Sual: Kur'an-ı kerimde "Ahsen-ül-hâlikîn" ifadesine istinaden, bazı kimseler, insanlar için yaratmak, yaratıcı tabirini kullanıyorlar. Böyle kullanmak uygun mudur? CEVAP: Hâlık kelimesinin birkaç manası vardır. Esma-i hüsnadan olan Halık, yoktan yaratmak anlamına gelir. Bu kelimenin şekil verme anlamı da vardır. Bu bakımdan insanlar için yaratıcı tabiri kullanılmaz. Beydavi tefsirinin Şeyhzade haşiyesinde buyuruluyor ki: (Ahsen-ül-hâlıkin, takdîr edenlerin [tasvir edenlerin, şekil verenlerin, suret verenlerin, düzene koyanların -yeni tabirle- dizayn edenlerin] en güzeli, en iyisi demektir.) [4/68] Bir yazıda, halk edenlerin en güzeli denecekken, sehvenhalk edenlerin halıkı diye yazılmış. Hâlik-ul-hâlikîn=Halıkların halıkı, şekil verenlerin şekil vereni anlamında kullansa da uygun olmaz. Çünkü Allahın isimleri tevkifidir, yani dinin bildirdiği isimler söylenir. Herkes bir tabir uyduramaz. İnsanlar için yaratıcı tabiri kullanılmaz. Allah'tan başka yaratıcı yoktur. Halid bin Sinan Sual: Yeni Rehber Ansiklopedisi'nin c.10, s. 130 'da, (Benimle İsa arasında başka bir peygamber yoktur) hadis-i şerifi yer alıyor. Yine c.8, s. 250'de, Halid bin Sinan'ın peygamber olduğu, Hz.İsâ ile Muhammed aleyhisselam arasında geldiği ifade ediliyor. Bu ifadelerde bir tenakuz yok mu? CEVAP: Tenakuz yoktur. Çünkü Hadis-i şerifte, Hz. İsa'dan sonra kitap getiren resul yoktur buyuruluyor. Yoksa son resul ve son nebi olan Muhammed aleyhisselama kadar çok nebi gelmiştir. Hazret-i Âdem'den beri 124 bin kadar nebi geldiği bildirilmiştir. Yahya aleyhisselam da, her ne kadar Hz. İsa ile aynı devirde peygamberlik yapmış ise de, Hz. İsa ile Muhammed aleyhisselam arasında yaşamış bir nebidir. Çünkü İsa aleyhisselam göğe kaldırıldıktan sonra da peygamberlik yaptı. Hz. İsa'nın göğe kaldırıldığından bir buçuk sene sonra şehid edildi. Demek ki Halid bin Sinan bir nebidir. Hz. İbrahim'in dini Sual:Hz. İsa'nın dini önceki dinleri nesh etmesine rağmen, İslamiyet gelmeden önce Hicaz'da İbrahim aleyhisselamın dini üzerine oldukları kitaplarda yazılıdır. Niye İsa aleyhisselamın dini ile değil de, İbrahim aleyhisselamın dini ile amel ediliyordu? CEVAP: O zaman İsa aleyhisselamın dini doğru olarak Hicaz'a gelmemişti, bozuk halde gelmişti. Bozuk gelince orada dini bilenler, böyle din olmaz dediler. İsevilik gibi, Yahudilik de, Hicaz'a bozularak gelmişti. Bu yüzden İbrahim aleyhisselamın dini ile amel etmeye devam ettiler. Peygamber efendimizin mübarek anne ve babaları da bu bakımdan İbrahim aleyhisselamın dininde idi. Daha sonra diriltilerek, Muhammed aleyhisselamın ümmetinden de oldular. Kıble yönü Sual: Tam ilmihalde, abdestin sünnetleri bildirilirken, (Abdest aldığı kabı dolu bırakmaktır. İbriğin ağzını kıbleye karşı durdurmalıdır. Yolcu, kıble cihetini, ibriğin ağzına bakarak kolayca anlar) deniyor. Şimdi ibrikle abdest alınmıyor, hem alınsa bile, çocuklar başka yöne çeviremez mi? CEVAP: Eskiden köylerde misafir odaları bulunurdu. Yabancı birisi gelince yani bu misafir doğru oraya giderdi. Orada yatakları da hazır idi. Muhtar onların yemeğini verirdi. Köy bekçisi bu işle vazifeli idi. Seccade de kıble istikametine serilirdi. Bazı odalarda şu yazı asılı olurdu: Ey misafir kıl namazı, kıble şu caniptedir, İşte leğen, işte ibrik, havlu ise iptedir. Yani kıbleyi gösteren alametler var idi. Şayet kıblede tereddüt ederse birisine sorabilirdi. Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29