VELİLER SORUYOR DR. A. FARUK LEVENT CEVAPLIYOR... 15 yaşında erkek çocuğum var, derslere karşı ilgisiz ve okula adapte olamıyor. Ne yapmamız lazım? (Ahmet Aslan- Trabzon) Okula neden gittiğini bilmeyen ve hedefleri olmayan bir öğrencinin derslere karşı istekli ve okula adapte olmasını beklemek çok anlamlı değildir. Hayatta başarılı olan insanlara baktığımızda, bu insanların ne olmak istediğini bilen kişiler olduğunu görüyoruz. Gelecekte iyi bir hedef belirlemesi için bu hafta sonu çocuğunuzla Karadeniz Teknik Üniversitesine gezmeye gidebilirsiniz. İyi bir lise eğitimi alırsa, bu üniversitenin ilgili bölümünde okuyabileceğini ve toplum içinde saygın bir meslek sahibi olabileceğini anlatın. Üniversite eğitimi almış bir insan ile okumamış bir insan arasındaki farklardan bahsedin. Bu açıklamaları yaparken çevrenizde bulunan kişilerden örnekler verebilirsiniz. Çocuğunuz ergenlik dönemi içinde bulunduğu için arkadaşlarından olumsuz etkileniyor olabilir. Bu nedenle arkadaş çevresini tanımaya çalışın. Eğer kendisine uygun arkadaş çevresi yoksa anne-baba olarak alacağınız tedbirler etkili olmayacaktır. Sigarayı nasıl bıraktırabilirim > Lisede okuyan bir oğlum var, genç yaşta sigaraya başladı. Onu bu davranışından nasıl vazgeçirebilirim? (Dursun Varlı - Ankara) Çocukları sigaradan vazgeçirmek için onlara, büyüyünce akciğer kanseri olacağını söylemek çoğu kez işe yaramaz. Çünkü gençlik çağında sigara içmek, onlar için sosyal bir semboldür. Çeşitli baskılar ve sorunlar karşısında geçiş dönemi yaşayan birçok genç, sigara içmeyi bir başkaldırma ve varlığını ispat etme, hatta bir sosyalleşme yolu olarak seçer. Çocuğun bu davranışına kızmak ve öfke göstermek etkili olmayacağı gibi olumsuz sonuçlara da sebep olabilir. Ayrıca sigara içen bir annenin veya babanın "Sigara içme oğlum, bak ben bırakmaya çalışıyorum!" demesi fazla etkili olmaz. Bu nedenle en iyi yöntem, sizin sigarayı bırakmanızdır. Bunun yanında "Sigara içenlerin ağızları kötü kokar, çevredeki insanlar bu durumdan rahatsız olur!", "Sigara kullanmak dişlerin ve tırnakların sararmasına neden olur!", "Sigaraya verilen para boşa gider, ona verdiğin parayla daha önemli ihtiyaçlarını karşılayabilirsin!" gibi sözler faydalı olabilir. Eğer çocuğunuz spor yapıyorsa bu noktadan hareket etmek akıllıca olur. Örneğin "Sigara içersen nefesin çabuk kesilir, enerjin azalır ve çabuk yorulursun!" diyebilirsiniz. Bütün gün evde oturuyor! Çocuğum çok içine kapanık, arkadaşlarıyla zaman geçirmeyi sevmiyor. Bütün gün evde oturuyor. Onun sosyalleşmesi için ne yapabiliriz. (Selma Çakır- Tokat) Bazı çocuklar gerek kişilik özellikleri gerekse dış etkenler sonucu içe dönük bir yapıda olabilir. Anne-baba olarak bu durumun sebeplerini araştırmakla işe başlayın. Her çocuğun başarılı olduğu alanlar vardır. Sizin çocuğunuzun da çok iyi olduğu bir alan mutlaka bulunur. Başarı ve kabiliyetinin, sadece aile içinde değil aile dışında da kendisinin duyacağı şekilde anlatılması ve övülmesi kendine olan güvenin artmasına yardımcı olur. Bunun yanında çocuğunuza güvendiğinizi, ona değer verdiğinizi hem sözlü olarak hem de davranışlarınızla ifade etmeniz çok etkili olacaktır. Özellikle basketbol, voleybol gibi grup hâlinde yapılan sportif faaliyetlerle veya yaşıtlarıyla zaman geçirmesi için onu teşvik edin. Ayrıca akrabalarınız arasında bir iki gün kalabileceği bir yakınınız varsa orada kalması, sosyalleşmesi açısından faydalı olabilir. Eğer çocuğunuzun bu hâli devamlılık gösteriyor ve hayatını olumsuz etkiliyorsa bir uzmandan profesyonel yardım almanızı tavsiye ederiz. BİZE YAZIN SORULARINIZ İÇİN... kursunkalem@tg.com.tr 0 212 639 68 81 PENCERELER Emre erdoğan emre.erdogan@ihlaskoleji.com HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ 3 ŞEY: KURŞUN KALEM Bir kurşun kalemle 56 km uzunluğunda çizgi atılır! Bilindik şey: Türkçedeki kalem kelimesi Arabî'dir. Bilinmedik şey: Kalemin İngilizce karşılığı olan pencil, kökü Latince penicillus kelimesine dayanan bir kelimedir ve kısa kuyruk anlamına gelir (Evet bence de çok saçma!) Kurşun kalem hakkında bilmediğiniz 3 şey... 1- Normal bir kurşun kalem yaklaşık 56 kilometre uzunluğunda veya 45.000 kelime yazabilecek kadar kurşun içerir. İnanmıyorsanız deneyin! 2- Açacağı ilk bulan Fransızlar, silgiyi de ilk bulanlardan. Başlarda yazıyı silmek için kauçuk kullanmışlar, ardından galeta ununun daha iyi sildiğini bulmuşlar. Silgiyi ilk Fransızlar bulsa da Avrupa'da satılan uçlu kalemlerin neredeyse hiçbirinin tepesinde silgi bulunmuyor. Demek ki iyi yazıyorlar! 3. Dünyanın neredeyse her ülkesine kurşun kalem ihraç eden Çin, aşağı yukarı yıllık 10 milyar kalem ihraç ediyor. Bu kadar kalemle neredeyse 40 kere devr-i âlem yapılabilir. BİLİYOR MUSUNUZ? Dünya'nın en büyük araba firmalarından biri olan Ford Motor Company'nin sahibi ve kurucusu olan Henry Ford'un hiç ehliyetinin olmadığını biliyor muydunuz? KARMA SÖZLÜK Sözlüklerde Boğaziçi Tıp (VAR OLMAYAN FAKÜLTE) > Bazı dershanelerin öğrenci çekmek için astıkları afişte yazan, kazanılan yerlerden biri. (darkenfact) > Bihaber oda arkadaşımı yatay geçiş yapacağım diye kandırdığım hayali fakülte. (Gitarçalanhırsız) > Taksim Tarlabaşı üniversitesi kadar hayal mahsulü olmasa da, daha gerçekçi ve ayakları yere basan bir atmasyon... (Hmuz) > Her çok çalışmayan öğrencinin "hayâli" olan bölüm. (hopeisgood) > "Vardı da biz mi okumadık" dedirten bölümdür. (nickimneolsun) > Başvuru şartı olarak cerrah olmak gerekiyormuş! (thebountyhunter) > Aslında ben çok yüksek puan yapmıştım ama tıpçı olmak istemedim. Hatta Boğaziçi hukuku bile kazanıyordum. (kkn) LÜGATİ'T UYDURUKÇA Bin yıllık Türk-İslam tarihinde aşağıdaki uydurukça kelimelerin hiçbiri yoktu. Uydurukça Türkçe Duyuru İlan Ödül Mükâfat Yönetmek İdare Etmek Rastlantı Tesadüf Ilımlı Mutedil, Orta hâlli tweetçi Utku Öztürk twitter.com/twtci utku.ozturk@ihlaskoleji.com etkiliyorum Bi öğrencime 'Büyüyünce nerde okumak istiyosun' diye sordum. 'Boğaziçi tıp' dedi. Başını okşadım. birolguven Kızımı okuldan almaya gittim, tanımalarına rağmen kartım yanımda olmadığı için vermediler. İşini iyi yapan güvenlik görevlilerine teşekkürler. ege_bamyasi "off off off her bi yerim ağrıyor" diye dolanan teyzeyi bir de otobüste koltuk boşalınca görün. Milli atlet Elvan Abeylegesse hantal kalır o an yanında. cocuklarduymasın Annelerimizin mandal-leğen karşılığı verdiği eski eşyaları, müzayedelerden almaya çalışan bir nesiliz biz. resulertas Bilim adamı olsam ömrümü "kombili evde duş alırken, mutfakta musluk açıldı diye suyun aniden soğuk akması" problemini çözmeye adardım. tootsieroll Kaçan kurbanlıkları tez yakalayabilecek en az 3 bayram görmüş özgüveni yüksek presentable tecrübeli genç kovboylar aranıyor. Kement bizden. zeyting Google: "Yeter lem! Ne bileyim bayram tatili kaç gün..." etkili-yorum İbrahim CEBECİ icebeci@ihlaskoleji.com Şok üstüne şok Dünyada, deprem deyince akla ilk gelen ülke Japonya'dır. Onlar, deprem kuşağında olduğu için sürekli sallanan ülkelerini, yaptıkları sağlam binalarla korkudan ve stresten kurtarmış, depremle yaşamayı insanlarına öğretmişler. Aslında Japonya için asıl deprem, ülkelerine atom bombasının atılması ve bunun neticesinde yüz binlerce insanını kaybetmeleridir. Fakat bu korkunç deprem, onlar için bir dirilişin de başlangıcı ve sembolü olmuştur. Bu badireden sonra, azimleri ve sağlam duruşlarıyla dünya insanlığına örnek olmuşlardır. Son zamanlarda ülkemizde; "İnsanlık öldü!", "İnsanlık binaların altında kaldı!", "Bu ne biçim insanlık!" gibi ifadeleri sıkça duyar olduk. Bunlar, deprem kuşağında olan ülkemizde, aslında yıllardır yaşanan depremlerin artçı şokları... Her bir artçı şok inanılmaz yıkımlar meydana getiriyor. Yıkılan her binanın altında da yüzyılların birikimi olan insanî değerlerimiz kalıyor. Büyüklere saygısızlık, hakka riayet etmemekten kaynaklanan haksızlıklar, güç bela geçinip üç aydır beklediği emekli maaşını saatlerce beklediği kuyruktan sonra alıp da az sonra kapkaççıya kaptıran ihtiyar, binaların altında kalan cesetlerin kollarındaki bileziklere tenezzül, bayramda şeker toplamaya çıkan çocukların bir daha geri gelmemesi, ambulansa yol vermemek, depremzedelere gönderilen ihtiyaç maddelerinin ihtiyaçtan çok fazla alınması veya yağmalanması, annesini ve babasını öldüren öz evlatlar... Biz aslında yıllardır deprem yaşıyoruz! Zeytini karartmak için pas, demir ve tekstil boyası, pul bibere kiremit tozu, kıymanın içine et haricinde her şey, küflenmiş ve bozulmuş peynirlerin eritilerek eritme peynir olarak piyasaya sürülmesi... Vergi meselesinde de şiddetli depremler devam ediyor. Vergi rekortmenlerine sevinirken bir taraftan da utanç tablosundakilerle yüzümüz kızarıyor. Kuyumcu zarar (!) ettiği için vergi verememiş, memur ise zenginlikten (!) dörtköşe, vergisinde de kuruş kaçak yok. Neredeyse memurlarımız kuyumculara yardım edecek. Elektrik kaçakçılığı ayrı bir artçı... Hem fatura öde hem de "Nasıl olsa bedava, rahat rahat her türlü elektrikli aleti köküne kadar kullan!" vicdansızlığıyla çatır çatır elektrik kullanan insanların açığını kapatmaya çalış. Böyle giderse depremlerin yıkıcı artçı şokları her zaman devam edecek. Hakikaten deprem yasası şart; fakat bu yasayı devlet değil devletin çekirdeği olan aileler çıkarmalı. Yasayı çıkaramazsak insanlık binaların altında kalacak, üstte ise her zamanki gibi vicdansızlar... Japonya son depremde tsunamiyle sarsılırken her şeye rağmen insanlık dersi vermeye devam etti. Sıra bizde artık, gerçek kimliğimize bürünmemiz lazım. Savaşta yaralı düşman askerine su verip düşmanın yarasını saran merhamet abidesi milletimiz, bu artçı sarsıntılardan geçmişini örnek alarak kurtulmalıdır. Çünkü insanlığa ders verme konusunda asıl hoca biziz.