Allah mekândan münezzehtir

A -
A +

Yönetici semineri veren Hıristiyan bir uzman,Türklerin dünyada en kötümser millet olduğunu söyler. Sonra küçük bir test yapar. Bitişik kelimelerden meydana gelen "Thegodisnowhere" cümlesini gösterip okunmasını ister. Katılımcıların hepsi bu cümleyi "The god is no where" diye okur. Yani "Tanrı hiçbir yerde değildir, mekândan münezzehtir." Uzman, yanlışlarını buldum zannı ile tatlı tatlı gülümser. "Tam beklediğim cevap" der ve ekler: "Hıristiyan ülkelerdeki seminerlerde katılımcılar, bunu şöyle okur: "The God is now here" Yani Tanrı, şimdi buradadır." Hıristiyanlar, necdi veya selefiler gibi, tanrıyı gökte sandıkları için, tanrının her yerde olduğuna inanırlar. Bazı gafiller de, Hıristiyanların bu yanlış inancını bilmeden yaymaya çalışıyorlar. Şimdi İslam âlimlerini dinleyelim: İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki: (Allahü teâlâ, mekândan münezzehtir. Ehl-i bâtıl, istiva, vech, yed gibi kelimeleri tevil etmedikleri için dalalete düşmüşlerdir. Allahın, Arş'ı istiva etmesi, Arş'a hükümran olması, Arş'ı hükmü altına alması demektir. "Hükümdar, Irak'ı kansız olarak istiva etti." demek, "Irak'ı kansız olarak ele geçirdi" demektir.) İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: (Allahü teâlâ, zamanlı, mekânlı, cihetli [yönlü] değildir. Bir yerde, bir tarafta değildir. Zamanları, yerleri, yönleri O yaratmıştır. Cahiller, Onu Arş'ın üstünde veya gökte sanır. Arş da, yukarısı da, aşağısı da Onun mahlukudur. Sonradan yaratılan bir şey, kadim [ezeli] olana yer olamaz. Allahü teâlâ, madde, cisim ve hâl değildir. Hudutlu, boyutlu değildir. Uzun, kısa, geniş, dar değildir. Benzeri, ortağı yoktur. Bilinen, düşünebilen şeyler gibi değildir. Nasıl olduğu anlaşılamaz, düşünülemez. Hatıra gelen her şey yanlıştır. Allah, kâinatın ne içinde, ne de dışındadır. İçinde, dışında olmak, var olan iki şey arasında düşünülür. Hâlbuki kâinat, hayal mertebesinde yaratılmıştır. Bu âlemin devamlı var görünmesi, Allahü teâlânın kudreti ile oluyor.) Bir filmdeki cansız resimler, canlı gibi hareket etmekte, gözümüz yanılmaktadır. Bir kimse hayal kursa, hayalinde çeşitli işler yapsa, "Bu kimse, hayalinin içindedir, dışındadır." denemez. Çünkü hayal gerçek değildir. Rüya da hayale benzer. Rüya gören kimse, rüyasının ne sağındadır, ne solundadır. Rüyasında yer, içer. Hatta rüyasında rüya bile görür. Allahü teâlânın kudreti ile, rüya hep devam etse, insan rüyayı gerçek bilir, rüyadan başka hayat yok zanneder. İşte dünya hayatı da bir rüya gibidir. Demek ki; kâinat hayal mertebesinde yaratıldığı için bize var gibi görünüyor. Gerçekte var olan yalnız Allah'tır. O halde, Allah, hayal olan bu kâinatın içinde, dışında denemez. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de buyuruyor ki: (Allahü teâlâ, zamanlı ve mekânlı olmadığı için, hazır ve nâzırdır sözü, görünüş üzere kalmaz, mecâz olur. Yani zamansız ve mekânsız [hiçbir yerde olmayarak] hazırdır [bulunur] ve nâzırdır [görür] demektir. Allahü tealanın bütün sıfatları zamansız ve mekânsız olduğu gibi, hazır ve nâzır olması da, zaman ile ve mekân ile değildir. Sıfatları da, kendi gibi ezelî ve ebedîdir. Yani hep vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.