> Fatih Selek ÖĞRENCİLER STRESE GİRİYOR "Her dersten performans görevi mi olur? Matematikte çok iyi olan bir öğrenci resimde strese giriyor ve ağlıyor. Sanata karşı negatif duygular besliyor." Geçtiğimiz hafta eğitim camiasının önemli bir problemine temas ettik, performans görevleri ve proje ödevlerinin velileri ve öğrencileri çileden çıkardığını yazdık. "Veliler yarışıyor" başlıklı haberimiz üzerine gazetemizi arayıp, e-mail atıp düşüncelerini dile getiren çok sayıda veli, çocuklarının ödevlerini yapmaktan bıktıklarını söyledi. İşte o tepkilerden bazıları: EV DEĞİL KARARGÂH Cemal Gürsel (İzmir): "Evimiz cumartesi pazar karargâha dönüyor. Bıktım artık ödev yapmaktan, usandım. 3 çocuğum var. Birine ayarlı çalışma masası, birine lunapark, birine de yürüyen merdiven yaptım. Bir ilköğretim çocuğuna bu kadar ağır ödev verilir mi? Ben makine imal ediyorum. Yani bu işlere elim yatkın. Diğer veliler ne yapıyor merak ediyorum. Çocuklara her dersten performans görevleri veriliyor." TİR TİR TİTRİYOR Süleyman İnan (Ankara): "Maalesef ödevleri mecburen biz yapıyoruz. Çünkü çocuğun bunlarla başetmesi mümkün değil. Bazı ödevler çok büyük yük oluyor ve onların psikolojileri bozuyor. Bilmediğimiz konular geliyor. İlköğretim öğrencisine lisedeymiş gibi ödevler veriliyor. Abimin çocuğunu gördüm, ödevi yapamamış. Ağlıyor, tir tir titriyordu. Nereye başvuracağımı bilmiyordum ki siz yazdınız." Hasan Akdaş (İstanbul): "Her gün evde ödev konusunda yaşanan sıkıntıları ancak yaşayanlar bilir. Sevgili hocalarımız herkesi kendileri gibi görüp nasıl olsa bunları tüm veliler biliyordur düşüncesiyle mi hareket ediyor? Öyle olmuş olsaydı belki öğretmene ve de okula gerek kalmazdı. Benim oturduğum bölgede hiç okula gitmemiş insanlar var. Bu konuları saygıdeğer Milli Eğitim Bakanımızın bir kere daha düşünüp tecrübe sahibi kişilerle ve ailelerle görüşülerek (özellikle taşra) yeniden ele almasında fayda görüyorum." 7 GÜN ONLARA YETMİYOR Yurdakul Çelik (Konya): "Çok önemli bir konuyu gündeme getirdiniz. Allah razı olsun. Ben bir öğretmenim ve veliyim. Performans görevlerinin bir faydasının olduğunu düşünmüyorum. Her dersten performans görevi mi olur? Matematikte çok iyi olan bir öğrenci resimde strese giriyor ve ağlıyor. Sanata karşı negatif duygular besliyor. Her eğitim dönemi müfettişlere bu durumu anlatıyoruz ama 'maksat velileri işin içine katmak' cevabını alıyoruz. Çocuklarımız, ödev, dershane, etüt derken kendine vakit ayıramıyor. 7 gün yetmiyor. Kitap okuyamıyorlar." Yasemin Ulus: Biri 6'ncı, biri de 4'üncü sınıfa giden iki çocuğum var. Yıllardır projeler ve performans ödevleri canımdan bezdirdi. Öğretmenler, ödevleri çocukların değil bizim yaptığımızı biliyor. Neden, bakanlığa bunun kaldırılması için müracaat etmiyorlar. Bizim ev, her hafta atölyeye dönüyor. Bir de masraflı ödev bunlar. Yeri geliyor paramız olmuyor. Yapmasak çocuklar üzülüyor ya da zayıf alıyor. Bakanlığın bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum." ÖĞRETMENLER ANLATIYOR İnsan boyunda lamba yapmışlar! Fen öğretmeni Seda Aktaş: "Benim gece lambam" adlı bir proje görevi gereği, öğrencilerimden basit bir gece lambası modeli yapmalarını istemiştim. Yapmaları gereken basit bir elektrik devresiydi. Bir öğrencimin velisi zümre odasına elinde insan boyunda bir gece lambasıyla girdi. "Bu nedir?" diye sordum. "Gece lambası," hocam dedi. "Öğrencimiz mi yaptı bunu?" diye sordum. "Kızım nasıl yapsın bunu hocam?" diye güldü veli. "Gittik mobilyacıdan aldık. Babasıyla oturup hepsini söktük. Sonra yeniden monte ettik. 5-6 saatimizi aldı ama güzel oldu." "Elinize sağlık" diyebildim. HOCAM GEL SENİNLE ANLAŞALIM Edebiyat Öğretmeni Sefer Koçyiğit: "Öğrencilere dönem ödevlerini dağıttım. Alışılmışın dışında bir ödev olsun diye tablo yapılabilecek ödevler vermiştim. Aradan ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum, bir velinin beni aradığını söylediler. Veliyi buldum ve nasıl yardımcı olabileceğimi sordum. 'Hocam bizim çocuğa bir tablolama ödevi vermişsiniz. Ben birkaç yere gittim, bayağı yüksek bir fiyat söylediler. Hocam acaba bunu daha ucuza yaptırabileceğim bir yer tavsiye edebilir misiniz? Veyahut sizin marangozhane varmış, ben sadece çıktısını aldırsam da siz orada çerçeveletseniz olur mu? Bu arada epeyce de uğraştım bilgisayarda. Zannediyorum hoşunuza gidecektir' dedi. Anlattıkları karşısında ne diyeceğimi bilemedim." PENCERELER Utku Öztürk / Emre Erdoğan utku.ozturk@ihlaskoleji.com YAZILI YOKLAMA Okul anketlerinden... Üç noktadan sonra cümleyi devam ettiriniz. Hayvanları... çok seviyorum, en çok da tavuk kızartmasını. Bence okul... un düzeni bozuk. Elimden gelseydi... herkese yardım eder, ardıma koymazdım. Elimden gelseydi... eğitimi eğitirdim. Başkalarına göre ben... mööyüm. "Tweetçi" twitter.com/twtci bilyeci Ana sınıfına giden bir çocuğun sayı sayması: "Biii rikiii üççç dööört beeee şalltııı yediii sekkiizz dokuuuuu zooo nombi roniki". esin_srko İlk defa Windows'a hata raporu yolladım, şimdi Bill Gates online. "Bi kapat aç, düzelmezse format atarız" diyor. Tootsieroll Otobüste yer vermemek için ölü gibi duran ergenin ineceği durakta hayata dönmesine hortlamak denir. taci_kalkavan Annemin en büyük hobisi; düzenli olarak periyodik aralıklarla sağlık karnesine ilaç yazdırıp doktora hayır dua okumak. Gecegelenariza Abi insanlığa nerden ulaşabilirim? - Amacından sap ilk girişte solda... Bip Sevgili ofis çalışanları, görmeyelim diye pencereleri simge durumuna küçült büyüt küçült büyüt... oynayıp durmayın, bozacaksınız bilgisayarı. Eayhan Bir tırnağı kırıldı diye 9 tırnağına birden kıyabilen bir kızın, kalbi kırıldığında neler yapabileceğini siz düşünün. himmetdayi Köyümüzün kütüphanesinde yeterli kitap yok. Kullanmadığınız iPad2'leri, kindle'ları bize gönderin lütfen. Niltakipte Kapkaranlık bi yerin ortasında dönüp duran mavi bir topun üzerinde yaşiyo olmamız çok heyecan verici di mi? Huysuz_ayı Kadın "Peki! Ben Karışmam" diyorsa o işin sonu hiç de pek iyi olmayacaktır, ortalık da fena halde karışacaktır. esfood007 Mecnun kadar dayanıklı Ferhat kadar becerikli Leyla kadar presentable işçiler aranmaktadır. resulertas İzlediği dizide evindeki eşyanın benzerini gördüğünde "aaa bakın bizim eşyanın aynısı" diye bağırmayan insan Türk değildir. HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ 3 ŞEY- -ŞİŞE SU- Dünyanın sonunu getirecek > Küresel sulanma: Dünyada, yılda, yaklaşık 196 milyar litre şişe suyu tüketilmektedir. Yarım litrelik bir şişe suyunun maliyeti, yarım litrelik musluk suyunun maliyetinin yaklaşık 1900 katıdır. Bu maliyetin %90'ını ise şişe, kapak ve etiket oluşturur. > Şişe petrol: Yine yarım litrelik bir şişe suyunun üretiminde harcanan enerji, musluk suyuna kıyasla 2000 kat daha fazladır. Her yıl su şişelerinin üretiminde 2 milyar litreye yakın petrol kullanılmaktadır (Yani bir yılda üretilen şişeler için kullanılan petrol, bir milyon arabanın deposunu "fullemeye" yeterlidir.) > Sakın geri dönüştürme (!): İstatistikî olarak her 5 şişeden sadece 1'i geri dönüştürülmekte. Kalan 4'ü ise şişe sularının bir yılda oluşturduğu 1.3 milyar kiloluk atıklara dâhil olmaktadır. BİLİYOR MUYDUNUZ? Güneş veya Ay Tutulması müthiş bir simetrik hadisedir. Güneş, Ay'ın 400 kat büyüklüğündedir; fakat aynı zamanda Ay'ın Dünya'ya olan uzaklığından 400 kat daha uzaktadır, bu da gökyüzünde arka arkaya duran 2 gezegeni tam olarak aynı büyüklükte göstermektedir. SALİH UYAN salih.uyan@ihlaskoleji.com Etkiliyorum Belirsiz gün ve haftalar Bugün 1 Nisan... Her türlü eşek şakasının mubah sayıldığı çok gereksiz bir gün... İçindeki ayarsız şaka yapabilme potansiyelini toplumsal baskılar sebebiyle yıl boyunca eyleme dökemeyenlerin milli bayramı... Batılıların "Aptallar Günü" dediği bu güzel bahar gününde millet olarak diken üstündeyiz. Etrafımızda gelişen her türlü olaydan pireleniyoruz. İkram edilen çayları reddediyor, bir yere oturmadan önce mutlaka zemin kontrolü yapıyoruz. Gerçi 1 Nisan Batıdan ittirilen diğer günlere göre daha masum. Çünkü hiçbir özel materyale ihtiyaç duymadan, tamamen kişisel performansa bağlı olarak yapılabilen şakalarla kutlanabiliyor. Fakat diğer günlerin kutlanabilmesi, genellikle finansal performansa bağlı. Sevgililer günü kutlanıyor, kozmetik ve tekstil satışları beşe katlanıyor. Anneler günü ev aletleri sektörünü, babalar günü tekstil firmalarını ihya ediyor. Yılbaşıysa sektör sektirmeden bütün esnafın cebini dolduruyor. Biz zaten hediyeleşmeyi seven bir milletiz. Ama televizyonda ve gazetede hangi gün, kime ne hediye alınması gerektiğinin söylenmesi sinir bozucu. Tutum yatırım ve yerli malı haftasında annesine kek, poğaça yaptırıp huzur içinde kermese katkıda bulunan Türk gençliği, tüm bu kültürel karmaşıklık ve kapitalist söylemler arasında ne yapacağını şaşırmış durumda. Mesela sevgililer günü, bünyeye uydurmak için yapılan modifiye uygulamalarla her kesimde farklı kutlanıyor. Sevgililer gününe sevgilisiz girip bunalıma girenler, sevgilisiyle çıkıp zıvanadan çıkanlar... Hepsi birbirine karışmış durumda... "Sevgililer gününde sevgiline ne alacaksın?" sorusuna maruz kalan kişinin, "Ne sevgilisi abi, evliyim ben!" diye cevap vermesi veya akşam eve gül reçeliyle gelen erkeğin "hem romantik hem yeniyor" zihniyeti, bu günün kafamızda ne kadar belirsiz olduğunu açıkça gösteriyor. Aslında kafamızın karışması çok normal. Çünkü Valentine sevgiyi ticarete alet ediyor. Doğalgazın yaygınlaşmasıyla birlikte baca fantezilerini güncelleyemeyen Noel Baba ise pazarda çığırtkanlık yapıyor. Artık kendi değerlerimizle barışmanın tam vakti. Zaten küreselleşme heyecanı da dünyada kaybolmaya başladı. Burger King'teki köfteli, piyazlı saray mönüsünden bunu kolayca anlayabilirsiniz. Amerikalı pizzacılarımız bile Hot Mexican Pizza'yı bırakıp pastırmalı Kayseri Ateşi'ne sarılmış durumda. Küreselleşip hamburger yemek yerine, yöreselleşip gözleme yemek daha cazip bugünlerde. Mutfakta başlayan bu değişim rüzgârının esintilerini, kötü kokular yayılan kültürel hayatımızda da hissetmek istiyoruz. Hepinize kazasız, belasız bir gün diliyorum.