El kelimesinin manaları (5)

A -
A +

Türkçe'de el ile ilgili deyimler: El açmak, dilenmek demektir. El almak, müridin mürşidinden veya bir sanatı yapmak için ustasından izin almak. [Ustasının elini kesip cebine koymuyor.] El altında, kolay alınacak bir yerde. El altından, gizlice. [El altından silahları kaçırdılar demek, kimseye duyurmadan kaçırdılar demektir.] El atmak, bir işe karışmak. [Sen bu işe el atarsan o iş tez zamanda yapılır.] El çektirilmek, işi bıraktırmak, görevine son vermek. İkinci el, kullanılmış. [İkinci el araba almak, kullanılmış araba almak demektir.] El ele vermek, bir konuda birleşmek. El koymak, bir yolsuzluğu ortaya çıkarmak için müdahale etmek. [Devlet ... bankasına el koydu. Banka hesaplarını incelemeye aldı demektir.] El uzatmak, birinin hakkına tecavüz etmek. Adamlar ekmeğimize el uzatıyorlar. Elde avuçta ne varsa harcamak, bütün parasını harcamak . Elde kalmak, satamamak. Bu eski araba elimde kaldı. Elinden çıkaramamak da aynı anlamdadır. Yoksa koca araba elinin içinde duruyor demek değildir. Elden ayaktan düşmek, yaşlılık sebebiyle sağlığı bozularak çalışamaz hale gelmek. Elden düşme, az kullanılmış ve sahibinden ucuza alınmış eşya. Elden çıkarmak, satmak. Evlerimin hepsini yok pahasına elden çıkardım. Sattım demektir. Elindekileri satmak, mülkündeki malları satmak. Ev, tarla gibi elimdeki bütün malları sattım. Yani sahip olduğum mülkümdeki malları sattım demektir. Elinden kurtarmak, baskısından, yönetiminden kurtarmak. Bu çocuğu bu adamın elinden kim kurtarabilir? Bu toprakları düşman elinden kurtardık. Elden ele geçmek, sahip değiştirmek. El değiştirmek de aynı anlamdadır. Bu araba çok el değiştirdi demek, çok kişi satın aldı demektir. Elden gelmemek, yapamamak. Elden kaçmak, elde edememek. Ele alınır gibi değil, çok kötü. Ele avuca sığmamak, söz dinlememek, yaramazlık etmek. Ele geçmek, yakalanmak. Ele vermek, suçlu birisini ihbar edip yakalatmak. Eli ağır, yavaş iş gören. Yoksa eli kilolu, ağır demek değildir. Eli kolu bağlı olmak, çaresiz kalmak. Eli ayağı olmak, yardımcı olmak. Eli ayağı düzgün, sakatlığı yok. Eli maşalı, şirret, kavgacı. Eli boş çıkmak, umduğunu bulamamak. Eli değmemek, bir şey yapmaya vakit bulamamak. Eli genişlemek, bol paraya kavuşmak. Eli işe yatmak, becerikli olmak. Eli hafif, acıtmadan iş gören. Bir işte eli olmak, gizli bir ilgisi bulunmak. Eli uzun olmak, hırsızlık etmek. Elini uzatmak, yardım etmek. Elinde tutmak, başkalarına kaptırmamak. Elinden kan çıkmak, cinayet işlemek. Eline bakmak, bir kimsenin yardımı ile geçinmek. Eline düşmek, emri altına girmek, onun insafına kalmak. Elinin hamuru ile erkek işine karışmak, beceremeyeceği işlere karışmak. Eli işte, gözü oynaşta, yaptığı işe kendini tam vermemek, önemsememek. El üstünde gezmek, makbul olmak. Sıkıntılı iken o bana ellerini uzattı, ihtiyacımı gördü. > Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.