17- Elle gelen, düğün bayram. (Mücadele etmemeli.) CEVAP: Toplumu ilgilendiren genel bir sıkıntı varsa, bu, insana bir teselli olur. Mesela bir deprem olunca, herkes etkilenir. Birisinin gelip bizim evimizi başımıza göçürmesiyle depremin göçürmesi farklı olur. Elle gelende bir teselli olur anlamındadır. 18- Üzümünü ye, bağını sorma. (Kaynak araştırması yasak ediliyor) CEVAP: Bu söz, kaynağı yasaklamıyor. (Üstüne vazife olmayan şeylere karışma, her şeye burnunu sokma) demektir. Önemli olan, bir nimetin gelmesidir. Nereden ve nasıl geldiğini araştırmaya kalkmak lüzumsuzdur. Mesela devlet, yeşil kart çıkarttı, tedavide başka kolaylıklar çıkarttı, ihtiyarlara, işsizlere maaş bağladı, niye bu iyilikleri bize yapıyorsunuz, bize verdiğiniz parayı hangi gelirlerden elde ediyorsunuz, bu parayı hazırlayan memurların tahsilleri nedir gibi sözler lüzumsuz denmek isteniyor. 19- Öğretmenin vurduğu yerde gül biter. (Çocukların ruhunda izi kalır.) CEVAP: Bu terbiyenin önemini göstermektedir. Öğretmen, ana baba gibi, acıyarak ikaz ederek terbiye eder. Bu ikazlar, ileride işe yarar demektir. Çocuk ileride, (Öğretmenim beni ikaz etmeseydi, ben kötü yola düşebilirdim, iyi ki beni terbiye etti) der anlamındadır. 20- Bir dirhem et, bin ayıp örter. (Şişmanlar kulübüne dönelim) demekmiş. CEVAP: Zayıf ve cılız insanlar, biraz kilo alınca, daha canlı daha sevimli, daha güzel görünürler demektir. Bu zayıflar için söylenmiştir. Şişmanlayın denmiyor ki. 21- Su akarken, testiyi doldurmalı. (Fırsatçılara davetiye çıkarılıyor.) CEVAP: Art niyetli olan, böyle düşünür. (Ele geçen fırsatları değerlendir, sonra pişman olma) demektir. Şu hadis-i şerif bunu çok güzel açıklıyor: (İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin ve ölmeden önce hayatın kıymetini bil.) Elden imkânlar çıkmadan, bunları değerlendirmek gerekir denmek isteniyor. Mesela, yağmurlar yağıp boşa gitmemeli, su akarken testiyi, barajı doldurmalıdır. Kışın ihtiyacını yazdan hazırlamalıdır. Ahiret için de, dünyada hazırlanmalıdır. Yazıyı bir fıkra ile bitirelim; arif olan anlar: İki kör mantı yerken, biri ötekine, (Niye öyle ikişer ikişer yiyorsun?) der. Arkadaşı, (Yahu, sen de körsün, benim öyle yediğimi nereden biliyorsun) der. Diğeri, (Ben ikişer ikişer yiyorum da, seni de, kendim gibi zannettim) der!.. > Tel: 0 212 - 454 38 20 www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com