Sual: Âl-i İmran suresinin 67. âyetinde, (İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan'dı; o, Allah'ı bir tanıyan doğru bir Müslümandı; müşriklerden de değildi) deniyor. Bütün peygamberler Müslüman olduğuna göre, Hazret-i Musa ve Hazret-i İsa'nın dini de İslam mıydı? CEVAP: Bütün Peygamberler, hep aynı imanı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere iman etmelerini istemişlerdir. Fakat dinleri, yani kalble, bedenle yapılması ve sakınılması lazım olan şeyleri başka başka olduğundan, İslamlıkları, Müslümanlıkları da ayrıdır. (S. Ebediyye) Eski dinlerde, dinin adı, gönderilen peygamberin adıyla söylenirdi. Mesela, Hazret-i Musa'nın dinine Musevilik, Hazret-i İsa'nın dinine İsevilik denirdi. Her peygamber, bir bölgeye, bir kavme gelirdi. O bölgenin, o kavmin peygamberi olurdu. İslamiyet ise, cihanşümul [evrensel] olarak geldi. Bir bölgeye, bir ırka değil, bütün insanlığa, bütün dünyaya geldi. İslam kelimesinin anlamı Allah'a teslim olmak, boyun eğmek demektir. Müslüman da, kelime anlamı itibariyle, Allahü teâlâya kayıtsız şartsız teslim olan kimse demektir. Bundan dolayı bütün hak dinler, asılları itibarıyla İslam'dır ve Hazret-i Âdem'den kıyamete kadar gelip geçmiş bütün müminler de Müslüman'dır. Hak din İslam'dır Sual: Musa peygambere inanana Musevi, İsa peygambere inanana İsevi deniyor da, niçin Muhammed peygambere inanana Muhammedi denmiyor da, Müslüman deniyor? CEVAP: Diğer dinler, belli bir kavme, belli bir bölgeye gönderilmiştir ve belli bir zaman yürürlükte kalmıştır. İslamiyet ise, cihanşümul [evrensel] bir din olup, bütün insanlığa gönderildiği ve hükümleri de kıyamete kadar geçerli olduğu için, gönderilen peygamberin ismiyle bildirilmemiştir. Muhammed aleyhisselamın getirdiği dine İslamiyet dendi. Önceki dinlerin hiç biri bozulmamış olsaydı bile, nesh edildiği, yani yürürlükten kaldırıldığı için, artık o dinlerin hiçbirisiyle amel etmek caiz olmaz. İki âyet-i kerime meali: (Allah indinde hak din yalnız İslam'dır.) [Al-i İmran 19] (Kim İslam'dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran 85] Usul ve füru Sual: Usul ve füru nedir? Farzlar ve haramlar için, füruat denir mi? CEVAP: Hanefi mezhebinin âlimleri, itikatta İmam-ı Mâtüridi'ye tabi olmuşlardır; çünkü İmam-ı Mâtüridi, usul ve füruda, İmam-ı a'zamın mezhebindedir. Usul, itikat demektir. Füru, ahkâm-ı islamiyye demektir. (Milel ve Nihal) Açıkça bildirilen farzlara ve haramlara inanmak, mesela içkinin, kumarın, domuz etinin haram olduğuna, beş vakit namazın, orucun, zekâtın, tesettürün farz olduğuna inanmak da usuldendir, füruat değildir. Bunların farz veya haram olduklarını inkâr etmek, küfür olur. İmam-ı Şafii hazretleri, (Usul bilgileri; kitap, sünnet ve icma-i ümmettir. Bunlara inanmak şarttır) buyurdu. (Mizan-ül-kübra) Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com