Mirac olayı ve imtihan (2)

A -
A +

Kâfirler, Mirac olayını işitince inkâr edip, "Akla zıttır, mümkün değildir" dediler. "Bu iş burada bitti, mal, mülk, saltanat verdik, davasından vazgeçiremedik. Ama artık ondan kurtulduk" diye sevinçlerinden oynamaya başladılar. Birkaçı hemen Hz. Ebu Bekir'in evine geldi. Çünkü onun akıllı, tecrübeli, hesaplı bir tüccar olduğunu biliyorlardı. Kapıya çıkınca hemen sordular: "Ey Ebu Bekir, sen çok kere Kudüs'e gittin geldin, iyi bilirsin. Mekke'den Kudüs'e gidip gelmek ne kadar zaman sürer" dediler. Hz. Ebu Bekir, "İyi biliyorum, bir aydan fazla" dedi. Kâfirler bu söze sevindiler. "Akıllı, tecrübeli adamın sözü böyle olur" dediler. Gülerek, alay ederek ve Hz. Ebu Bekir'in de kendi kafalarında olduğuna sevinerek, "Senin efendin, Kudüs'e bir gecede gidip geldiğini söylüyor, artık iyice sapıttı" diyerek, Hz. Ebu Bekir'e sevgi, saygı ve güven gösterdiler. Hz. Ebu Bekir, Resulullahın mübarek adını işitince "Eğer O söyledi ise, inandım. Bir anda gidip gelebilir. O, gerçek söyler. Yalan konuşmaz" diyerek içeri girdi. Kâfirler şaşkına dönüp, "Vay canına, Muhammed ne yaman büyücü imiş. Ebu Bekir'e sihir yapmış" dediler. Hz. Ebu Bekir hemen, Resulullahın yanına geldi. Büyük kalabalık arasında yüksek sesle, "Ya Resulallah! Miracınız mübarek olsun! Allah'a sonsuz şükürler ederim ki, bizleri, senin gibi büyük Peygambere hizmetçi yapmakla şereflendirdi. Parlayan yüzünü görmekle, kalbleri alan, ruhları çeken tatlı sözlerini işitmekle nimetlendirdi. Ya Resulallah! Senin her sözün doğrudur, inandım. Canım sana feda olsun" dedi. Kâfirler bu hâle çok kızdı. Müminlerin kuvvetli imanına hayret ettiler. Resulullah daha önce Mescid-i Aksa'yı görmemişti, bunu kâfirler de biliyordu. Resulullahı mahcup etmek için, imtihan ettiler: "Sen Kudüs'e gittim diyorsun. Söyle bakalım! Mescidin kaç kapısı, kaç penceresi var?" Resulullah hepsine cevap verirken, Hz. Ebu Bekir, "Öyledir ya Resulallah, aynen öyledir ya Resulallah" derdi. Çünkü Hz. Ebu Bekir, tüccardı, Kudüs'ü Mescid-i Aksa'yı iyi biliyordu, çok gidip gelmişti. Kâfirlerin kendileri de oraları çok iyi biliyorlardı. Bu bakımdan kâfirler, "Yanlış söylüyorsun" diyemiyorlar, inat için dahi olsa, Resulullahın cevaplarını inkâr edemiyorlardı. Resulullah, edebinden, hayâsından karşısındakinin yüzüne bile bakmazdı. Mescid-i Aksa'nın kaç penceresi olduğunu bilmiyordu. Daha sonra bu olayı şöyle anlattı: (Mescid-i Aksa'da etrafıma bakmamıştım. Sorduklarını görmemiştim. Kureyş beni yalanlayınca, o anda Cebrail aleyhisselam, Mescid-i Aksa'yı gözümün önüne getirdi. [Televizyon gibi] görüyor, sayıyordum. Sorularına, hemen cevap veriyordum.) [Buhari] Çarşamba günü Resulullahın bahsettiği kervan Mekke'ye geldi. Kervandakiler, fırtına eser gibi olduğunu, bir devenin yıkıldığını söylediler. Bu hâl müminlerin imanını kuvvetlendirirken, kâfirlerin düşmanlığını artırdı. Âyetlerin inmesi, mucizelerin görülmesi müminlerin imanlarını kuvvetlendirdiği gibi, kâfirlerin de düşmanlıklarını artırırdı. İki âyet meali: (Müminler, Allah anılınca kalbleri ürperen, âyetler okununca, imanları artan [kuvvetlenen] ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.) [Enfal 2] (Rabbinden indirilen âyetler, kâfirlerin çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır.) [Maide 64] ---------------------------------------- Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.