Şaban Yılmaz Yaklaşık yirmi milyon öğrenci için okullar kapılarını yarın açıyor. Yeni öğretim yılı için ilk zilin çalacağı günün heyecanı, bütün öğrencileri sarmış durumda. Uzunca bir süredir tatilin keyfini süren öğrenciler, bu rehavetten arınıp okula başlamanın telaşını yaşamakta. Güzel başlangıçlar, güzel sonlar için önemli bir adımdır. Öğretim sezonunu maraton koşusuna benzetecek olursak yarışın ortalama bir tempoda koşulacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ne başında ne ortasında ne de sonunda çok yüksek bir tempoya ihtiyaç duymadan bayrağı varış çizgisine taşımak gerek. Başta ve ortada durağan seyreden öğrencilerin son metrelerde sıkıştığını hep gözlemledik. Bu yazıda maraton koşucularının iyi bir start için işine yarayacak bazı taktiklerin yanında, "Başlamak bitirmenin yarısıdır" sözünü de pekiştirmiş olacağız. Zamanın Kıymetini Kaybedince Çoğumuz zamansızlıktan şikâyet eder, hiçbir şeye vaktimizin kalmadığını söyleriz. Hayatın harala gürele geçtiğini söyler dururuz. Acaba zamanımızı gerçekten iyi kullanıyor muyuz? Yoksa geri gelmeyeceğini bildiğimiz hâlde har vurup harman mı savuruyoruz zamanımızı? Bize çok faydası olmayan işler ya da kişilerle önemli kısmını geçirip önemli iş ya da kişilere zamanımız kalmıyor mu? Eğer her şeyi program dâhilinde yaparsak bu sorulara dönem içinde çok gerek duymayacağız. Yok, biraz zaman geçsin, dersler biriksin de bakarız icabına dersek iş işten geçmiş olacak. Önceliklerinizi belirlemek sizin elinizde. Nasıl ki tatilde yüzmek, gezmek ve internette bolca sörf yapmak önemli işler listesindeyse, okul başladığında da derslerin ve öğrencilik misyonunun ön sıralarda yer bulması gerekir. Planlı Yaşayın Az Yorulun Aklınıza estiği anda akla eseni yapmak kendinize yapacağınız en büyük kötülüktür. Sizi bu şekilde yaşamaya iten unsur, plandan yoksun bir öğrencilik hayatıdır. Öğrenciyseniz ve bir plan dâhilinde yaşamıyorsanız fren aksamı olmayan arabaya benzetilmekten hiç de şikâyetçi olmayın. Hoyratça harcanan zamanın tünelinde bir de freniniz yoksa duvara çarpma ihtimali her geçen saniye artarak katlanacaktır. Bilgiye Hükmetmek Sabır İster Özellikle okula yeni başlayan öğrenciler için (9. sınıf, ilköğretim ikinci kademe 6. sınıf ve 1. sınıflar) bu husus çok daha önemlidir. Yeni bir okula başlamanın telaşıyla, konuların zorlaştığı ve anlaşılmaz hâle geldiği hissi ilk başta rahatsız edicidir. Bu aşamada öğrencinin şunu bilmesi gerekir ki kapıyı açacak anahtar çok uzaklarda değildir. O anahtarın ismi sabırdır ve adresi de kişinin bizzat kendisidir. İlk haftalardaki karmaşıklığa gösterilecek sabrın sonunda güzel meyvelerin toplanacağını bilmek gerekir. Yeter ki kapıların önüne duvar örmeyelim ve sabretmesini bilelim. Bir bakmışsınız size itici ve zor gelen konular beyninizin içinde baş tacı edilmiş. Geleceği hayal ederek çalışın! Dersteyken, teneffüse çıkarken ve akşam evde ders çalışırken seni öğrenciliğe bağlayan bir dayanak olmalı. Derslerden ve okuldan sıkıldığında yaslanıp kuvvet alabileceğin, kolay kolay yıkılmayacak, hayal gücünle yeşerttiğin ve sana heyecan veren bir dayanak. Bu dayanak senden başkası değildir. 10 yıl sonrasına baktığında kendini kürsüde konuşan mı yoksa kürsüyü temizleyen olarak mı görmek istiyorsun? Bu anlamda bir misyonun varsa eğer, o seni hiç yalnız bırakmaz. Daima yanında olur. Onu arabaların vazgeçilmezi olan navigasyon cihazına benzetmek mümkündür. Adres ihlali yapınca "Lütfen cihaza bağlı kalınız!" diye bir ses devreye girer. Hayallerinize ve adrese ulaştıracak dayanak bu cihazsa eğer onu hiçe saymak pek de akıllıca olmaz sanırım. PENCERELER Utku Öztürk 80 ve 90'larda çocuk olmak * Düzleştirilmiş gazoz kapaklarına taş ile vurarak eğlenmektir. * Bütün gün "gameboy" oynayıp 99999 puan yapmaktır. * Bisküvilerin arasına lokum yerleştirip bisküviyi yemektir. * Arkadaşlarınla sokakta "street fight" yapıp kolunu bacağını kırmaktır. * Annen TV'yi ele geçirdiği için zorla yalan rüzgârını izleme maruzatına kalmaktır. * Torpil patlatıp milleti korkutmaktır. * Sokağın ortasına oturup Pokemon tasoları oynamaktır. * Sabah 6'da çizgi film Tsubasa için kalkmaktır. * Saati sorduklarında eti kemik geçiyor demektir. * Silgi tozlarını birleştirmektir. * Hugo ve Tolga abidir. * Yumiyumdur. * Misketleri biriktirip parmağa oturanını kapçık yapmaktır. * Bilye tekerlekli tahta arabaları yarıştırmaktır. * Casio saatin kronometresini 0.99'da durdurabilmektir. * Kames toplarla mahalle maçı yapmaktır. * Commodore 64 ve Amiga oyunlarının başından kalkmamaktır. * Mahalle maçlarında "kaleci oyuncu var mı?" diye sormaktır. * Tereyağlı salçalı ekmek kokusudur. * Sapanla kuş avlamaktır. "Tweetçi" kurbaapirens Belki cinler de tırsıyor kendi aralarında bizden '5 harfliler' diye bahsediyorlardır. ich__ Okullarında bulunan tüm basketbol potalarının altı otopark yapılmış bir ülke için basketbol şampiyonasında final oynamak gerçekten muazzam. zekienesakkan Efendiler! Tatilde olmasından şüphelenilen kişiye "tatil zanlısı" denir. İlk "a" kısa okunur. cemiyet_kahvesi Ne zaman yarım ekmek kokoreç yemeye gitsem, ustanın kestiği ekmeğin diğer yarımında gözüm kalır. Sanki o yarım daha büyük. istiklalakarsu 90+4'te sırf zaman geçsin diye oyuna alınan futbolcunun topa değebilmek için attığı deparı Usain Bolt atamaz. tavsan_kac 500 yıl sonra bilim adamlarının en büyük çabası YGS, KPSS, ÖSS, OGS, LYS gibi kısaltmaların ne anlama geldiğini çözmek olacak. mehmetesen Millet çok politik oldu, neyse bu hafta televizyonlarda dizi morfinini yedi mi her şey normale döner! Her türlü katkınızı bekliyoruz: utku.ozturk@ihlaskoleji.com SALİH UYAN - mehmetsalih.uyan@ihlaskoleji.com Etkiliyorum Sevinçliyiz hepimiz Yarın okullar açılıyor. Okula yeni başlayanların evden ayrılma endişesiyle, kariyer sahibi öğrencilerin kavuşma sevinci koridorlarda kol kola gezecek yarın. Gözyaşı ve mutluluk sarmaş dolaş tahta sıralara yerleşecek. Anne babaların duaları eylül rüzgârıyla sınıflara dolacak, yelkenler şişecek. Üç aydır mahzun kalan okul koridorları boya kokusunu uğurlayıp, tebeşir ve mürekkep kokusunu ağırlayacak yeniden. Uzun saçlara, bronz tene ve spor ayakkabılara veda edilecek. Okul formaları ütü masalarında yeni yıla ısındırılacak. Yarın çok güzel bir gün olacak. Okula yeni gelen fenciden bahsedilecek, sınıfın en muzip çocuğunun tatil hatıralarına kıkırdanacak, kantinde sıraya girilecek ve bahçede yılın ilk topu koşturulacak. Yazılı öncesi silgiler yine ikiye bölünüp arka sırayla paylaşılacak. Günde en az bir kişi mutlaka "07 ucu olan var mı?" diye bağıracak. Yazın terli hatıraları, Türkçe dersinde cümle cümle canlanıp kompozisyon olacak. Yeni öğretim yılının hesabını tutmak için kimi üç ortalı, kimi beş ortalı, kimi kareli, kimi düz çizgili defterler alınacak. Etiketlere gururla, yeni geçilen sınıfın numarası yazılacak. Silgi tozlarına bulaşmış hatalar, yanlışlar gün sonunda talaşla birlikte çöpe gidecek. Her yeni güne sıfır hatayla, tertemiz başlanacak. Doğumeviyle mezarlık arasındaki yolun en güneşli, en günahsız, en haşarı, en eğlenceli bölümü kaldığı yerden devam edecek yarın. Milyonlarca öğrenci yine sıraya girecek, rahat olacak, hazır olacak. Binlerce bayrak aynı anda göndere çekilirken genç Türkiye tek nefes "Korkma!" diye haykıracak. Ve taze kan dolacak ülkenin damarlarına. Türkiye'nin kalp atışları hızlanacak. Bayrağın rengi daha bir kırmızı olacak yarın. Merkez üssü okullar olan bu heyecan, civar kurumların tamamında hissedilecek. Ve ziller büyük Türkiye'nin genç mimarları için çalacak bir kez daha. *** Evet... Milyonlarca öğrenci yarın derin bir nefes alır gibi okula başlıyor. Bir kitabın kapağında şöyle yazıyordu: "Mürekkebin kuruduğu yerde kan akıyor." Size güveniyoruz çocuklar. Yarın mürekkebi kurutmamak için sıraya gireceğinizi, yeniden büyük Türkiye için hazır olacağınızı biliyor.... Ve rahatta bekliyoruz...