Hediye, mevcut ve bilinen bir malı birine karşılıksız vermektir. Belli bir karşılık isteyerek vermek de câizdir. Mecbur kalmadıkça hediyeyi geri istememeli. Çünkü hadis-i şerifte, (Hediyesinden vazgeçip geri isteyen, kustuğunu yalayan köpeğe benzer.) buyuruldu. (Buharî) Buna rağmen, bir kimse, sebepli veya sebepsiz verdiği hediyeyi geri isteyebilir. Ancak şu yedi şeyden biri varsa, hediyesini geri alamaz. (El-İhtiyâr) 1- Verilen malda kıymetini artıran fazlalık meydana gelmiş olmak. [Hediye edilen bir kitabı, alan kimse ciltletmişse, hediyeyi veren artık bunu isteyemez.] 2- İkisinden birinin ölmesi. [Hediyeyi veren ölmüşse, varisleri hediyeyi geri isteyemez, veya hediyeyi alan ölmüşse, veren, varislerinden bunu isteyemez.] 3- Hediyenin karşılığı olduğu bildirilerek bir hediye vermek. [Senin kitabına karşılık olarak şu kurşun kalemi verdim demek gibi.] 4- Hediye edilen malın, alanın mülkünden çıkması. [Hediye edilen kitabı başkasına hediye etmek ve satmak gibi] 5- İkisi arasında nikah bulunmak. [Karı koca, birbirine verdiği hediyeyi geri isteyemez.] 6- Aralarında nikahı ebedi haram eden akrabalık bulunmak. [Kayınpedere, kayınvalideye, geline, damada, ana baba ve çocuklara verilen hediye geri alınamaz.] 7- Hediyenin helak olması. [Alınan hediye kaybolmuşsa, veren hediyesini isteyemez] Zengine verilen hediyeyi gerektiğinde geri istemek caizdir. Fakat fakire verilen hediyeyi geri almak caiz değildir. Çünkü fakire verilen hediye sadaka olur. Sadakayı ise geri almak caiz değildir. (Hidaye) Bir kimse hanımına, "Sana borcum olan mehrini bana hediye etmezsen, babanın evine hiç gidemezsin" dese, hanımı da, hediye etse, sahih olmaz. Çünkü kerhen, zor ile hediye vermek sahih olmaz. Mehri kocasına hediye etmeyi şarta bağlamak, meselâ "Şu işi yaparsan mehrim sana helâl olsun" demek sahih değildir. (Fetâvâ-yı Bezzâziyye) Alacağını borçlusuna veya başkasına hibe eden, vazgeçemez. Müşteri, malı teslim almadan başkasına hibe edebilir. Gelecek ay başında, şu malı sana hibe ettim demek sahih olmaz. Bir kimse, kendi borcunu edâ etmek şartı ile birine bir şey hibe ettikte, borç ödenince, hibe lâzım olur. Ödemezse, hibeden vazgeçebilir. Hibe ederken malın mevcut olması şart, hazır olması şart değildir. Düğünlerde getirilen hediye, getirilen kimse belli değil ise, memleketin âdetine bakılır. (Mecelle) Erkek, nişan için gönderdiğim şeyler mehr idi dese, kadın ise, hediye idi dese, yenilen şeyler hediye olur. Başka şeyler, mehr olur. (S. Ebediyye) Hediye kime verilmişse onun olur, eve bırakılmışsa, müşterek eşya erkeğin, kadına ait olanlar kadınındır. Düğünde gelen hediyeler de böyledir. Kadına mahsus olan eşya kadınındır. Müşterek eşya erkeğindir. Mesela eşarp, bilezik, kolye gibi eşyalar kadının sayılır, kravat, tencere, tabak da erkeğin olur. Sünnet çocuğuna gelen hediyeler de böyledir. Sünnet düğününde bir eşarp gelmişse annesine ait olur, kravat gelmişse babasına ait olur. Oyuncak, küçük bisiklet gibi bir şey gelmişse çocuğun olur. Tencere tava getirilmişse babasının olur.