Sanal kazadan kurtulmak için tedbir şart!

A -
A +

> Osman Koç Bilişim teknolojileri son yıllarda baş döndürücü bir hızla gelişti. Bu gelişim de birçok intibak problemine yol açtı. Gençler, yeni teknolojilere çok kolay adapte olurken ebeveynler teknoloji konusunda çocuklarının çok gerisinde kaldı. Bilgisayarın ve internetin kullanılmaması, çocuklarımızı teknolojik gelişmelerin gerisinde bırakıyor. Lakin interneti kontrolsüz biçimde çocuğun hizmetine sunmak da çocukların gelişimine ve değerler eğitimine olumsuz etkiler yapabiliyor. İnternet kullanımını kontrol etmek için bir miktar teknik bilgi elzem. Bu noktada da birçok aile çaresiz. ANLAMAK GÜÇ Çoğunlukla, internette ölçünün kaçırılması ve kullanımın takip edilememesine karşı, velilere, bilgisayarı görünür bir yere koymalarını tavsiye etmekten başka çare yok. Bu durumda bile çocuklar, bilgisayarı bilmeyen ebeveynlerini rahatlıkla kandırabiliyor. Bunun için velilerin, güvenli internet için geliştirilmiş yazılımları kullanmayı bilmesi şart. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) son günlerde, ailelerin bu şikâyetlerini gidermek için, 22 Ağustos 2011'de yürürlüğe girmek üzere bir takım tedbirler almaya çalıştı. Ancak internet kullanımının, isteğe bağlı olarak filtrelenme ihtimali bile, bazı kişilerce "sansür" olarak nitelendirildi. "İnternet özgürlüğü elden gidecek!" korkusuna kapılan birçok kişi, yürüyüşler tertipleyerek ve sanal âlemde kamuoyu oluşturarak bu hamleye tepkilerini ortaya koymaya çalıştı. Bu tepkinin "özgürlük" başlığı altında olması akla şunu getiriyor: "Çocuğunu ahlaki değerlere göre yetiştirmek özgürlük değil mi?" Üstelik de sadece isteğe bağlı bir uygulama olan bu filtrelemenin intihara yönlendirme, cinsel istismar, uyuşturucu kullanmayı kolaylaştırma, tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar için imkân sağlama gibi sebepleri kapsaması amaçlanıyor. Bu amaçlarla yapılan bir uygulamaya külliyen karşı durmanın maksadını anlamak güç. MEMLEKET MESELESİ TİB, yöntem olarak bir takım yanlışlıklar yapmış olabilir. Fakat konuyla ilgili fikir beyan edenler arasında bu işin doğrusunun nasıl olacağını tarif eden, farklı çözüm sunan yok gibi. Tepkiler hep eleştiri boyutunda. Oysa bu, memleketin ortak meselesi. Batıda bu uygulamaların benzerleri mevcut. Meşhur bir hikâyedir: Usta bir ressam, talebesine son bir ders vermek için onu imtihan etmiş. Yapabileceğin en iyi resmi yap, sonra bunu şehrin meydanına as ve altına şu notu bırak: "Resmin beğenmediğiniz yerlerini işaretleyin." Bir süre sonra bütün resim, işaretler içinde kalmış. Ardından yine benzer bir resim yaptırıp altına bir fırça bıraktırmış usta, bir de not düşürmüş: "Resmin beğenmediğiniz yerini düzeltiniz." Bu defa resme müdahale eden çıkmamış. Sağlıklı nesiller için internet konusunda tedbir şart. PENCERELER Emre Erdoğan Utku Öztürk utku.ozturk@ihlaskoleji.com HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ 3 ŞEY: NÜKLEER SİLAHLAR ABD 60 yılda 67 bin 500 nükleer füze imal etti! Nükleer silahları düşündüğünüzde Hiroşima'dan tutun da James Bond filmlerine kadar her şey gelebilir aklınıza. Fakat aklınıza ne gelirse gelsin; gözünüzün önüne hep yakıcı, yıkıcı, korku veren bir durum gelecektir. > İlk atom bombası "Manhattan Project" adlı bir çalışmada gerçekleştirildi. Bu projeyi, California Üniversitesinde fizik profesörü olan Robert Oppenheimer yönetti ve projeye Kanada ve İngiltere de yardım etti. İlk atom bombası Amerika'ya 20 milyar dolara mal oldu. > Hiroşima'ya atılan atom bombası, 140 binin üzerinde insanın ölmesine sebebiyet verdi. "Little Boy" (Ufaklık) adı verilen bomba, yedi kilometrelik ateş gücü ve 13 kilotonluk patlayıcı içeriyordu. Şehrin binalarının % 69'u tahrip oldu. Nagasaki'ye atılan "Fat Man" (Tombul) 21 kiloton patlayıcı içeriyordu ve 90 bin cana mal oldu. > Amerika, 1951'den beri 67.500 nükleer füze imal etti. Dünyadaki nükleer silah rezervi ise; Rusya'nın 12.787, Amerika'nın 9.326, Fransa'nın 350, Çin ve İsrail'in 200, İngiltere'nin 160, Hindistan'ın 100, Pakistan'ın ise 90 savaş başlığından oluşmakta. Paylaşım merkezi 2 liralık hayatlar Türkiye bir konuda yine ilk ve tek. Başka ülkelerde reddedilen ürün bizde yok satıyor! Emniyet kemerinin hayat kurtardığı bilimsel olarak ispatlandıktan sonra, son yıllarda çıkan bütün arabalara, sürücüye emniyet kemerini takmadığını hatırlatan bir ikaz alarmı konmaya başlandı. Emniyet kemeri takmadığının içten içe tehlikeli olduğunu düşünen, fakat aynı zamanda "Bir ikaz alarmının sözünü mü dinleyeceğim!" diyen sürücülerimizin imdadına pratik oto aksesuarcıları yetişti. İnternette "Gel de bunu alma!" başlığıyla alıcılara sunulan susturucu toka, 2 liraya, sürücüleri bu sinir bozucu(!) sesten kurtarıyor. Kaliteyi ucuza alın başlıklarını görüp susturucu tokaları alan sürücüler, aslında hayatlarını ucuza satıyorlar. Ürün başka ülkelerde pek fazla ilgi görmüyor, çünkü insanlar emniyet kemeri takmayı takıntı hâline getirmemiş. Ülkemizde de bakkala dahi giderken emniyet kemerini takmayı alışkanlık hâline getiren sürücülerimiz var, fakat kemer takmayı kafasına çok takan sürücülerimiz de çok. Hasıl-ı kelam: "EMNİYET KEMERİ HAYAT KURTARIR." Tweetçi twitter.com/twtci Elif_Safak Bedenlerimizi şekle sokmak için ne çok uğraş veriyoruz. Halbuki beyinlerimizi, düşünce ve algılarımızı geliştirmek için çabamız ne kadar az. burusvilis 2200 yılında bile gayri ahlaki görüntüler içeren dökümana, formatı ne olursa olsun 'kaset' denecek bu ülkede twidinebandim Sen her ne kadar "Benim YGS puanım sınıf ortalamasının üstünde" desen de ailen senden yüksek alan bir komşu çocuğu bulacaktır evlat vogueman Survivor programının Türk halkına verebileceği en büyük ödül; yarışma bitince Nihat Dogan' ı adada bırakmaktır ozguRugzo Yüksek kiraların, fahiş ev fiyatlarının ve artiz ev sahiplerinin tek nedenini açıklıyorum: Uygurlar. Pisi pisine geçtiniz yerleşik hayata twidinebandim Taktığımda insanların ne nane olduğunu anlayabileceğim bir gözlük çıkmadığı sürece teknolojinin gelişeceğine inanmıyorum. Varsın ipad3 çıksın gerikafali 10 haftada İngilizce öğretiyoruz diye reklam vermişler. Abi 30 senede Türkçe öğrenememiş adama sen 10 haftada nasıl İngilizce öğretecen. ugurgucarslan Annesi pazarda meyve seçerken yardım etmeye çalışan, seçtiğini de annesine kabul ettiremeyen çocuklardık hepimiz.. Alidogalli Dünyanın en yüksek çözünürlüklü scanneri, bir başka kadına bakan kadındır Biliyor muydunuz? Bir deniz kabuğunu kulağımıza tuttuğumuzda, deniz kenarında olmasak dahi dalga sesi işittiğimizi zannederiz. Fakat duyduğumuz, aslında, kendi kanımızın damarlarımızda gezerken çıkardığı sestir. Kulağınıza herhangi bir bardağı ya da kupa şeklinde içi boş bir eşyayı da tutsanız, aynı "dalga sesini" duyabilirsiniz. YAZILI YOKLAMA -Öğrenci Anketlerinden- > Bana göre okul..... İlerde facebook'tan arayacağımız arkadaşlarımızı edindiğimiz yerdir. > Tahsilimi bitirirsem... Nerdeee? > Tahsilimi bitirirsem... Bol bol ense yapacağım. > Ben... Çok yakışıklı ve karizmatiğim. Ama beni kimse takmıyor. > Büyükler... Küçükleri küçük sanıp küçümsüyor, oysa öyle mi? GOOGLE ARENA Arama motorlarına göre karşılaştırma Arka sıradakiler 6.2 milyon Hababam Sınıfı 993 bin Erik 148 milyon Karpuz 2.7 milyon Dua 203 milyon Dilek 9.2 milyon etkili- yorum İbrahimCEBECİ icebeci@ihlaskoleji.com Abide şahsiyetler Hemen hemen her insanın hayatında bir dönüm noktası vardır. Bazen olumsuz giden işler, bazen moral bozukluğu, bazen de kararsızlık ve boşluk... Derken kırılma noktası ve o an verilen kararlar, insanın daha sonraki hayatını ya müspet ya da menfi yönde etkilemiştir. Kırılma noktalarında verilen kritik kararların ardından gelen başarılar, kişileri zirveye taşımıştır. Her başarılı insanın ardında, ona yön veren birileri mutlaka olmuştur. Yön tayin ederken nasıl ki pusulaya bakıyorsak hayatımızda da pusula gibi bizlere yön gösteren insanlar olmuştur. Yani numune-i imtisaller, anlayacağınız örnek insanlar... Onlar sadece yazdıkları ve anlattıklarıyla değil asıl, hâl ve hareketleriyle her zaman insanlara örnek olup iz bırakmışlardır. Günümüzde ise numune-i imtisaller gittikçe azalırken kendi başına karar veren, söz dinlemeyen, büyüklerine danışmayan, dolayısıyla verdiği kararların altında ezilen insanlar çoğalıyor. Kullanmayı bilmediğimiz bir cihaz aldığımızda ya o cihazı kullananlara ya da kullanma kılavuzuna müracaat ederiz. Fakat bilmediğimiz bir iş yapacağımız zaman nedense tecrübe sahibi insanlara danışmaz, o işe balıklama dalmayı tercih ederiz. Bu da çoğu zaman hazin sonlarla neticelenir. Buna rağmen öyle insanlar vardır ki ömürlerini hayırlı işlere, başına buyruk insanlara doğru yolu göstermeye adamışlardır. İşte o insanlardan biri de gönüllerin sultanı, kıymetli Mehmet Oruç ağabeyimizdi. Mehmet Oruç ağabeyle her daim "Gönül Bahçesi"nde görüşüp hasbıhâl ediyorduk. Mehmet ağabey, "Gönül Bahçesi"nde gönülleri fethederken "Hikmetler" köşesinde alıcılarını açıp çekim alanına giren herkese hikmetler dağıtıyordu. Mütevazı, vakar, ilim sahibi, mert bir insandı. Gönüllerin sultanı olan vakıf insan sevgili Mehmet ağabeyimizi her zaman hayırla yâd edip rahmetle anacağız. İnsanların, ayrıldığı bir yerden, özellikle dünyadan ayrılırken iz bırakarak ayrılması ne kadar mükemmel bir şey. Tarihimiz, iz bırakanların bıraktığı izlerle dolu. İşte bu kervana Mehmet ağabeyimiz de katıldı. Dünyadayken Mehmet ağabeyin her türlü güzelliğine şahit olmuştuk, son şahitliğimiz de onu dünyadan uğurlarken oldu. En büyük ibret olan ölüm, hakikaten yine anlayana, sessiz sedasız çok büyük ibretler verdi. Sevgili Mehmet ağabey, gönül bahçesine ektiğin çiçekler hiçbir zaman solmaz inşâallah.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.