DR. A. FARUK LEVENT SORULARINIZI CEVAPLIYOR... 2 yaşında bir oğlum var. Çok zeki bir çocuk, söylediklerimizi tekrar ediyor ve aklında tutuyor. Ama bu aralar çok aksileşti. Söylediklerimizin tersini yapıyor, çoğu zaman bizi dinlemiyor. Bazen eline aldığı şeyleri bize fırlatıyor. Yapma diyoruz, yine de yapıyor. Biz ona kızınca hemen darılıyor. Nasıl davranmamız lazım? Bu davranışları nasıl yok edebiliriz? (Murat Akkaya, İstanbul) 2 yaş çocuğu genel olarak sizin söylediklerinizin tersini yapan, sürekli "hayır" diyen ve sınırları zorlayan bir çocuktur. Bu dönemde yemek yemede direnme, uyumak istememe, söz dinlememe, anne-babaya vurma gibi hareketler görülebilir. Bebeklik dönemi sonrasında bu inatlaşmalar ve öfke nöbetleri nereden çıktı diyebilirsiniz. "Özerklik dönemi" olarak bilinen bu dönemde çocuk, dünyanın kendi çevresinde döndüğünü zanneder. Bu durum ne kadar sinir bozucu olsa da gelişimin normal bir parçasıdır. Endişelenmeyin. 3 yaş sonrasında size ve koymuş olduğunuz kurallara uyum sağlayabilecek düzeye gelecektir. Bu zor dönemi daha kolay atlatmak için sorun çıkmadan önce tedbir alın. Çocuğun zarar vereceği veya kendisinin zarar göreceği eşyaları ortadan kaldırın. Uygun olmayan bir davranış yapmaya başladığında ise başka bir eşya veya oyuncakla dikkatini dağıtın. Olumlu bir davranışını gördüğünüzde ise övgü dolu sözler söyleyerek ona gülümseyin. Unutmayın ne kadar çok merak eder, ne kadar çok soru sorar ve kendisini ne kadar çok ifade ederse gelişimi o kadar sağlıklı olacaktır. Bu sebeple çocuğunuzun var olan enerjisini boşaltabilmesi için gün içinde bol bol dışarı çıkarın. Koşsun, hoplasın, zıplasın. Güvenliğini tehdit etmediği sürece istediği her şeyi yapsın. Bu özgürlük, onun mutlu olmasını ve ev içinde daha uyumlu davranmasını sağlayacaktır. İŞİ GÜCÜ BİLGİSAYAR, DERSLERE ÇOK İLGİSİZ! Lise 1'i tekrar eden oğlum var. Derslerine karşı çok ilgilisiz. Zamanının büyük bir kısmını bilgisayarda geçiriyor. Onu kişisel gelişim uzmanına götürdüm, 'yapılacak bir şey yok' dedi. Nasıl davranacağımı şaşırdım. Bana bu konuda ne tavsiye edersiniz (Bursa'dan bir okurunuz) Değerli okurumuz, gerçek hayatta "kişisel gelişim uzmanı" diye bir unvan yoktur. Kendilerini bu şekilde tanıtan kişilerden uzak durmanızı tavsiye ederim. Çünkü hiçbir üniversite ve fakülte "kişisel gelişim uzmanı" olarak mezun vermez. Bu sözlerimizden anlaşılacağı üzere 15 yaşında bir genç için "Yapılacak hiçbir şey yok!" anlayışını kabul edemeyiz. Bu yaştaki bir gencin hata yapma hakkı vardır. Hiç kimse mükemmel değildir. Ümidinizi kaybetmeyin. Çünkü o, sizin çocuğunuz. Hayatta mutluluğu yakalamış birçok insan eğitim sisteminde başarı gösterememiştir. Başka bir ifadeyle hayatta başarılı ve mutlu olmanın tek şartı lise veya üniversite bitirmek değildir. Bununla birlikte çocuğunuzun tüm ders çalışma isteğini yok eden bir problemi olabilir. Önemli olan çocuğunuzla aranızda sağlıklı bir iletişimin olmasıdır. Çocuğunuzla aranızda samimi bir ilişki varsa, size tüm sıkıntı ve üzüntülerini anlatacaktır. Böylece derslere karşı ilgisizliğinin asıl kaynağını anlamanız ve problemlerini çözmesinde ona destek olmanız kolaylaşır. Ayrıca çocuğunuzun bilgisayara karşı aşırı ilgisini olumlu yönde kullanabilirsiniz. Bilgisayar yazılımı ve web tasarımı konusunda kaliteli eğitim veren profesyonel kurumların olduğunu biliyorum. Bu tür kursları bitiren kişiler piyasada kolaylıkla iş bulabiliyor. Dolayısıyla çocuğunuzun kendisini bu alanda yetiştirmesine imkân verebilirsiniz. ABİSİNE LAKAP TAKMIŞ ONU UTANDIRIYOR, NE YAPALIM? İki çocuğum var, ikisi de aynı okula gidiyor. Küçük olan abisine kötü bir lakap takmış ve bu lakabı toplum içinde de kullanarak büyük oğlumu mahcup ediyor. Bu konu ile ilgili ne yapmamızı önerirsiniz (İstanbul'dan bir okurunuz) Zaman zaman çocuklar lakap takıp birbirlerine küçültücü sıfatlar kullanırlar. Bu durum lakap takılan çocukların psikolojilerini olumsuz yönde etkiler. Kötü lakap onur kırıcıdır ve kişiliği zedeler. Büyük çocuğunuz bu sıfatı kendisine yakıştıran kardeşine karşı zamanla kin besleyebilir ve beklenmedik bir anda bu öfkeyi kardeşine yansıtabilir. Bu nedenle küçük kardeşini bu davranışından vazgeçirmelisiniz. Bunun için öncelikle küçük çocuğunuzu karşınıza alıp kendisine yapılmasını istemediği bir davranışı başka bir kişiye yapmaması gerektiğini örneklerle açıklayın. Ondan lakap takılan bir kişinin hissedeceği duyguları düşünmesini ve bunu kelimelerle ifade etmesini isteyin. Bunun yanında kendisinin iyi bir çocuk olduğunu, lakap takmanın kendisine hiç yakışmadığını söyleyin. Son olarak çevresindeki insanlara bu tür kırıcı sıfatlar yakıştıran kişilerin hiçbir zaman gerçek dostu olmayacağını vurgulamanız faydalı olacaktır. BİZE YAZIN SORULARINIZ İÇİN... faruk.levent@ihlaskoleji.com 0 212 639 68 81 PENCERELER Emre erdoğan emre.erdogan@ihlaskoleji.com HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ 3 ŞEY: İNGİLİZCE 53 ülkede resmî dil olarak kullanılıyor İngilizce'de en uzun kelimenin "pneumonoultramicroscopicsilicovolcanoconiosis" olduğunu biliyor muydunuz? Aslında çoğul hâli daha uzun fakat kök hâli en uzun kabul ediliyor (çoğul olunca sonuna -es geliyor, hepsini yazmaya üşendim.) Anlamına gelince, akciğer hastalığıyla ilgili bir kelime. Ne ilginç ki fazla kullanılmıyormuş (!) İşte dünya dili İngilizce hakkında bilmediğiniz 3 şey... 1- Bir milyarın üstünde: Toplam 53 ülkede, 400 milyonu aşkın insan resmî/ana dil olarak İngilizce konuşuyor. Dünya çapında yedi yüz milyonu aşkın insan ise İngilizceyi yabancı dil olarak konuşuyor. 2- Lingua Franca: İnternetteki adreslerin tamamının neredeyse yüzde 70'i, ana sayfasını İngilizce olarak oluşturmuş, bölümlerin içeriğinde ise her ülke kendi dilini kullanmış. Çevrimiçi kullanıcılar ise İngilizceyi Lingua Franca (uluslararası iletişim dili) yapmış durumda. 3- "Kelime bazında: İngilizce'de "Go! (Git!)" anlamlı en kısa cümledir. "Underground" (yeraltı) kelimesi, "und" harfleriyle başlayıp biten tek kelimedir. "Queue" (sıra) kelimesi ise, son 4 harf çıkarıldığı hâlde aynı şekilde telaffuz edilebilen tek kelimedir. KARMA SÖZLÜK Sözlüklerde Messi > Arjantin'in çıkardığı en kaliteli yazarlardan biri. Her yerden yazıyor. (nutellacı) > İnsan olmadığını söyleyenler var, uzaylı da olamaz öyle bir şey yok, acaba nedir nedir? (aprLsvn) > İnsanmış la, penaltı kaçırdı dünkü maçta. (nutellacı) > Dünya üzerinde kendisini eleştirenlerin %98.21'i ekşi sözlük yazarı, geri kalan %1.79'u Sergio Ramos, Marcelo ve Pepe. (muz kabuğu) > Messi, anayasaya aykırı. (babAyasa mahkemeci) > Sanırım gözünde sensör vardır. Yoksa bir insanın yere bakarken gol atabilmesi için topa vurması gereken tek doğru açıyı 0,5 saniye içinde idrak etmesi mümkün değildir. (0dy) BİLİYOR MUSUNUZ? Tuvaletlerde, sifonun içine 1 veya yarım litrelik dolu su şişesi koyarak yılda binlerce litre su tasarrufu yapabileceğinizi biliyor muydunuz? LÜGATİ'T UYDURUKÇA Dilimizde bir uydurukça furyasıdır gidiyor. Herkesle "anlaşabilmek" için bu kelimeleri de bilmek gerekiyor. Fakat asıl aslını, yani doğru olanını bilmemiz gerekiyor. Mesela kimse "yaşamımın anlamı" diye hitap etmez, çünkü onun aslı "hayatımın anlamı"dır. Yani bazı yerlerde istesek de hatta zorlasak da kullanamıyoruz bu kelimeleri. UYDURUKÇA TÜRKÇE Yaşam Hayat Yüklenici Müteahhit Demeç Beyanat İmgesel Hayâlî Tweetçi Utku Öztürk twitter.com/_utkuozturk_ utku.ozturk@ihlaskoleji.com JohnNashHoca İngiliz bi arkadaşım olsa düğününde takı olarak -ing takısı takar sonra da 'Naparsın şimdiki zamanda böyle' diyip işi geyiğe vururdum. Tekerleklibavul Benim ilkokul öğretmenim başlı başına bir eğitim sistemiydi. Mesela deneyleri okuyarak geçiyorduk. ufuruktenteyyare Her insanın içindeki sadist ruh ilk kez tahterevallide karşısındakini havaya kaldırıp bir anda bıraktığı zaman ortaya çıkmıştır. tootsierolll 7 yıl önce bir çocuk tarafından yere bırakılan ekmek, her görenin daha yüksek bir yere koymasıyla bir plazanın 25. katına kadar ulaştı... OklavaliZebani Hiçliği sorgulayan tek millet biziz. - Ekmek var mı ? + Yok - Hiç mi yok ? +.....? kutup_zencisi Millet uzaya çıkıyor, arsenikte yaşayan bakteri buluyor... Ben çubuk krakeri kırmadan, yanlamasına ağzıma sokmaya çalışıyorum... airlangga Ortaöğretimden aklımda kalan tek şey okul numaram. O olmasaydı şimdi bütün şifrelerim 1234 idi. Eğitim sistemimizin faydalarından biri daha. BehraminButton Anne; sana ayrı, öğretmene ayrı konuşan varlığa denir, littleiv3 Futbolcu olsam gol attıktan sonra koşup beni öpmeye çalışan takım arkadaşlarıma 'ay hiç öpmiyim çok terliyim' derdim. etkiliyorum Salih UYAN salih.uyan@ihlaskoleji.com twitter.com/etkiliyorum Kapı ve anahtar Ana sınıfında sıradan bir gündü. Öğretmen çocukların arasında dolaşıyor, herkesle tek tek ilgileniyordu. O günkü konuları aileydi. Bir önceki derste Selma Öğretmen ailenin önemini anlatan bir hikâye okumuştu. Bu derste de çocuklar konuyla ilgili resim yapacaklardı. Öğretmen, mavi boyama kalemini bulamadığı için ağlayan Enes'e yan masadan boya bulduktan sonra Can'ın yanına geldi. Eğilip resim kâğıdının üzerindeki şekillere baktı. Can'ın anne ve babası iki gün önce rehberlik servisine gelmişti. Söylediklerine göre Can iki haftadır yalnız yatamıyor, mutlaka annesine sarılarak uyumak istiyordu. Okul psikoloğu da her çocuğun bu tür dönemlerden geçtiğini falan anlatmıştı. Selma Öğretmen görüşmenin yarısında zil çaldığı için çıkmak zorunda kalmıştı. "Bu resmi bana anlatır mısın Can?" dedi Selma Öğretmen kâğıdın üzerindeki rengârenk, karmaşık şekillere bakarak. "Bu ne?" "Bu, evin kapısı" dedi çocuk büyük bir ciddiyetle. "Peki, kapının yanındaki kim?" "Anne." "Anne niye böyle kızgın?" "Kızgın değil öğretmenim, ağlıyor. 'Bıktım artık, kapıyı aç, gideceğim!' diye bağırıyor." Selma Öğretmen konuşmaya devam edip etmeme konusunda biraz tereddüt yaşadıktan sonra merakına yenilerek sonraki sorusunu sordu. "Bu kim peki?" "Bu baba. Elindeki de anahtar. Anne gitmesin diye kapıyı kilitlemiş." "Peki, bu anne babanın çocukları yok mu?" "Var. Bak, bu onun kapısı. Ama çocuk odanın içinde olduğu için resimde gözükmüyor." "Çocuk odada ne yapıyor?" "Uyanmış, çok korkuyor. Anneyle babayı dinliyor. Bir de ağlıyor." "Peki, nereden aklına geldi böyle bir resim çizmek Can?" "Hiiç, hayal ettim öğretmenim!" Selma Öğretmen bu yaştaki bir çocuğun böyle bir şey hayal edemeyeceğinden emindi. Derin bir nefes alıp ayağa kalktı. "Peki Can, zil çalmak üzere. Haydi, boyalarını topla bakalım." "Öğretmenim" dedi Can. Sonra parmaklarını resmin üzerinde gezdirdi ve evin kapısını göstererek sordu. "Resimdeki baba kapıyı kilitlemese, anne içerideki çocuğu bırakıp gider mi?" "Gitmez Can. Hiçbir anne çocuğunu bırakıp bir yere gitmez" dedi Selma Öğretmen ve ardından hızlı bir şekilde sınıftan çıkıp lavaboya koştu. Biraz rahatlayıp yüzünü yıkadıktan sonra sınıfa geri döndü. Can'ın minik eli hâlâ resimdeki kapının üzerinde duruyor, sanki açılmasını engellemek istermiş gibi sıkı sıkı bastırıyordu.