Bilgi yönünden insanlar dört gruba ayrılır: 1- Bildiğini bilen, 2- Bildiğini bilmeyen, 3- Bilmediğini bilen, 4- Bilmediğini bilmeyen. Bildiğini bilen: Böyle kimseler makbuldür. Kendinden emindir. Cesurdur, birçok işi başarır. Bir arkadaş var. Bilgisayar dahil, "her aleti çalıştırabilirim, çünkü bunu da benim gibi bir insan yapmıştır" diyor ve kendinden emin olduğu için de başarabiliyor. Bildiğini bilmeyen: Böyle kimseler ikaza muhtaçtır. Çekingendir. Ben bu işi başaramam diye korkar. Gerekli ikaz yapıldığında o işi rahat başarır. Mesela yine bir arkadaşım var. Bilgisayardan anlamam, o bana konuşmaz dedi. Yanına bir otur dedim, patlar, çatlar diye cesaret edemedi. Israr ettim, "Bunun bilgi ile, kültür ile ilgisi yok. Azıcık cesaret yeter" dedim. Şimdi bilgisayarı rahat kullanıyor. Bilmediğini bilen: Böyle kimseler haddini bilir. Her şeye burnunu sokmaz. Kendi işi ile meşgul olur. Böyle kimseler her zaman takdir görür. Bilmediğini bilmeyen: Böyle kimseler hem kendine, hem topluma zarar verir. Hem bilmez, hem de bilmediğini bilmez. Yani hem kel, hem foduldur. Her şeye burnunu sokar. Burnu da pislikten kurtulmaz. Kendileri ile ilişki kurmak yönünden insanlar dörde ayrılır: 1- Tavşan pisliği gibi olanlar. 2- Gıda [besin] gibi olanlar. 3- İlaç gibi olanlar 4- Hastalık gibi olanlar. Tavşan pisliği gibi olanlar: Ne kokar, ne bulaşır. Hiç kimseye yararı ve zararı dokunmaz. Varlıkları ile yoklukları arasında fark olmayan kimselerdir. Gıda gibi olanlar: Herkesin her zaman ihtiyaç duyduğu kimselerdir. Böyle kimseleri arayıp bulmalı, bulunca da, kaybetmemek için gerekli tedbirleri almalıdır. İlaç gibi olanlar: Ancak ihtiyaç zamanında işe yararlar. Böyle kimseleri de ihmal etmemelidir. Hastalık gibi olanlar: Bu tip insanlara hiç ihtiyaç olmaz. Fakat, kendileri insanlara musallat olurlar, bulaşırlar. Bunlardan kurtulmak için, müdara etmek gerekir. Dört şey bedeni kuvvetlendirir: Et ve bal yemek, güzel koku sürünmek, münasebet olmadan çok yıkanmak, yumuşak kumaştan güzel elbise giymek. Dört şey bedeni zayıflatır: Fazla düşünce, çok ekşi yemek, aç karnına çok su içmek, fazla münasebet. Dört şey gözü kuvvetlendirir: Sürme çekmek, yeşilliğe, akar suya ve helal olan güzel yüze bakmak. Harama bakanların gözleri zayıflar. Dört şey gözün nurunu azaltır: Pisliğe bakmak, idam edilene bakmak, helali de olsa, kadının edep yerine bakmak, kıbleye arka dönüp oturmak. Dört şey aklı çoğaltır: Fazla ve lüzumsuz konuşmamak, misvak kullanmak, salihlerle, âlimlerle beraber olmak, günah işlememek.