YOL GÖSTERİN FİKİR VERİN Ama her işine koşturmayın!

A -
A +
"TÜRKİYE'NİN EĞİTİM PLATFORMU" Kurşunkalem Sorularınız için: kursunkalem@tg.com.tr İHLAS KOLEJİ'NİN KATKILARIYLA YOL GÖSTERİN FİKİR VERİN Ama her işine koşturmayın! 

ÇOCUKLAR İLGİSİZ Hem SBS'de hem de LYS'de çok yoğun bir tercih dönemi geçirdik. Anne babalar, bazen çocukları ile bazen de onlar olmadan tercih yapabilmek için okullara koştu. Ama bu sırada çocuğun kenarda başka bir şeyle meşgul olduğunu gördük. SORUMLULUK YÜKLEYİN Çocuğu daha iyi yetişsin diye onun her işine koşuşturan ebeveyn, çocuğun sağlam bir kişiliğe sahip olmasını engellemiş olur. Kendini ilgilendiren konularda ona daha fazla sorumluluk yükleyin. Ve her düştüğünde de tutup kaldırmayın. > Emre Aygın Anne ve babalara "Çocuğunuzu seviyor musunuz?" şeklinde bir soru yöneltsek onlar böyle bir soruya çok şaşırır. Tabii ki anne-babanın çocuğunu her şeyden çok sevmesi gerekir. Ancak, bu sevginin abartılmasıyla ortaya çıkan aşırı sahiplenme duygusu, çocuklarda istenmedik davranışlar doğurabilir. Nasıl mı? Bazı anne babalar, çocuğuyla yatar kalkar, onunla ders çalışır, onunla dinlenir... Böyle anne babalar çocuğunun nefes alışından bile haberdar olmak ister. "Neden böyle yapıyorsunuz?" şeklinde sorulduğunda "Çocuğumuzu çok sevdiğimiz için!" diye cevap gelir. Aslında, hiç kötü bir niyet barındırmayan bu yaklaşım, çocuğun kişilik gelişiminin önündeki en büyük engeldir. Bu şekilde yetişen çocuklar, sürekli birilerine bağımlı biçimde hareket etmeyi alışkanlık hâline getirir. Giderek de daha fazla doyumsuzlaşır ve bencilleşir. Hem SBS'de hem de LYS'de çok yoğun bir tercih dönemi geçirdik. Anne babalar, bazen çocukları ile bazen de onlar olmadan tercih yapabilmek için okullara geldiler. Hata yapmamak için titizlikle doğru bir tercihin püf noktalarını anlamaya çalışırken çocuğun kenarda başka bir şeyle meşgul olduğunu gördük. KELEBEK GİBİ Ya da çocuk başka bir şehirde tatilini geçirirken ebeveyn, sıcaklık yorgunluk demeden, tüm ciddiyetiyle başarı sırası yüzdelik dilimleriyle uğraştı. Bu gayretlerin sonucunda çocuk iyi bir okul kazansa ebeveyn bu duruma çok sevinecektir. Ancak ortaya çıkan bu görüntüde irdelenmesi gereken başka problemler olduğu açıktır. Küçük bir hikâyeyle bu durumu daha iyi anlamaya çalışalım. İyi niyetli, yardımsever bir adam bir gün tabiatta gezinirken kozasından çıkmaya çabalayan bir kelebek görür. Kelebek, kozanın lifleri arasından sıyrılmaya çalışmaktadır. Yardımsever adam, hemen kelebeğin imdadına koşar. Dikkatlice kozanın liflerini sıyırır, kozayı aralar ve kelebeğin fazla çabalamadan kozadan çıkmasını sağlar. Kelebek, kozadan kolaylıkla çıkmasına rağmen biraz çırpınır, ancak uçmayı başaramaz. Yardımsever adamın göz ardı ettiği gerçek şudur: Kanatlar ancak kozadan çıkma çabalarıyla güçlenir ve uçuşa hazırlanır. Kelebek kendini kurtarma çabalarıyla aslında kaslarını geliştirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kılacak, uçmaya hazırlayacak hareketleri çabalarıyla öğrenmektedir. Yardımsever kişi, kelebeğin işini kolaylaştırarak onun güçlenmesine engel oldu. Kelebek, hiçbir zaman özgürlüğü tanımadı ve hiçbir zaman hemcinsleri gibi gerçek bir kelebek olarak yaşayamadı. BIRAKIN DÜŞSÜN Çocuğu daha iyi yetişsin diye onun her işine koşuşturan ebeveyn, çocuğun sağlam bir kişiliğe sahip olmasını engellemiş olur. Bu anlattıklarımızla "Çocuğunuzu serbest bırakın, o da her istediğini yapsın!" demek istemiyoruz. Çocuğunuza yol gösterin, fikir verin ve onun yaptıklarını da takip edin. Ancak kendini ilgilendiren konularda ona daha fazla sorumluluk yükleyin. Ve her düştüğünde de elinden tutup kaldırmayın. Bırakın, kendi kendine ayağa kalkmayı öğrensin. Aksi takdirde, çocuğunuzun karnı her acıktığında ya da altını ıslattığında ağlayan 3 aylık bebekten farkı kalmayacaktır. Tercih dönemi doğru yolda olup olmadığımızı gösterecek bir ölçü olabilir. Eğer bu dönemde çocuktan fazla çaba harcıyorsak yanlış giden bir şeylerin olduğunun farkında olmalısınız. YOL GÖSTERİN FİKİR VERİN Ama her işine koşturmayın! 

YOL GÖSTERİN FİKİR VERİN Ama her işine koşturmayın! 

Zaman makinesi bulununca yapılabilecekler * Söz konusu Türk vatandaşı ise kesin, onun ilk önce yapacağı şey, gidip makinenin içini açıp orasını burasını kurcalamak olacaktır. * Acilen içini açıp çalışma mantığını anlayarak seri üretime geçmek. Makineyi makul bir fiyattan satarak köşeyi dönmek. * Taş devrine dönerek zaman makinesinin fişini takacak priz bulamayıp orda kalmak. * Şayet benzinliyse hemen tüplüye çevrilir. Yazık dünya benzin yakar o kadar git gel! * "Bizim zamanımızda yoktu bunlar! diyen ebeveynlere bilumum kırtasiye, giysi, çeşitli oyuncak, teknolojik ürün yardımı yapmak. * Hemen eve götürürüm, sokakta millet başına toplanır, mekanizmayı bozarlar. * Kullanmadan önce geleceğe dönüş ve kelebek etkisi filmlerini izleyip taktik almak. Sakata gelmemek lazım. * Güneş ışınlarından daha fazla yararlanmak adına zaman makinesini bir saat ileri almak. YOL GÖSTERİN FİKİR VERİN Ama her işine koşturmayın! 

"Tweetçi" dugutella Türk olmak Türkçe-İngilizce sözlükten baktığın kelimeyi İngilizce-Türkçe sözlükten doğrulamaktır. buralarhepbenim "Ablası, bu biraz bilgisayarla oynamak istiyormuş!" diyen bir canlı gördüğünüz an yere yatıp ölü taklidi yapın. nejattalas UFO görüp polisi arayan vatandaşa verilen cevap şahane: "Havada bişi yapamayız, yere inerse tutuklarız!" hoanes Bulabildiğim kadar kola, çocuk ve yaşlıyı koli bandıyla birbirine bantlayıp kömürlüğe kapattım. Bakalım bu ramazan reklamcılar ne yapacak. iconjane Amerikan dizilerini izleyince insanın doktor, avukat, polis olası geliyor. Sonra bizim hastaneleri, adliyeleri, karakolları düşünüp caymaca... resulertas Amerika, Türkiye'yi "sık kullanılanlar"ına eklemiş. komikkpanda Eğer bir Türk "congratulations"ı telaffuz edebiliyorsa, İngilizceyi çözmüş demektir. Deneyin, test edin kendinizi: (kıngracıleyşıns). merkul Yeni öğrendim: Bazı insanlar Nasrettin Hoca'nın tam adını "Nasrettin Hoca bir gün" sanıyormuş!.. ;) SALİH UYAN Etkiliyorum Has öz güven Haziran ayında gerçekleştirilen Kariyer Zirvesi'nde aldığım notları karıştırıyordum. Gazetemiz yazarlarından Mustafa Selçuk ve İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Hami Koç arka arkaya yaptıkları konuşmalarda öz güven meselesine değinmişler. Defterime, "Öz güvenle kibir arasında ince bir çizgi var" diye not almışım konuşmacıları dinlerken. En çok sömürülen moda kelimeler listesinde yıldızı giderek parlayan öz güven kelimesi kaç yaşında bilmiyorum. Ama problemli bir ergenlik dönemi yaşadığı kesin. Çünkü manası zihinlerimizde hâlâ tam oturmuş değil. Çok değil, en fazla 7-8 senedir eleman arayan şirketler, "üniversite mezunu"ve "en az bir yabancı dil bilen" gibi şartların yanına bir de "öz güveni yüksek" ifadesini eklemeye başladı. Öz güven ölçtüreceğimiz bir merkez olmayınca, biz de muhatabımızın elini sertçe sıkıp gözlerinin içine baktık, sesimizi diyaframdan zorlayıp kendimizi ispata kalktık. Yılların birikimiyle elde edilebilecek öz güveni, on dakikalık iş görüşmesinde sergilemek için türlü numaralar çektik yani. Tabi tevazunun ve yerine göre mahcubiyetin erdem sayıldığı bir ülkede, kullan-at mantığıyla dikilen öz güven elbisesi üzerimize tam oturmadı. Hatta birkaç numara küçük geldi. Elbisenin darlığından hareket kabiliyetimiz azaldı. Aman dikişler patlamasın derken en önemli özelliğimiz olan esnekliğimizi kaybettik. Dik durmak için kastık da kastık. Öz güven başlıklı kitaplar ve seminerlerin birçoğu, o on dakikada neler yapılması gerektiğini anlatıyor işte. Hesap kısa vadeli olunca da insanda genellikle sabit değerlerde bulunması gereken öz güven miktarı, borsa gibi bir yükseliyor, bir düşüyor. Öz güven markasıyla bir yandan da resmen "kibir" ticareti yapılıyor. Heybesine "ben" hikâyeleri dolduran modern meddahlar, ülke ülke gezip dev masalları anlatıyor. Ego tatmin merkezlerinde kendisiyle küs insanlar barıştırılıyor, nefis cilalama teknikleri öğretiliyor. Evde anne babasından kibir ve tevazunun ne olduğunu öğrenmeyen çocuklar, öz güveni bacak bacak üstüne atmak zannediyor. Öğretmeniyle saygısız tavırlarla burnu havada konuşan öğrenciler "yüksek öz güven" kategorisinde ödüle layık görülmeye başlandı. Öğrenmenin ilk şartının "edep" olduğu unutuldu. Çevremde örnek aldığım insanlara bakıyorum. Hepsi göz yaşartıcı bir edep ve tevazuya sahip. Müthiş kapasitelerine ve inanılmaz bilgi birikimlerine rağmen hepsi alçak gönülleriyle yükselmişler... Meyvelenen ağaç misali başları öne eğildikçe kıymetlenmişler.. Gölgeleri huzur soluyan insanlarla dolu... Dev masallarına kananlarsa gözlerini topraktan çevirmiş, kupkuru dallarıyla göğe doğru uzanmaya çalışıyor ve kaybediyorlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.