Çocukta inat kalıcı

A -
A +
DR. A. FARUK LEVENT SORULARINIZI CEVAPLIYOR... SORULARINIZ İÇİN... faruk.levent@ihlaskoleji.com 0 212 639 68 81 İlköğretim ikinci sınıfa giden bir kızımız var. Çok inatçı bir çocuk. Herhangi bir konuda düşündüğü şeyi değiştirmekte çok zorlanıyoruz. İnatlaşma gelip geçici midir, çocuğumuza nasıl davranmamızı tavsiye edersiniz? (İstanbul'dan bir okurumuz) Çocuklarda inatlaşma her yaş döneminde görülebilir. Bağımsız bir birey olduklarının farkına varmaya başlamaları ve çocuğun varlığını kabul ettirme isteği inatlaşmayı tetikler. Çoğu zaman çocuğun amacı anne-baba olarak koyduğunuz kuralların veya istemediğiniz davranışların sınırlarını test etmektir. Eğer siz aynı olumsuz davranışa aynı tepkiyi gösteriyorsanız ve bu konuda taviz vermiyorsanız, çocuk gerçeği kabullenip sınırları fazla zorlamaz. Pek çok anne-baba bunun farkında olmadığı için çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girer ve hem kendilerini hem de çocuklarını yıpratır. Çok küçük yaşlarda başlayan ve çocukların gelişiminde doğal olan inatlaşma, anne-baba ve çocuk arasındaki bir iletişimsizliğin başlangıç noktası olabilir ve bazı olumsuz sonuçlar doğurabilir. Peki, bu durumda nasıl hareket etmelisiniz? HEMEN HAYIR DEMEYİN! Öncelikle soğukkanlılığınızı korumaya çalışın. Öfkeli bir tavır takınmak yerine yumuşak ve uzlaşmacı bir ses tonuyla konuşmaya özen gösterin. Kısacası kimin güçlü kimin güçsüz olduğunu ispatlamayı değil, o anda elde edemeyeceği bir şeyden vazgeçmesini sağlamaya çalışın. İstediği şeyi neden yapamayacağınızı, anlayabileceği bir şekilde açıklayın. Bu açıklamayı yaparken mutlaka, bu durumdan ne kadar üzgün olduğunuzu ve bazı isteklere kavuşmak için hak etmesi, beklemesi ve sabretmesi gerektiğini belirtin. Onun istediği şeyi sizin de istediğinizi ama şartların buna izin vermediğini söyleyin. Duygularını paylaştığınızı görmek onu hem rahatlatacak hem de sizin onu anladığınızı hissetmesini sağlayacaktır. Ayrıca önce "hayır" dediğiniz bir şeye sonradan "evet" derseniz çocuğunuz bunu size karşı sürekli kullanmaya başlar. Çocuğa ne kadar çok "hayır" derseniz onun inatçılığını körüklemiş, size "hayır" demesine zemin hazırlamış olursunuz. Bir şey yapmasını istediğimizde veya sınır koyduğumuzda sözlerimizi "hayır" cevabı almayacağımız şekilde ayarlamamız gerekir. Örneğin kahvaltı yapmak istemeyen çocuğumuza baskı yapmak yerine "kahvaltıda tost mu, kek mi, yoksa yumurta mı yemek istersiniz?" diye sorarak kendi seçebileceği değişik alternatifler sunabiliriz. Böylece onu bağımsız bir birey olarak tanıdığımızı, onun kararlarına saygı duyduğumuzu düşünür. Kendisiyle ilgili kararları verebildiğini ve onun seçimine öncelik verdiğimizi görerek inatlaşmada ısrarcı olmayacaktır. Özet olarak sizinle inatlaşan çocuğunuza gerekli açıklamaları yaptıktan, üzgün olduğunuzu söyledikten ve bu konuda kararlı olduğunuzu hissettirdikten sonra ona biraz zaman tanıyın. Bir süre sonra yeniden istediğini elde etme konusunda sizinle inatlaşmaya başlarsa hiç tepki vermeyin. Sizin tutarlı ve kararlı tavrınız karşısında birkaç denemeden sonra inadından vazgeçecektir. NASIL CEVAP VERECEĞİZ ŞAŞIRDIK Sorular bitmiyor, ne yapacağız? 5 yaşında bir çocuğumuz var. Son günlerde bizi, sorduğu sorularla oldukça zorluyor. "Ben nereden geldim, insanlar neden yaşlanır ve güneş niçin batıyor?" gibi ilginç sorular soruyor. Anne ve baba olarak çocuğumuzun bu tür sorularına nasıl cevap verelim? (Bayburt'tan bir okurumuz) Çocuklar her gün, yaşadıkları dünyayı anlamaya çalışır. Bizim için çok alışılagelmiş konular, onlar için keşfedilecek yeni bilgiler anlamına gelir. Onları hayrete düşüren, kocaman gözlerle izledikleri karın görüntüsü, bizi artık heyecanlandırmıyor. Çünkü biz büyüdük ve çocuklar gibi saf değiliz. Biz yetişkinler için dünyada her şey belli bir düzen içinde yürüyor ve bu nedenle bize böyle sorular sorulduğunda hep basmakalıp sınırlardan ve çizgilerden bahsediyoruz. Mesela çocuğumuz, bardağı gösterip "Bu nedir?" diye sorduğunda "Bu bardaktır." diyerek verdiğimiz bu cevap onun merakını gerçek anlamda karşılamaz. Sorduğu soruyu cevaplarken bu nesnenin neden var olduğunu ve ne işe yaradığını açıklamalıyız: "Bardağın içine su konulur ve biz de suyumuzu bardak kullanarak içeriz." Bu şekilde yeterli, açıklayıcı bilgi verdiğimizde çocuklar, nesneler arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları daha kolay anlayabilir. Bunun yanında çocuğun her gün gördüğü ve kullandığı nesnelerle ilgili sorduğu sorulara cevap vermek kolaydır. Fakat "Dostluk nedir?" diye sorduğunda; ona parmağımızla gösterebileceğimiz, gözü ile görebileceği, koklayıp dokunabileceği bir şey yoktur çevremizde. Bu tür soyut kavramları sorduğunda her zaman hızlı ve doğru bir cevap bulamayabiliriz. Bu yüzden çocuğa "Sorduğun sorunun cevabını ben de tam olarak bilemiyorum. İstersen bunu birlikte araştıralım." diyebilirsiniz. Çocuğa yanlış veya geçiştirici cevaplar vererek onun merakının sönmemesi için bu cesareti göstermeliyiz. Sonuç olarak asıl önemli olan; çocuğun bizden beklediği, onun sorularını her zaman dinlemeye hazır olduğumuzu ve birlikte cevap aramak için yanında olduğumuzu bilmesi ve hissetmesidir. PENCERELER Emre erdoğan emre.erdogan@ihlaskoleji.com HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ 3 ŞEY: ROTA VİRÜSÜ Oyuncaklarla yaşayan parazit Dünyada her yıl 2 milyon bebeğin rota virüsü teşhisiyle hastaneye yatırıldığını biliyor muydunuz? Rota virüsü, bebeklerde ağır ishale neden oluyor ve bu virüs 5 yaşına kadar tüm çocuklara bulaşıyor. Bulaştığı vücudun rotasını şaşırtan "rota virüsü" hakkında bilmediğiniz 3 şey... I. Rota virüsü: Oldukça dayanıklı bir virüs olmakla beraber, uzun süre oyuncak veya ev eşyalarının üzerinde yaşayabilen virüs türüdür. Bu özelliğiyle kapalı alanlarda hızla yayılır. En önemli nokta ise, temizlik, rota virüsünün yayılmasını engellemede çok az rol oynar. II. Belirtiler ateş, istifra, şiddetli ishal: Sıvı ve mineral kaybıyla sonuçlanan şiddetli ishal, kusma ve yüksek ateş, böbrek yetmezliğine, hatta ölüme yol açabilir. III. Tedavi-Tedbir: Rota virüsünün yol açtığı hastalıktan korunmanın yolu, aşılamadır. Aşı, vücudun bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve rota virüsü enfeksiyonuna karşı koruma sağlıyor. Tabii aşı ile beraber sıvı tüketimi de artırılmalı ki kaybedilen sıvıya karşı bir denge sağlansın. KARMA SÖZLÜK Sözlüklerde bilgisayar > Sosyal yaşam katili. (Küsmuk) > TDK uydurması bir kelime, diğer uydurmalara nazaran fena uydurulmamış (ösge) > Bilgisaraydır o. (mortimes) > Zaman zaman yaşattığı problemlerle insanı canından bezdirmek konusunda gayet başarılı vazgeçilmez hede, hödö... (palestrina) > "Nerde o eski diz yaralamaları, elmalı şekerler, 'Hadi olum dışarı gel!' naraları..." dedirtecek çocukluk yok edici. (vokalyazar) > Kadınlar diyor ki: bilgisayar erkektir. Çünkü bilgisayarlar aslında sorunları çözmek için üretilmelerine rağmen ömürlerinin dörtte üçünü sorun üreterek geçirirler. Erkekler diyor ki: bilgisayar dişidir. Çünkü onun mantığını üreticisinden başka kimsenin anlaması mümkün değildir. Yaptığınız en ufak hatayı bile hafızasına kaydedip tekrar tekrar önünüze koyar. (fandango) > Steve Jobs tarafından "a bicycle for the mind" yani beyin için bir bisiklet şeklinde tanımlanan cihaz (exister) > Yaşam destek ünitem. (ravioli) LÜGATİ'T UYDURUKÇA 'Yapıt'ta sapıtanlar > Nasıl "mimari"de bir sanat değeri var, "yapı"da bu yoksa şimdi "eser" yerine uydurulan "yapıt"ta da bu yoktur. Bu cemiyet, Mimar Sinan'ın eserine "yapıt" diyecek seviyeye düşmeye görsün, o artık mimari yapamaz. Yarı dinî, yarı lisanî muhteşem manalı "kelime"ye "sözcük" diyecek kadar küçülmüş her ruh, dilde taş devrine dönmüş bir iz'an yoksuludur. (...) Bir insan tüm uyarmalara rağmen, eser yerine yapıt, teşkilat yerine örgüt, tabiat yerine doğa, mesela yerine örneğin diyebiliyorsa onun bizim milliyetimizden koparılmaya çalışılmış bir kimse olduğundan şüphe etmemeliyiz. (Türkçenin Sırları kitabından) TWEETÇİ Ahmet Rasim Akdağ ahmetrasim.akdag@ihlaskoleji.com tekerleklibavul Allah herkesi, karnedeki haftalık ders saatlerine bakıp "Offf notların kötülüğüne bak" diye şaka yapan akrabanın gazabından korusun. ŞişmanKız Ben karnemde bile hiçbir zaman "zayıf" getirmedim, getiremedim :( üzgörözgürügzözgür +Biz peri bacalarını görecektik? -Abi beş dakka önce Kapadok yaa.. +Şansa bak. Sen kalk o kadar yol gel, Göreme. Linkoln Atomu parçalayan Einstein'ı, elini bulaştırmadan büyük bi' balığın kılçıklarını ayıklarken de görmek isteriz. Yapabiliyorsa onu yapsın.. Arda Bence "kesene bereket" diyerek insanlara kanguru muamelesi yapmamalıyız! ömer söztutan Irak; savaş sonrası üç bölgeye ayrılmış: "Normal, Süper ve Kurşunsuz..." zinayetcanlisi Cimbomlu Sabri milletvekili olsaydı, her sözü meclisten dışarı olurdu. MelisÇelebi Aynı hatayı iki kez yapmam. En az 5-6 kez yaparım ki iyice emin olayım. AteşUysal Facebook'taki politik görüşümü "Taksiciye göre değişir" yapmam gerekiyor. etkiliyorum İbrahim CEBECİ icebeci@ihlaskoleji.comTatil rehberi Yarıyıl tatilinin ilk bölümü geride kaldı. Önümüzde bir hafta daha var. Öğrenciler, "Eyvah, kaldı bir hafta, şimdi ne yapacağız!" derdine girmişlerdir bile. Kolay değil, yaklaşık dört aylık yoğun ve yorucu bir öğretim döneminin ardından 15 günlük bir tatil ve ardından yine yoğun ve yorucu bir dört ay daha... Milletçe planlı ve programlı yaşamaya bir türlü alışamadık. Büyükler bu şekilde yaşamadığı için çocuklar da bizi örnek alıyor. Bu tatil, çocuklarımıza planlı ve programlı yaşamayı öğretebilmek için bir fırsat. Tatilin geri kalan kısmını planlayıp güzel bir program yapalım. Bu programın en önemli kısmına da çocuklarımızı koyalım. Çocuklar tatili sadece; evde televizyon, bilgisayar başında oturarak ve ders çalışarak geçirirse ikinci dönem okula moral depolayarak değil de stres yüklenerek başlarlar. Zaten bu aktiviteler için tatile de gerek yok. Tatil olmadan da çocukların mutat olarak yaptığı şeyler bunlar. Yapacağımız plan teferruatlı olmalı. Mesela bulunduğumuz şehrin tarihî ve turistik yerlerini çocuklarımıza mutlaka gezdirelim. Buraları gezmeden, buralar hakkında bilgi alalım ve gideceğimiz yerleri gitmeden tanıyalım. Bizim ülkemizi turistler bizden daha iyi biliyor. İmkânlar dâhilinde, bulunduğumuz şehirle de yetinmeyelim. Yakın şehirlere de bir göz atalım. Çocuklarımıza akraba ziyaretlerini aşılayalım. Yakınlarını ziyaret etmeyi öğrensinler. Hastaneler, çocuk esirgeme kurumları, huzur evleri... Aslında ziyaret edilecek çok yer var. Fakat "bana necilik"ten dolayı kendinden başkasını düşünmeme, dibimizde yardıma ve ziyarete muhtaç insanları bize unutturdu. Bu unutkanlığa en büyük desteği de sanal hayat verdi. Çocuklarımız para biriktirmeyi bilmiyor, hep günübirlik ve menfaatçi yaşamaya alıştırılmış. Dolayısıyla aldıklarını hep kendilerine harcıyorlar. Para biriktiren de biriken parayı hayalindeki cep telefonuna, bilgisayara, kıyafete veya bir başka idealine harcıyor. Para biriktireyim, biriktirdiğim para belli bir miktara geldiği zaman gecekonduda yaşayan muhtaç bir aileye yardım yapayım, çocuk esirgeme kurumundaki çocukları sevindireyim, hastanedeki hastaya bir çiçek, huzurevindeki yaşlıya bir hediye götüreyim, gibi düşünceler çocuklarımızın yarınlara kaliteli bireyler olarak çıkmasında çok önemli değerler olacaktır. Aksi takdirde önüne geçemediğimiz tüketim çılgınlığı bir gün bizi de vuracaktır. Bu tatilde çocuklarımızın elinden tutalım ve yaptığımız planları onlarla uygulayalım. Yap demekle olmaz. Birlikte yapalım. Hayat müşterektir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.