Kurşunkalem İHLAS KOLEJİ'NİN KATKILARIYLA... Emre Aygın Günlük hayatta sergilediğimiz davranışların çoğu, düşünce ve karar verme süreçlerinin dışında gerçekleşir. Mesela, kişi işten eve geldiğinde "Bu akşam ne yapayım?" diye düşünmez. Daha önceki akşamlarda genellikle ne yapılıyorsa, aynı davranışlar tekrar edilir. Eğer her gün televizyon seyrediliyorsa, eve gelir gelmez gözler hemen bilinçsizce kumandayı arar. Hatta kumandayı bulamamak o kişide gerginliğe sebep olur. Bu şekilde uzun zaman diliminde tekrar ede ede yerleşen davranışlara alışkanlık denir. Olumlu ya da olumsuz; alışkanlıklarımızın uzun süre devam etmesi, bu davranışları kişiliğimizin ayrılmaz parçası hâline getirir. AİLEYLE DAHA KOLAY Uzmanlar, ailelere, ısrarla her akşam çocuklarıyla az da olsa birlikte zaman geçirmelerini tavsiye ediyor. Örneğin, bir aile her gün hep birlikte birkaç sayfa faydalı bir şeyler okusa ve irade gösterip en dar zamanlarında bile bu işi devam ettirse, bu iş aile üyelerinde bir alışkanlık hâline gelir. Başlangıçta zor görünen bu faydalı davranış, alışkanlık hâline gelince, bir gün dahi terk edilse aile üyelerinde boşluk hissi oluşur. Üstelik ailecek olumlu alışkanlıklar kazanabilmenin bir avantajı vardır. İnsanın yalnızken boş ve gereksiz işlerden kendini kurtarması zordur. Ancak aile olarak, hep birlikte birbirine destek olunduğunda olumlu alışkanlıklar kazanmak çok daha kolay hâle gelir. KIRMIZI ÇİZGİNİZİ GEÇMEYİN Başlangıçta önemsenmeden yapılan zararlı bir iş, bağımlılık hâline geldiğinde artık sadece istemek o davranıştan kurtulmak için yeterli olmaz. Buna göre, ilk karar ve teşebbüs, alışkanlıklarımızın en önemli basamağıdır. Kötü alışkanlıkların da çoğu "Bir defacıktan bir şey olmaz!" düşüncesiyle başlar. Mesela günümüzde birçok aile, bilgisayar oyunlarının çocukta bağımlılık yaptığından şikâyetçi olmakta ve sorumluluğu başka yerlerde aramaktadır. Ancak ebeveyn olarak, çocuğa ilk fırsatı verdikten sonra, bu durumdan şikâyet etmek bir anlam ifade etmez. Bir de çocuğun odasına bilgisayar kurup bütün gün bilgisayar başında oturmasına ses çıkarmıyorsak bu durumda olabilecek zararlara katlanmak zorundayız. Yanlış anlaşılmasın, çocukları sürekli baskı altında tutup onlara yasaklar koyun demek istemiyoruz. Ancak, bunun zararlı olduğunu biliyorsak ilk teşebbüsün ya da ufak bir tavizin bile önü alınamayacak sıkıntıların sebebi olabileceğini iyi hesap etmeliyiz. Şunu da unutmamalıyız ki yasak koymak, çocukları, zararlı oyunlara ebeveynden gizli olarak oynama çabasına yöneltebilir. Bu yüzden, kırmızı çizgileri belirlerken bu sınırlar içinde onun yaşına uygun faydalı alışkanlıkları kazandırmaya çalışmak daha mantıklı olacaktır. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR Alışkanlıklarımızın kişiliğimize etkisi, kazanıldığı döneme göre değişir. Buna göre, kişiliğin oluşmasında en kritik dönem, ergenlik döneminin bitimine kadar geçen süredir. Eğer çocuğumuzun sağlıklı bir kişiliğe sahip olmasını istiyorsak ergenlik dönemine kadar çok daha dikkatli olunmalıdır. Ağaç yaşken eğilir. Yeni dikilmiş bir fidanı bükmek, bir tarafa çevirmek ya da yerinden sökmek kolaydır. Ancak aynı fidan, gövdesi birkaç kişinin kollarıyla sarabileceği kadar büyümüş bir çınar hâline geldiğinde binlerce kişi bir araya gelse o fidanı yerinden kıpırdatamaz. Bir düşünürün çok güzel ifade ettiği gibi: "Her alışkanlık, bir lif gibidir. Önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.". İyi alışkanlıklarla dolu bir hayat sürmeniz dileğiyle... PENCERELER Utku Öztürk utku.ozturk@ihlaskoleji.com "Tweetçi" saimderdiyok Ülke genelindeki gebelik testleri çalınmış, doğumlar iptal. voguman Sabah 7 ile 8 arası kahvaltı veren otelin yıldızları kaymıştır nazarımda. Ben tatile gelmişim arkadaş. Niye sabahın 7'sinde uyanayım? musmulapenguen Feysbuk'un olmadığı ortaokul-lise yıllarında, arkadaşlarının tomar tomar vesikalık fotolarını cüzdanında taşıyan kızları saygıyla anıyorum. alternatifego Okulda her sene, "Sınıfları dağıtacaklarmış!" dedikodusunu yayan elemanı yakaladım; ama sonra da bıraktım. Onsuz hayatın heyecanı ve tadı yok. ceriLevis Sevgili NASA, Mars'ta hayat var mı diye tırmalama. Her köşesine şifresiz wireless koyuver, orayı yavru vatan yapar oksijensiz de yaşarız biz. Elif_Safak Mutluluk bulaşıcıdır; başarı, huzur da. Okuma sevgisi bulaşıcıdır. Enerjisi yüksek ve olumlu insanlarla bir araya gelin, çok daha iyi gelir. Mhmettsa "Bilgisayarına Demet Akalın şarkısı indireni işten kovarım!" dedim. Sekreter dosyayı "degemeget agakagalın" diye kaydetmiş. Kuş dili bilmiyorum ya ben! mutluluktaklidi Biz terk edilmeyi ilk kez "Mini mini bir kuş"tan öğrenmiş nesilleriz. istiklalakarsu "Kuş uçmaz, kervan geçmez!" cümlesini, "Telefon çekmez, wireless bulunmaz!" olarak güncellemek istiyorum. Emre_erdogan "Bir erkek için kadınları anlamak, ilkokul birinci sınıf öğrencisinin "Perfect Tense"i anlamasıyla eşdeğerdir." Gani Müjde Avustralya Hükûmeti'nden sitem: Her "Okyanus ötesi" demecinde üzerimize alınıyoruz. Lütfen okyanus ismi vererek konuşun. selcukerdem What is Kıvanç Tatlıtuğ? O derece uzağım yani... mayonezseverim Bence gelinlik seçmek, koca seçmekten çok daha zor. PuCCaa Ne canın, ne cicin, ne her şeyin. Sadece dişin olmak istiyorum. Bana bakmadığında çürüyerek canını yakmak için. TwitPasa "Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisini aynı haftada 8. kez yayınlayanlara sormak lazım: Türk Halkının Suçu Ne? --------------- İbrahim Cebeci Etkiliyorum Söz Bul Türk Dil Kurumunun (TDK) "Söz Bul" adı altında güzel bir hizmeti var. Bu sisteme üye olunca size her gün TDK bir mail gönderiyor. Bu mailde: "Günün sözü, yabancı sözlere Türkçe karşılık, bir yazım kuralı, günün atasözü /deyimi ve bulmaca" bölümleri var. Çok güzel bir hizmet, TDK'nın yetkililerini tebrik ediyorum. "Söz Bul" gibi faydalı sistemlere üye olup kelime hazinemizi geliştirebilir, kültürümüzü artırabiliriz. Çünkü bahsettiğimiz mesele insanlarımız ne kadar ehemmiyet vermese de dil. İnsan, dil gibi kıymetli bir varlığına sahip çıkmaz mı, redd-i miras yapar mı, geçmişini inkâr eder mi? Bugün yüklü bir miktarda mirasa sahip olup da bunu reddedecek "Hayır, ben bunu istemiyorum!" diyecek kaç insan çıkar. Gelişmiş toplumların, değerlerine sahip çıktığını hepimiz biliyoruz. Dil meselesi ortaya atılınca aklıma hep üniversitedeki hocam ve Fransa gelir. Kendileri bir derste: "Gençler, çok iyi İngilizce bilen; fakat Fransızca bilmeyen bir insan olarak Fransa'ya gitseniz ve yanınızda tercüman olmasa havaalanında kalır, oradan hiçbir yere gidemezsiniz. Çünkü uluslararası yerler hariç diğer yerlerde ne İngilizce bir tabelayla karşılaşır ne de İngilizce bir soru sorduğunuzda muhatabınız İngilizce bilse dahi karşılığını alırsınız." diye anlatmıştı. Adamlar diline sahip çıkıyor. Bizim gibi dükkânların ismini yabancı isim koyarak, tişörtünde anlamını bile bilmeden yazan yabancı kelimeyle göğsünü gere gere gezen, turistik olmayan yerlerde bile tabelalara İngilizce yazan başka bir gelişmiş toplumla karşılaşmak imkânsız olsa gerek. "Türkiye, dilini iyi öğretemeyen dünyanın tek ülkesidir. Yeryüzünde, yarım asır önceki klasiklerini sadeleştirerek (!) okutmak maskaralığı, hiç, ama hiçbir millette yoktur." diyen Sayın Yılmaz Öztuna "'Milli' Eğitimle Milli Değerden Uzaklaştık" başlıklı makalesinde bu mühim meseleyi çok etkileyici bir şekilde kaleme almış. Günümüz teknoloji çağında internetin üstünlüğü tartışılmaz. İnternet, amacına uygun kullanılırsa güzel gelişmelerin olacağına inanıyorum. Mesela, TDK'nın sitesine girdiğiniz zaman birçok hizmetle karşılaşıyorsunuz; fakat bunun daha fazlası olmalı. Evet, anlamını ve yazılışını bilmediğimiz kelimeleri TDK'nın sitesinden öğrenebiliyoruz. Ama sözlüğü ve kılavuzu siteden indiremiyoruz. Ayrıca TDK sözlük ve kılavuzu, güzel bir CD şeklinde hazırlamış. Ben bu CD'yi kitap fuarından satın aldım. Fakat CD bilgisayara kopyalanmıyor, CD'yi kullanmanız icap ettiği zaman bilgisayara takmanız gerekiyor. Sürekli bunu yapınca da hem ciddi bir vakit kaybı oluyor hem CD'yi her zaman yanınızda taşımanız gerekiyor hem de CD zamanla çizilip bozuluyor. Piyasadaki CD sözlükler böyle olabilir; fakat biz bir kurumdan; yani dilimize en başta sahip çıkması gereken TDK'dan bahsediyoruz. Peki ne yapılmalı? Millî Eğitim Bakanlığıyla iş birliği yapılarak bu CD'ler bütün öğrencilere bedava dağıtılmalı ve bilgisayara da yüklenebilmeli, TDK'nın sitesindeki bütün uygulamaları insanlar bedava bilgisayarına indirebilmeli. Hem dilimizi öğretelim diyoruz hem de işi yokuşa sürüyoruz. Bırakın insanlar bu uygulamalara bedava sahip olsun. Bu vesileyle kelime hazinemiz genişler ve kelimelerin doğru yazılışlarını da öğrenmiş oluruz. TDK'nın yetkililerinin bu mühim konuyla ilgileneceğine inanıyor ve TDK'nın CD'lerinin öğrencilere bedava dağıtılacağı günü merakla bekliyorum.