Sual: Cennet sevdası ve Cehennem korkusundan dolayı yapılan ibadet kabul olur mu? CEVAP: Hiçbir Müslüman Cennet Cehennem için ibadet etmez. Allah için eder, O emrettiği için eder. Onun rızasına kavuşmak için eder. Onun sevdiklerini sever, Onun sevmediklerini sevmez. Mesela Müslümanları sever, kâfirleri sevmez. Yunus Emre diyor ki: Cennet Cennet dedikleri, Birkaç köşkle, birkaç huri İsteyene ver sen onu, Bana seni gerek seni. Cenneti istemek Allah rızasına aykırı değildir. Allah'ı seven, onunla buluşmayı ister. Buluşma yeri Cennettir. Cenneti isteyen, aslında Allahü teâlâ ile buluşmayı, Ona kavuşmayı istemektedir. Bir mani vardır: Bir söz demeye geldim Peynir yemeye geldim Meramım peynir değil Kız seni görmeye geldim Nasıl kızı görmek için peynir yemeye gitmek gerekiyorsa, Allah'ı görmek için de, Cennete gitmek gerekir. Bir başka mani: Gönül ne çay ister Ne de kahvehane Gönül sohbet ister Çay kahve bahane. Dostla buluşup sohbet etmek için kahve bir sebep olduğu gibi, Allahü teâlâya kavuşmak için de Cennete gitmek bir sebeptir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâyı istemek ve sevmek, ahireti istemek ve sevmektir. Çünkü Allahü teâlâya kavuşmak, ahirette vaat edilmiştir ve Allahü teâlânın kulundan rızası, ahirette belli olacaktır. Hak teâlâ, ahireti sever. Beğenilenden yüz çevirmek, Allahü teâlânın davet etmesine ve beğenmesine karşı gelmektir. Yunus suresinin 25. âyetinde (Allahü teâlâ, Dar-üs-selama [Cennete] çağırıyor) buyurmaktadır. Cenneti istememek ahiretten yüz çevirmek olur. Büyükler, Cenneti, Allahü teâlânın razı olduğu yer olduğundan ve Cenneti isteyenleri sevdiği için, isterler. Cehennemden sakınmaları da, Allahü teâlânın gazap ettiği yer olduğu içindir. Yoksa, Cenneti istemeleri, nefislerine tatlı geldiği için değildir. Cehennemden kaçınmaları, orada azap ve sıkıntı olduğu için değildir. Çünkü bu büyükler, sevgilinin yaptığı her şeyi güzel görür. Bunları kendilerinin, matlubu, maksadı bilirler. "İhlasım kalmadı!" Bizde gazete dağıtıcısı olarak çalışan bir gençle konuşuyorduk. Genç dedi ki: - Eskiden Allah rızası için hizmet ediyordum, şimdi ise ne kadar çok gazete satarsam o kadar para alırım diyorum, sanki hiç ihlasım kalmadı, sadece parayı düşünüyorum. - O zaman sana bol paralı bir iş var. Falanca gazeteden bize telefon ettiler, eleman arıyorlarmış. Şu kadar para veririz dediler. Ne dersin? - Açlıktan ölsem manevî değerlerime saldıran o gazeteye gitmem. - Hani sende ihlas yoktu? Gördün mü sen para için değil Allah rızası için çalışıyorsun.