Dinde reforma doğru

A -
A +

Sual: Gazetelerde okudum. Etkili ve yetkili bir ilahiyat profesörü diyor ki: (Kadınların camide erkeklerle eşit muamele görmesi, camide kendilerine ferah, aydınlık ve güzel bir yer bulması, kadının öz güveni için önemlidir. Erkekler kadınlara, kadınlar erkeklere vaaz verebilir. Bayanların okuduğu ilahiler, daha duygulu ve etkili olur. Kur'an ve ezan okumasının, bunların erkekler tarafından dinlenmesinin, hiçbir mahzuru yoktur. Arapların ataerkil, kadınları kıskanan, onları toplum hayatının dışına iten anlayışı, Arap örfünün, baskın hale gelmesi sonucudur. O kültürün yansıması sonucunda, ikinci ve üçüncü asırda, fıkıh kitaplarında, kadınlara bazı yasaklar getirilmiştir. Artık dinin, kendi çağımızın beklentilerine, ihtiyaçlarına, duyarlılıklarına bakarak, kendi dindarlık tarzımızı kendimiz kurmamız, gerekli reformu yapmamız gerekir.) Bir ilahiyatçının, dinde reform yapma yetkisi var mıdır? CEVAP: Dini bildiren, Allahü teâlâdır. Dinin sahibi Odur, değiştirme yetkisi Onundur. (Kendi dindarlığımızı kendimiz kurmamız gerekir) demek, yeni bir din kurmak istemek olur. Yeni bir din kurabilirler ama adına Müslümanlık demeleri yanlış olur. İnsanların uydurduğu şeylere de din değil, dinsizlik denir. Tabiin devrindeki büyük âlimlere, mezhep imamlarına, onların yazdığı fıkıh kitaplarına saldırmak, büyük cinayettir. Hiçbir Müslüman bunu yapamaz. Dinimize, Arap örfü demek de, çok yanlıştır. Dinin, örf ile alakası yoktur. Dinimiz, günah olan örf ve âdetleri de yasaklamıştır. İslamiyet'i Allahü teâlâ bildirmiştir. Cariyeler saçlarını, kollarını açabilir, seslerini erkeklere duyurabilir. Cariyeyi, yani köle kadınları örnek gösterip, hür kadınlara da, bunlar mubah demek, Müslümanlığı yıkmaya çalışmak olur. Muteber din kitaplarında buyuruluyor ki: Kadınların, yabancı erkeklerle lüzumsuz yere konuşmaları, şarkı söyleyerek, hatta Kur'an, mevlit, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır. Ancak yabancı erkeklerle, alışveriş gibi, ihtiyaç halinde, fitneye sebep olmadan, sert ve ciddi konuşabilirler. (Tergib-üs-salat, Hadika) Bir âyet-i kerime meali: (Ey nebi hanımları, siz diğer kadınlar gibi değilsiniz. Allah'tan sakının, edalı, yumuşak konuşmayın, kalbi bozuk olan, ümide kapılır; hep ciddi konuşun.) [Ahzab 32] (Peygamber hanımlarının yani annelerimizin yumuşak konuşmaları caiz olmayınca, başka kadınların yumuşak konuşmaları nasıl caiz olabilir.) Bir hadis-i şerif meali: (Ey kadınlar, mahreminizle konuşun, namahremle konuşmayın!) [Ramuz, İbni Said] Genç kadın, yabancı erkeğe selam veremez, aksıran erkeğe bir şey söylemez ve kendine söylenince de cevap vermez. (Hamevi Eşbah şerhi) Hak teâlâ, kadının, namahremle, yumuşak sesle konuşmasını men etti. (Mektubat-ı Rabbani 3/41) Aşağıdaki yazının tamamı İbni Abidin'den alınmıştır: Kadının sesini namahreme duyurması caiz olmadığı için, ezan okuması da caiz değildir. (İmdat) Kadının sesi de avrettir. Nevazil kitabında, (Kadının sesi avrettir. Erkeğin onun sesini işitmesi doğru değildir) deniyor. Kâfi kitabında, (Kadın açıktan telbiye yapamaz. Çünkü sesi avrettir) deniyor. Kadının sesi avrettir. Yabancı erkeklere karşı yüksek sesle ve yumuşak konuşamaz. Kadının ezan okuması da, bundan dolayı caiz değildir. (İmam-ı Ebul- Abbas Kurtubi) Kadının gizli tekbir alması, sesi avret olduğu içindir. Nitekim Kâfi ve Tebyin'de böyle bildirilmiştir. > Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.