Çok kitap okumak

A -
A +

Sual: Birçok muteber kitap var. Bunların hepsini okumak gerekir mi? CEVAP: Çok kitap okumak yerine, doğru olan kitapları çok okumak gerekir. Tercüme kitapların hemen hepsinde yanlışlıklar, şahsi düşünceler bulunmaktadır. Özellikle o dildeki deyimlerin Türkçe'deki karşılıkları bilinmediği için kelime kelime aynen tercüme ediliyor ve büyük yanlışlıklara sebep oluyor. Mesela, İbni Teymiye çok âlim idi. Fakat ilim ehlince, (Allahü teâlânın, sapıtmasına ilmini sebep kıldığı kimse) diye anıldı. Demek ki, sadece ilim yetmiyor. Bir rehberi olmadan ilim öğrenmek, doğru yolu buldurmuyor. Bir başka husus da, 14 asırdır gelen binlerce İslam âliminin on binlerce kitabı var. O zamanların şartlarına ve insanların hallerine göre yazılmıştı. O kitaplarda binlerce kavil var. Hangisine göre amel edecek? Ama müftabih olan kavilleri bildiren kitabı okumak yeter. İlim ehli bir zat, (Şimdiye kadar binden fazla kitap okudum. Keşke bunun yerine Tam İlmihal'i bin kere okusaydım) demişti. Bu kıymetli kitapta bir Müslüman için lazım olan her bilgi mevcuttur. Emr-i maruf farzdır Sual: İmam-ı Rabbani, (Emr-i maruf ve nehy-i münker Peygamber efendimizin sünnetinden, belki İslamiyet'in vaciblerinden ve farzlarındandır) diyor. Emr-i maruf sünnet mi, vacib mi, farz mı? CEVAP: Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker farzdır. Farz-ı ayn değil, farz-ı kifayedir. Yani, herkese farz değil, gücü yetene farzdır. Her gücü yetene de farz değildir. Bir yerde, bu işi yapanlar varsa, diğerlerine farz olmaz. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran 104] Maruf, dinimizin emrettiği, münker ise, yasakladığı yani Allahü teâlânın razı olmadığı işlerdir. Belki kelimesi, her zaman ihtimal anlamında değildir. Bazen, elbette öyle demektir, kesinlik ifade eder. Vacib de, yalnız kullanıldığı zaman genelde farz anlamındadır. Ama mesela, namazın farzları ve vacibleri var denince burada vacib, herkesin bildiği vacibdir. Yukarıda vaciblerinden ve farzlarından deniyor. Bu, şartlarından ve farzlarından demek oluyor. Birbirini kuvvetlendirmek için söylenmiştir. Sünnet de, tek başına kullanılınca İslamiyet anlamına gelir. Mesela, (Sünnetimi terk edene şefaat etmem) demek, Müslüman olmayana şefaat etmem demektir. Yoksa büyük günah işleyenlere de şefaat vardır. Yukarıda emr-i maruf farzı için, Peygamber efendimizin sünnetinden demek, peygamber efendimizin yaptığı farzlardan biridir demektir. Kelimenin tek manasıyla hareket edilirse, yanlış neticeye varılır. Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.