Kur­ban, kur­ban­da ke­si­lir

A -
A +

Su­al: Adak de­ni­lin­ce her za­man ke­si­le­bi­li­yor da, kur­ban de­ni­lin­ce ni­ye bay­ram­dan baş­ka gün­de ke­sil­mi­yor? Bu ko­yu­nu Şa­ban ayın­da ke­se­ce­ğim di­ye­nin Şa­ban ayın­da mı kes­me­si ge­re­kir? CE­VAP: Ha­yır, Şa­ban ayın­da kes­me­si ge­rek­mez; ama kur­ban de­ni­lir­se Kur­ban Bay­ra­mın­da kes­me­si ge­re­kir. Çün­kü İb­ni Abi­din haz­ret­le­ri bu­yu­ru­yor ki: Kur­ban, di­ni­mi­zin bil­dir­di­ği özel bir va­kit­te ke­si­len hay­va­nın adı­dır, on­da vak­ti kal­dır­mak söz ko­nu­su ol­maz. O hâl­de (Şu hay­va­nı kur­ban ede­ce­ğim) di­ye ada­dı­ğı tak­dir­de, onu o va­kit­te, ya­ni bay­ram gü­nü kes­me­si ge­re­kir. Yok­sa ada­ğı­nı ye­ri­ne ge­tir­miş ol­maz; çün­kü kur­ban ke­sim gün­le­ri geç­tik­ten son­ra, ar­tık ona kur­ban de­ni­le­mez. Kur­ban vak­ti çık­tık­tan son­ra onu can­lı ola­rak bir fa­ki­re ta­sad­duk eder; ama bu­nun ak­si­ne, fa­lan va­kit­te [me­se­la Şa­ban ayın­da] bir ko­yun ke­sil­me­si­ni ada­sa, vak­ti zik­ret­me­si ge­çer­siz­dir. İs­te­di­ği ay­da ke­se­bi­lir. Bun­dan do­la­yı Ha­ne­fi âlim­le­ri, adak­ta yer ve za­ma­nın ta­yi­ni­ni ge­çer­siz say­mış­lar­dır. [Me­se­la Cu­ma gü­nü Sul­ta­nah­met'te­ki bir fa­ki­re bir al­tın sa­da­ka ve­re­ce­ğim de­se, baş­ka gün baş­ka yer­de­ki fa­ki­re bir al­tın ve­re­bi­lir.] Ama kur­ban bu­nun ak­si­ne­dir; çün­kü va­kit, kur­ba­nın mef­hu­mun­dan bir par­ça­dır. O za­man kur­ban­da vak­te iti­bar et­mek ge­re­kir.] Bi­ri­si bir hedy kur­ba­nı ada­sa, du­rum fark­lı olur. Hedy, Ha­rem-i şe­rif­te ke­sil­mek üze­re gön­de­ri­len kur­ba­nın is­mi­dir. Kur­ban ise, bay­ram gün­le­rin­de ke­si­len hay­va­nın is­mi­dir. Eğer hedy Ha­rem-i şe­rif­te ke­sil­mez­se hedy is­mi; kur­ban, bay­ram gün­le­rin­de ke­sil­mez­se, ke­si­len o hay­van­da kur­ban is­mi bu­lun­ma­mış olur; çün­kü fa­kih­ler de­miş­tir ki, bu kim­se­nin bu adak­tan kur­tul­ma­sı için onu an­cak ha­rem­de kes­me­si ve ta­sad­duk et­me­si ge­re­kir. Eğer bir kim­se Mek­ke'nin fa­kir­le­ri­ne ve­ril­mek üze­re bir mik­tar pa­ra ada­mış ol­sa, o kim­se Mek­ke fa­kir­le­rin­den baş­ka­sı­na da onu ta­sad­duk ede­bi­lir. Hedy, kur­ba­nı Mek­ke'ye he­di­ye edi­len, ora­da ke­si­lip ta­sad­duk edi­len hay­va­na de­ni­lir. O za­man yer, bu­nun mef­hu­mu­nun bir par­ça­sı ol­muş bu­lu­nur. Za­ma­nın kur­ba­nın bir par­ça­sı ol­ma­sı gi­bi... Mek­ke'de pa­ra sa­da­ka ver­me­yi ada­mak bu­nun ak­si­ne­dir; çün­kü yer, pa­ra mef­hu­mu­nun bir par­ça­sı de­ğil­dir. İs­ter Mek­ke'de ta­sad­duk et­sin, is­ter baş­ka yer­de. Hedy bu­nun ak­si­ne­dir. Ha­rem-i şe­rif­te ke­sil­me­si ge­re­kir. Kur­ban de­ni­lin­ce de hay­va­nı kur­ban kes­mek ge­re­kir. (Redd-ül-muh­tar) Tel: 0 212 - 454 38 20 www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.