Ev için biriktirilen paranın zekâtı

A -
A +

Hadis-i şeriflerde bildirilen kıyamet alametleri birer birer çıkmaktadır. Dini konular bilen bilmeyen herkes tarafından tartışma konusu haline getirilmiştir. Bana göre böyle olmalı, bana göre böyle olmamalı gibi indi görüşler, din gibi ortaya atılmaktadır. "Ben Hanefi mezhebindenim, mezhepsiz değilim" diyen biri de diyor ki: "Ev, araba, kitap, makine, alet gibi ihtiyaç eşyası almak için biriktirilen paranın, BANA GÖRE zekâtı yoktur. Ayrıca kadınların, asli ihtiyaçları olan bilezik, kolye gibi süs eşyalarına da Hanefi mezhebi hariç, diğer üç mezhebe göre zekâtı verilmez. Ben de zekât verilmez ictihadına katılıyorum" Burada iki büyük hata var. Adam hem Hanefi'yim diyor, hem de, hiçbir ihtiyaç yokken başka mezhepleri delil olarak gösterip, "Ben de onlara katılıyorum" diyor. Bu dini konudur, ekonomik görüş değil ki herkes bir görüşe katılsın. O zaman bir mezhebe uymanın ne önemi kalır. Niye ben Hanefiyim diyor? İmam-ı Rabbani hazretleri Mebde ve Mead risalesinde, ihtiyaçsız başka bir mezhebe uymayı ilhad olarak bildiriyor. İslam âlimleri buna telfık diyor, haram olduğunu bildiriyor. İkinci hatası "Bana göre" diyor. Dinde bana göre sana göre olur mu? O zaman, birine göre helal olan ötekine göre haram olur. Ortaya insan sayısı kadar din çıkar. Dinde her şey bildirilmiştir. Bana göreye ihtiyaç kalmamıştır. Bu konuda Hanefi mezhebinin hükmü şöyledir: Altın ile gümüşün 12 ayardan fazlası, para olarak kullanılsın, kadınların süsü gibi, helal olarak kullanılsın, erkeklerin altın yüzük takması gibi, haram olarak kullanılsın, ev, yiyecek, kefen vs. satın almak için saklanılsın, kılıç gibi ihtiyaç eşyası olsa da, zekât nisabına katılır. (Dürr-ül-münteka) Kudsi hadisler (Kullarımdan kimi bana iman ederek, kimi de kâfir olarak sabahlar. Kim Allahü teâlânın ihsanı ve rahmetiyle üzerimize yağmur yağdı dediyse işte o, bana iman etmiş, yıldıza iman etmemiştir. Kim de şu sebeplerle üzerimize yağmur yağdı dediyse, [her şeyin benden olduğunu inkâr etmişse] o, bana değil, yıldıza iman etmiştir.) [Müslim] (Kulum bir kötülük yapmaya niyetlenirse, onu hemen yazmayın. Eğer o işi yaparsa onun adına tek bir kötülük yazın. Kulum iyi bir işe niyetlenir de yapamaz ise, niyetini bir iyilik olarak yazın. Niyetini gerçekleştirir ise on iyilik yazın.) [Müslim] (Benim yarattığım gibi yaratmaya kalkışandan daha zalim kim olabilir? Haydi onlar yoktan bir zerre veya bir tek arpa tanesi yaratsınlar ya.) [Müslim] (Ben kulumun zannettiği gibiyim. Kulum beni anarken ben onunla beraber bulunurum. Eğer o beni gizlice anarsa, ben de onu gizlice anarım. Eğer o beni bir cemaat içinde anarsa, ben de onu o cemaatten daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. o yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım.) [Müslim] Allahü teâlâ, bir kulu sevdiği zaman, Hz. Cebrail'e, "Ben filanı seviyorum, sen de sev" der. Cibrîl de onu sever. Sonra Cibrîl semada seslenip: Allahü teâlâ, filanı seviyor, siz de onu sevin der. Artık gök ehli onu severler. Allahü teâlâ, bir kula da buğz edince, Cibrîl'e: Ben filanı sevmiyorum, sen de sevme der. Cibrîl de onu sevmez. Sonra Cibrîl gök halkı içinde: Allahü teâlâ, filanı sevmiyor, siz de onu sevmeyin diye nida eder. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. (Müslim)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.