Sual: Cennet sevdası ve Cehennem korkusundan dolayı yapılan ibadet kabul olur mu? CEVAP: Hiçbir Müslüman Cennet Cehennem için ibadet etmez. Allah için eder, O emrettiği için eder. Onun rızasına kavuşmak için eder. Onun sevdiklerini sever, Onun sevmediklerini sevmez. Mesela Müslümanları sever, kâfirleri sevmez. Cenneti istemek Allah rızasına aykırı değildir. Allah'ı seven, onunla buluşmayı ister. Buluşma yeri Cennettir. Cenneti isteyen, aslında Allahü teâlâ ile buluşmayı, Ona kavuşmayı istemektedir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâyı istemek ve sevmek, ahireti istemek ve sevmektir. Çünkü Allahü teâlâya kavuşmak, ahirette vaat edilmiştir ve Allahü teâlânın kulundan rızası, ahirette belli olacaktır. Hak teâlâ, ahireti sever. Beğenilenden yüz çevirmek, Allahü teâlânın davet etmesine ve beğenmesine karşı gelmektir. Yunus suresinin 25. âyetinde (Allahü teâlâ, Dar-üs-selama [Cennete] çağırıyor) buyurmaktadır. Cenneti istememek ahiretten yüz çevirmek olur. Büyükler, Cenneti, Allahü teâlânın razı olduğu yer olduğundan ve Cenneti isteyenleri sevdiği için, isterler. Cehennemden sakınmaları da, Allahü teâlânın gazap ettiği yer olduğu içindir. Yoksa, Cenneti istemeleri, nefislerine tatlı geldiği için değildir. Cehennemden kaçınmaları, orada azap ve sıkıntı olduğu için değildir. Çünkü bu büyükler, sevgilinin yaptığı her şeyi güzel görür. Bunları kendilerinin, matlubu, maksadı bilirler. Bizde gazete dağıtıcısı olarak çalışan bir gençle konuşuyorduk. Genç dedi ki: - Eskiden Allah rızası için hizmet ediyordum, şimdi ise ne kadar çok gazete satarsam o kadar para alırım diyorum ve ihlasım kalmadı, Allah rızası ikinci plana düştü, hatta hiç Allah rızası kalmadı, sadece parayı düşünüyorum. - O zaman sana yağlı bir iş var. Falanca gazete bize telefon etti, bizim gazetelerden de satan varsa, ona şu kadar para veririz dediler. Ne dersin? - Açlıktan ölsem o küfre hizmet eden gazetenin işini yapmam. - Hani sende ihlas yoktu? Gördün mü sen para için değil Allah rızası için çalışıyorsun. Rükuda topukları birleştirmek Sual: Rükuda topuk kemiklerini birleştirmeye çalışırken çok zor oluyor. Rükuda ve secdede topukları birleştirmek yeterli midir, yoksa illâ topuk kemiklerini de birleştirmek şart mıdır? CEVAP: Şart değildir. Sadece topukları birleştirmekle sünnet yerine gelir. Tam İlmihalde diyor ki: (Halebi-i kebir)de, üç yüz on beşinci sayfada ve (Dürr-ül-muhtar)da diyor ki, (Rükuda sünnetlerden birisi de, topuk kemiklerini birbirine bitiştirmektir) Bunun için, rükua eğilirken, sol ayağın topuğu, sağ ayak yanına getirilir. Secdeden kıyama kalkarken açılır. Son cümlede, (Bunun için, rükua eğilirken, sol ayağın topuğu, sağ ayak yanına getirilir) deniyor. Sadece topukları birleştirmek yeterlidir. Bunu İlmihalin müellifine yazılı olarak sormuştuk. (Topukları birleştirmek kâfidir)diye cevap gelmişti. Cennet Yolu İlmihali'nde namazın müstehabları sayılırken, (Rükuda ayakları bitiştirmek)ifadesi geçiyor. Halebi, Dürr-ül-muhtar ve Redd-ül-muhtar'da (kâbeyni [iki kâbı] birleştirmek)ifadesindeki kâ'b kelimesi, ayakların iç tarafındaki çıkıntılı kemiktir. Buna topuk kemiği de denir. Topukların birleştirilmesi yeterlidir. Bu iki kemiği zorla birleştirmeye kalkmak gerekmez, iki topuk yan yana gelince sünnet yerini bulmuş olur. Bu olayı büyütmek yanlıştır. Namazda sakin olmak esastır. Topuk kemiklerini birleştirmeye çalışarak kendini zorlamak uygun olmaz. Birleştirene de, birleştirmeyene de bir şey dememek gerekir. Kadınlar ayaklarını birleştirmez. Bu erkeklere mahsustur. > Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com