Dinin emir ve yasaklarının ahiretteki faydalarıyla birlikte dünyadaki faydalarını, sosyal iyiliklerini de düşünmek yasak değildir. Hatta bu faydaları, zamanın yeni bilgileriyle açıklayarak anlatmak, din adamlarının vazifesidir. Fakat bu işin yeri, fıkıh kitapları değildir. Çünkü fıkıh ilmi, Müslümanlara dinî vazifelerini öğretir. Usul-i fıkıh da, bu vazifelerin dört ana kaynaktan nasıl çıkarıldığını gösterir. İslamiyet üzerine yürütülecek sosyal düşüncelerin ise Müslümanlardan ziyade, din düşmanlarına karşı bir savunma silahı ve yarış aracı olarak hazırlanması gerekir. İslamiyet'in emir ve yasaklarının, dünyada olan faydalarını ve iyiliklerini Müslümanların da bilmesi elbette faydalıdır. Ancak, Müslümanların yalnız bilmekle kalması lazım olup, ibadetleri dünya faydaları üzerine bina etmek derecesine gelmemelidir. Böyle olursa, ibadetler bozulur. İslamiyet'in istediği vazifelerde, dünya için ne kadar fayda bulunursa bulunsun, bunları yalnız Allahü teâlânın emri olduğu için ve ahirette, azaptan kurtulmak için yapmak lazımdır. Böyle niyet olunca, dünya faydalarının ayrıca düşünülmesi de, zarar vermez. Dinin emir ve yasaklarının dünyadaki faydaları, iyilikleri pek açık olmasına rağmen, Cennet ve Cehenneme inanan, dünya menfaatlerini hatırına bile getirmez. Ahiretteki sonsuz saadetler ve sonsuz felaketler karşısında dünyanın gelip geçici zevk ve acılarının zaten hiç değeri yoktur. İnsanların, sağlam ve rahat, neşeli yaşamaları ve ahirette sonsuz mutluluğa kavuşmaları için Allahü teâlâ, insanlara gerekli bütün nimetleri yarattı. Bunlardan nasıl yararlanacağımızı, nasıl kullanacağımızı, Peygamberleri aracılığıyla gönderdiği kitaplarında bildirdi. Bu bilgilere, din denir. İslamiyet'in koyduğu kurallar, sadece ahirette değil, dünyada da rahat içinde yaşamaya sebep olur. Bir ateist bile, İslam ahlakına uygun yaşarsa, dünyada rahat ve huzur içinde olur. Mesela, bir eczanede yüzlerce ilaç vardır. Her ilacın kutusunda tarifesi vardır. İlacı, tarifeye uygun kullanan, yararını, tarifeye uymayan zararını görür. Yeni bir makine, cihaz imal edilince, içine prospektüsü [tanıtım yazısı, tarifesi] konur. O cihazı yapan, aletin sağlıklı çalışabilmesi için nelere dikkat edilmesi gerektiğini bilir. İnsanları yoktan yaratan da, onun sağlıklı çalışabilmesi için ne yapması gerektiğini elbette bilir. Kur'an-ı kerimde, (Yaratan hiç bilmez mi?) buyuruluyor. (Mülk 14) İşte, İslam ahlakına uygun yaşayan insan, inanmasa bile Allah'ın yarattığı nimetlerden fayda görür. Branşında uzman olan bilim adamı, incelediği zaman İslamiyet'in o hususta bildirdiği kuralın faydalarını bulur. Yabancı bir bilim adamı diyor ki: (Namazdaki hareketler beden için çok faydalı jimnastik hareketleridir. Gün gelecek, doktorlar bunu reçetelerine yazacaklardır.) İbadet, kul için dünyada ve ahirette fayda, haram da, zarar demektir. Buna rağmen emir ve yasakları fayda ve zarar üzerine bina etmeye çalışmak, Allah'a ve Resulüne yani dine inanmamak hastalığından ileri gelmektedir. Zaten imtihan buradadır. Kim Allah için yapacak, kim nefsi için? Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com