5- (Ve mâ enzeler-rahmânü, min şey'in in entüm illâ tekzibûn) [Yasin 15] Meali şöyledir: (Rahman hiçbir şey indirmedi. Siz, yalancılardan başkası değilsiniz.) Âyet-i kerimenin tamamı şu mealdedir: (Kâfirler dedi ki: Siz de bizim gibi bir insansınız, bizden ne üstünlüğünüz var ki? Allah kitap falan göndermedi, siz yalandan başka bir şey söylemiyorsunuz.) 6- (Ve ma yechadü bi âyâtinâ, ill-el kâfirun) [Ankebut 47] Meali şöyledir: (Âyetlerimizi kimse inkâr etmez, ancak kâfirler inkâr eder.) Türkçe'de şöyle söylenir: (Âyetlerimizi kâfirlerden başkası inkâr etmez.) [Ehl-i sünnet âlimlerinden yaptığımız nakilleri de, bid'at ehlinden başkası inkâr etmiyor.] 7- (Ve ma yezîdihüm illâ nüfûra) [İsra 41] Tercümesi şöyledir: (Hiçbir şeylerini arttırmaz, ancak nefretlerini artırır.) Mealleri şöyledir: (Ancak onların nefretini artırır.) (Onların nefretinden başka bir şeylerini arttırmaz.) (Kur'anı kerimdeki öğüt verici açıklamalar, kâfirlerin, nefretlerini artırmaktan başka şeye sebep olmaz.) [Ehl-i sünnet âlimlerinden yaptığımız nakiller de, bid'at ehlinin nefretlerini artırmaktan başka şeye sebep olmuyor.] Bu yedi örnek gösteriyor ki, İbni Hibban hazretlerinin sözü çok güzel ve doğrudur. Yanlış olan bid'at ehlinin anlayışıdır. Zaten bid'at ehli, Kur'an-ı kerimi de, âlimlerimizin sözlerini de doğru anlayamaz. Anlayamadığı için de 72 sapık fırka meydana çıkmıştır. Biz yine İbni Hibban hazretlerinin sözünü tekrar ediyoruz: Ve mâ cevab-ül ahmak-ı illes-sükût (Ahmağa verilecek en güzel, en isabetli cevap, susmaktır.) >> Tel: 0 212 - 454 38 20 www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com