İnsanların bütün işleri, adet-i ilahiyye içinde meydana gelir. Allahü teâlâ, sevdiği insanlara ikram olmak için, adetini bozarak, sebepsiz şeyler yaratır. Bunlar enbiyadan meydana gelirse Mucize, evliyadan meydana gelirse Keramet, diğer müminlerden meydana gelirse Firaset, fâsıklardan meydana gelirse İstidraç, kâfirlerden zuhur ederse Sihir denir. Kur'an-ı kerimde birçok mucize ve keramet bildirilmiştir. Mesela: Hz. Davüd'ün elinde demir, hamur gibi yumuşardı. (Sebe 10), Cinler, kuşlar ve rüzgar Hz. Süleyman'ın emrinde idi. Erimiş bakır sel gibi aktı. (Sebe 12, Neml 17), Dağlar ve kuşlar Hz. Davüd'e boyun eğdi. (Enbiya 79), Hz. İbrahim'i ateş yakmadı. (Enbiya 69), Hz. İbrahim'in kestiği dört kuş dirildi. (Bekara 260), Hz. Yunus'u balık yuttuğu halde, zarar gelmeden kurtuldu. (Saffat 139-145), Hz. Musa'nın asası yılan olup, sihirbazların sihrini bozarak, gösterdikleri şeyleri yuttu (Taha 69, [Kâfirlerin sihir ile harika şeyler yaptığı bu ayetten de anlaşılmaktadır.], Hz. İsa beşikte iken konuştu. Elindeki çamurdan şekle üfleyince, canlı kuş oldu. Körleri iyi etti. Ölüleri diriltti. (Maide 110, A. İmran 49), Hz. Hızır'ın harikası, sepetteki pişmiş ölü balık canlandı. (Kehf 86) [Bazı âlimlere göre Hz. Hızır, nebi değil velîdir. Velî ise, gösterdiği harikalar mucize değil keramettir.], Ay ikiye ayrılınca, kâfirler, Resulullah için (Bize sihir yaptı) dediler. (Kamer 1,2), Resulullah, Mescid-i Aksa'ya ve bilinmeyen yerlere bir anda gidip geldi. Mirac hadisesi. (İsra 1), Vezir, Belkıs'ın tahtını göz açıp kapayıncaya kadar Hz. Süleyman'a getirdi. (Neml 40) [Hz. Süleyman'ın veziri peygamber olmadığı hâlde, bu kerameti göstermiştir.] Peygamberlerin, elinde meydana gelen mucizelerin yaratıcısı da Allahü teâlâdır. (Hz. İsa, ölüleri diriltirdi.) demekle ona yaratıcılık vasfı verilmiş olmuyor. Yine Allah yaratıyor. Nitekim, Allahü teâlâ, peygamberlerine verdiği mucizeleri bildirdikten sonra (Bunları yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya 79) Cin suresinin son ayetlerinin tefsirinde (Allahü teâlâ bazı gaipleri, gizli sırları peygamberlerine bildirir, onların gaipten haber vermeleri mucizedir.) buyuruluyor. İslâm âlimleri de buyuruyor ki: Evliyanın kerameti, Peygamberin mucizelerinin devamıdır. (Şevahid-ün-nübüvve) Evliyayı inkar etmek, dinin bir hükmünü inkar etmek gibi küfürdür. (Hadika) Kalblerden geçenleri haber vermesi gibi evliyanın, kerameti sayılamayacak kadar çoktur. (İhya) (Falanca peygamber veya falanca velî, ölmüş tavuğu diriltti.) demekle, o nebi veya velîye yaratıcılık isnat edilmiş olmuyor. Sağ veya ölü bir velînin yardım etmesi de, yine Allahın izni ile oluyor. Şu meşhur menkıbeyi bilen çoktur: Ebu Hasan-ı Harkani hazretleri, sefere çıkan talebelerine, (Sıkışınca benden yardım isteyin) buyurur. Yolda talebelerini, eşkıya yakalar. Onlar, kurtulmaları için Allahü teâlâya duâ ederler; fakat kurtulamazlar. Bir talebe (Ya Ebel Hasan, imdat!) der. O talebeyi eşkıya göremez. Diğerlerinin nesi varsa alırlar. Seferden dönünce hocalarına, (Biz Allahtan yardım istediğimiz halde soyulduk. Ama şu arkadaş, sizden yardım isteyince kurtuldu. Bunun hikmeti nedir?) derler. O da, (Allahü teâlâ günahkârların duâsını kabul etmez. Arkadaşınız, benden yardım isteyince, onun duâsını Allahü teâlâ bana duyurdu. Ben de, (Ya Rabbi bu talebemi kurtar) dedim. Allahü teâlâ da kurtardı. Ben sadece duâ ettim. Kurtaran Allah idi.) dedi. (Tezkiret-ül-evliya)