DR. A. FARUK LEVENT SORULARINIZI CEVAPLIYOR... İİlköğretim birinci sınıfa giden bir oğlum var. Başarılı ve oldukça zeki bir çocuk. Derslerini her zaman yapan ve öğretmeninin çok memnun olduğu bir öğrenci. Ancak bu hafta sonu ödevlerini kontrol ederken bana yalan söylediğini fark ettim, ama belli etmedim. Bu durum, beni çok üzdü. Bu konuda nasıl davranmamı tavsiye edersiniz. (Ankara'dan bize yazan bir okurumuz) Yalan söylemek, kişinin kaygı ve korku duyduğu durumlardan kurtulmak için başvurduğu kendini koruma yoludur. Çocuklar; bazen anne-babası tarafından cezalandırılmamak, bazı menfaatler elde etmek veya dikkat çekmek için yalanlara başvurabilir. Anne-baba olarak yalanın derecesine göre hareket etmek gerekir. Oğlunuz ile aranızda geçen bu olayı ele alacak olursak bu meselenin çok fazla büyütülmemesi gerektiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle sakin ve soğukkanlı davranmaya çalışın. Hemen hemen her çocuk küçük yaşlarda yalana başvurmuştur. Asıl endişelenilmesi gereken, bu davranışın bir alışkanlık hâline getirilip sıkça tekrarlanmasıdır. Eğer böyle bir durum söz konusu değilse çocuğun yalan söylediğini çok fazla sorgulamanız ve yalanını onun yüzüne vurmanız, geçici olan bu tür bir davranışın kalıplaşmasına sebep olabilir. Çünkü bu konuda sert tepki göstermeniz ve ona yaptırım uygulamanız, kişilik ve karakter gelişimi açısından olumsuz sonuçlara yol açabilir. Peki, nasıl davranmalısınız? Çocuğunuzun yalan söylememesi için doğru bilgi vermenin ve dürüst davranmanın olumlu yönleri üzerine konuşmalar yapmanız çok sağlıklı bir çözümdür. Bunun yanında sonucu ne olursa olsun gerçeği söylediğinde onu takdir edin. Örneğin, sınavdan kötü not almasına rağmen aldığı sonucu söyleyen çocuğunuzu gösterdiği cesaretten dolayı övün ve başarısızlık karşısında nasıl tedbir alabileceği konusunda birlikte kararlar alın. Böylece bir durumu saklaması veya yanlış bilgi vermesi hâlinde problemlerin çözülmediği gibi aksine daha da karmaşık hâle geldiğini anlayacaktır. Ders çalışma sorumluluğu kazandırın 6. sınıfta dersler daha zorlaşacağı için işlediği konularla ilgili sorular çözmesi gerekecek ve düzenli tekrar yapması şart olacaktır. Planlı bir ders çalışma sistemi kazanması kaçınılmazdır... İlköğretim 5. sınıfa giden oğlum hiç ders çalışmamasına rağmen derslerinde çok başarılı. Okulda öğretmenleri onu çok beğeniyor fakat evde hiç ders çalışmıyor. Bu konuda ne yapmalıyız? (İstanbul Sultanbeyli'den bize yazan bir okurumuz) Çocuğunuz eğer evde ders çalışmadan başarılı oluyorsa sınıf içinde dersi çok iyi dinliyor demektir. Fakat bu durum, çocuğunuzun ilköğretim 6. sınıfa başlamasıyla değişecektir. Çünkü ikinci kademeyle birlikte müfredat konuları, öğrencilerin planlı ders çalışmasını gerektiren zorluk seviyesindedir. Özellikle matematik ve fen derslerinde düzenli tekrar yapması ve okulda işlediği konularla ilgili sorular çözmesi lazım. Dolayısıyla çocuğunuzun ders çalışma sorumluluğunu bu dönemde kazanması, ileride başarısızlık yaşamaması açısından çok önemlidir. Size tavsiyem; çocuğunuzdan, kendisi için haftalık ders çalışma programı yapmasını isteyin ve bu programa uydukça ders başarısının daha da artacağını ifade edin. Oğlunuz, dersi derste öğrenen bir öğrenci olduğu için günde 1-1.5 saatlik çalışma ona yeterli olacaktır. Hayatta elde etmek istediği hedefleri hakkında konuşun ve bu hedefleri yükseltmesi konusunda onu cesaretlendirin. Örneğin çalışma programına düzenli olarak uyduğu takdirde 8. sınıfın sonunda gireceği SBS'de okul, ilçe hatta Türkiye birincisi olabileceğini ona söyleyin. BİZE YAZIN SORULARINIZ İÇİN... faruk.levent@ihlaskoleji.com 0 212 639 68 81 KARMA SÖZLÜK Sözlüklerde futbol > Kendisi için "Bir zamanlar fakirlerin oynayıp zenginlerin izlediği bir oyundu. Şimdi ise zenginler oynuyor, fakirler izliyor." denen spor dalı. (servetinsmugu) > Eskiden 22 adamın bir top peşinde koştuğu oyun diye bilirdik, meğerse bir sürü adamın bin türlü iş peşinde koştuğu bir oyunmuş. (suskungeveze) > Hiyerarşinin, topun sahibi olan çocukla başladığı oyun. (sivyus) > Kitlelerin afyonu, ülke gündemi değiştiricisi, üstelik eğitim seviyesinden bağımsız. (details) > 33 yaşındaki adamın yaşlı ilan edildiği tek platformdur. Öyle bir söylerler ki sanırsın adam 2-3 yıla ölecek. (zebu) > Tanıdığım birçok akıllı, mantıklı, düşünceli, tarafsız insanı içine alınca tam bir canavara dönüştüren spor. (guzelcehulis) > Bu oyunu ne Pele ne de Maradona, Fatih Terim kadar güzel tanımlayabildi: "It's the football, that's the football ... something happened ... everything is something happened " (demerol) > Savunma forvetten, hücum defanstan başlar. (colorblind) > Türkçesi tepük/tepik (ulu han) PENCERELER Emre Erdoğan emre.erdogan@ihlaskoleji.com HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ 2 ŞEY: KANÛNÎ Muhteşem Süleyman Yönetmeni/Senaristleri, "Muhteşem Yüzyıl"ın her bölümünün başına koydukları "Bu dizi tarihten ilham alınarak kurgulanmıştır" ibaresiyle, olmayan vicdanlarını rahatlatmaya çalışsa da, tarih bilgisi noksan insanlarda bilgi kirliliği oluşturmaktadır ne yazık ki! Avrupalıların Büyük Türk ve Muhteşem Süleyman lâkaplarını verdiği Kanûnî'nin, gerçekten zat-ı âlisi de, yaşadığı yüzyıl da muhteşemdir. Dizide arkasından "Sülüman Sülüman" diye dolaştığı "kurgulanan" Hürrem Sultan ise son derece yardım sever ve saliha bir hanımdır aslında. Kanûnî Sultan Süleyman hakkında bilmediğiniz 2 şey... 1. Sekiz defa: Kanûnî, Kur'ân-ı Kerîm'i sekiz kere yazmıştır. Bu meyanda, 13 başarılı cihad yapıp Atlas Okyanusu'ndan Umman Denizi'ne kadar ve Macaristan, Kırım ve Kazan'dan Habeşistan'a kadar geniş yerleri fethedip buraları adaletle yönetmiştir. Fransa'ya yardım etmiştir. Avrupa'nın tamamını eline geçirmek isteyen Alman İmparatoru Şarlken, fikirlerine karşı çıkınca Fransa Kralı Fransuva'yı esir almıştır. Fransuva'nın annesi de hemen bir mektup yazarak Kanûnî'den yardım istemiştir. Kanûnî de bu talebi reddetmeyip Şarlken'in donanmasını yenerek hem Fransuva'yı hem de Fransa'yı kurtarmıştır. 2. Nihavend makamıyla değil adalet makamıyla ilgilenmiştir: Kanûnî Sultan Süleyman adalete çok önem verir, her zaman adil olmaya çalışırdı. Mesela, Mısır'dan gelen vergiyi haddinden fazla bulup bir araştırma yaptırarak halkın zulme uğradığını düşünmüştür ve Mısır Valisi'ni derhal değiştirmiştir. LÜGATİ'T UYDURUKÇA 'YAZINSAL YARATI' Geçen haftaki "tanısal" sınav yapan dershaneden sonra bu hafta da ÖSYM'ye misafir olacağız. Bu sene yapılan Kaymakam Adaylığı Giriş Sınavı'nda sorulan sorulardan birinde geçen ibare hayli dikkat çekici: "yazınsal yaratı." Evet, anlaşıldığı üzere "edebi eser" yerine kullanılmış ve böylelikle uydurukça lügatçesine girmeye hak kazanmıştır. Akla gelen cevapsız sual: Ama ne lüzum var? Prof. Dr. Ayhan Songar der ki: " '-sal' diye bir ek Türkçenin hangi lehçesinde vardır acaba ve "yazınsal" gibi bir cehalet numunesi nasıl Türkçe sayılabilir." Gerçekten de "-sal" eki, erkeklerin, sık kullandığı için alet çantasının en ulaşılabilir yerine koyduğu tornavidası gibi, uydurukça ehlilerinin uydurma ihtiyacı duyduklarında ilk gittikleri kapı. Dilimizin sonu "hayırsal" olmaya... etkiliyorum İbrahim CEBECİ icebeci@ihlaskoleji.com BİZİM ZAMANIMIZ Eskiye duyulan özlem hiçbir zaman bitmedi ve bitmeyecektir. İnsanın, geçmişini hayırla yâd etmesi çok güzel. Hele hele gençlik yıllarını araması ise çok doğal. Ailece misafirliğe gidildiğinde bu misafirliklerin klasiklerinden biri de orada bulunan zamane çocuklarına veya gençlere "Bizim zamanımızda..." diye başlayan nasihatlerdir. "Bizim zamanımızda; bilgisayar, internet, cep telefonu yoktu. Teknoloji bu kadar ilerlememiş, şehirler bu kadar gelişmemişti. Çoğu insan köylerde ve oraların zor şartlarında yaşıyordu. Biz akrabalarımızla haberleşmek için aylarca beklerdik. Sobalı evlerde sadece bir oda ısınırdı, evin diğer odaları kutuplardan bir parça gibiydi. Şimdi ise kombinin düğmesine basılıyor ve biraz sonra ev ısınıyor. Kuru soğanla ekmek yerdik. Sizin ise yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda. Bolluk var bolluk! Daha ne istiyorsunuz!" Lütfen dostlar, mantıklı kıyaslamalar yaparak mantıklı nasihatlerde bulunalım! Her nesli kendi dönemi içinde değerlendirelim. Nasıl ki insanları değerlendirirken gelecek nesilleri örnek veremiyorsak geçmişi kuru kuruya örnek vermek de gençlerin bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyor, hatta kulağına bile girmiyor. Biz şu anda Van'daki, Somali'deki, Filistin'deki... insanların sıkıntılarını ne kadar anlayıp rahatımızdan feragat ediyoruz. Ben Somali'deki açları iyi anlayabilmek için bir gün bile aç kalmadım, Van'daki depremzedeleri anlamak için soğukta bir saat bile beklemedim, ya Filistin'deki kardeşlerim? Onlara da sadece acıdım! Biz sıkıntıda olan insanları ne kadar anlıyoruz ki şu anki nesiller de geçmiş nesillerin yaşadığı sıkıntıları anlasın. Sonra da onlardan ders alarak mevcut imkânları en iyi şekilde değerlendirip kendilerini iyi yetiştirsin. İşe bir de günümüzün olumsuzluklarından bakalım. Bütün teknolojik gelişmeler insanlık için olumlu neticeler mi vermiştir? Biz kıyaslamalarımızda hep, günümüzdeki gelişmelerin geçmişte olmadığından dem vuruyoruz. Peki; geçmişte insanların vaktini çalacak, ahlakını bozacak, insanlığı zıvanadan çıkaracak televizyon programları, internet, cep telefonu var mıydı? Uyuşturucu ve alkol batağına saplanmış gençler bu kadar çok muydu? Dur durak tanımayan ahlaksızlık geçmişte bu derece vahim miydi? Günümüzde yaşamak geçmişte yaşamaktan çok daha zor ve bu hayat gün geçtikçe daha da zorlaşıyor. Gelecek nesilleri ise daha büyük tehlikeler bekliyor. Biz en iyisi, gençlere nasihat ederken günümüzün olumsuz şartlarını değerlendirerek nasihat edelim. Karşılarına çıkabilecek engebeli yollardan ve bu yolları kazasız belasız nasıl aşabileceklerinden bahsedelim. Yoksa daha çoook "Bizim zamanımızda..." deriz. PENCERELER Utku Öztürk utku.ozturk@ihlaskoleji.com ceriLevis Fransa'yı boykot edelim! Pardon "boykot" fransızca kökenli, kullanmayalım. O zaman Fransa'yı protesto edelim! Hadiii "protesto" da fransızca. beyinsiz_adam Az önce Fransa'yı protesto için Fransız lisesinden aldığım diplomamı yırttım. Artık ortaokul mezunuyum. Yazıklar olsun. travisandtyler Beyler, az evvel Fransız bir turist bana Sultanahmet'e nasıl gideceğini sordu, ben de onu Sultangazi'ye yolladım! Fransa daha bu başlangıç!! erdilyasaroglu Yılbaşında naapçağn diye soran ağızlara cetvelle vurmak serbest bırakılmış. mineshess Facebook verilerine göre İngiltere nüfusu, yaşadığı yeri Londra olarak gösteren Türk vatandaşlarıyla beraber 246 milyona ulaştı. KediZihni Zihni "Bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi, fareden korktu kedi, kedi pır uçuverdi" şarkısındaki iddialar gerçek dışıdır! Kamuoyuna duyrulur. NURDAN28 "Issız adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 şey?" diye saçmalamayın. Yanına 3 şey alıyorsan ıssız adaya düşmüyorsun, gidiyorsun demektir... emreroktay Ayrı dünyaların insanları neden aynı dünyada? okuyombenya Her kötü geçen sınavdan sonra, içimizde doğan o hisse "bundan sonra harbi çok çalışıcam olum!" denir. Bu his kısa sürelidir, çabucak geçer.