ağırı olmalıydı. Örneğin Serkan ortaya, Tayfun sağ arkaya, Selçuk da Engin'in yerine falan gibilerinden... Haaa az kalsın unutuyordum. Song'un nesi vardı ki? Üst üste iki maç oynayamaz diye düşünülmüşse, Song, değil iki, üç maç bile oynar... Broos'a ve yardımcılarına duyurulur. Pardon bitmedi. Nedir o Fatih Tekke feryatları? Tekke ile daha önce şampiyon olundu da, ben mi hatırlamıyorum? Bolt yarıştırılmamalı! Usain Bolt, 100 metreyi bu defa da 9.58'de koştu. Ne oluyor yahu? Hiç insan o mesafeyi öyle koşabilir mi? Nerede tıp, teknoloji, 3G falan? Birileri bu adamı bir laboratuara çeksin! Ben bu dünyadan olduğundan kuşkuluyum. Kim bilir, belki de uzay için bugüne kadar yapılan çalışmalar da böylece sonuçlanmış olur...