Mösyö Hamidullah kimdir?

A -
A +

Sadreddin Yüksel Hoca, (Hamidullahın iki eseri üzerine...) isimli kitabında özetle diyor ki: 1- Hamidullah, İslam Peygamberi adlı kitabında "Hz. Muhammedin yegane arzusu eski peygamberlerin tebliğlerini tekrar canlandırmaktır. O, kendisinden sonra bir peygamber daha gönderilmesine lüzum kalmaksızın, ilahi tebliğin hiç değişmeden baki kalacağına dair samimi kanaatinde yanılmamıştır" diyor. (s.14) Peygamberimiz için "Samimi kanaatinde yanılmamış" demek, affedilmez çok büyük bir hatadır. Çünkü Resulullahın Peygamberlerin sonuncusu olduğuna dair âyet vardır. Eğer Hamidullahın iddia ettiği gibi, bu Peygamberimizin samimi kanaati olsaydı, Ahzab suresinin (Muhammed Allahın resulü...) mealindeki 40. âyeti Allahın kelamı değil, Resulünün sözü olurdu. Zaten Hamidullaha göre, Kur'an, ilhama dayalı Hz. Muhammedin sözüdür, Hamidullah, (Resulullah Muhammed) isimli eserinde (Kur'an Allahın sözünü temsil eder, onun yerine geçer) diyor. (s.2) [Kur'anın Allahın kelamı olmadığını söylemek de küfürdür. 2- Yeni bir dine ihtiyaç var mı idi? Buna, Filip Hittinin, çok veciz ve faydalı cevabı şöyle: (İslamiyet, Sami kavimlere ait dinlerin mantıki mükemmelleşmesidir. Yani İslam semavi bir din değil, diğer dinlerin bir tekamülüdür.) Hamidullah, müsteşrikin sözünü faydalı görmekle, ona suç ortağı olmuştur. [Yani İslamiyetin semavi bir din olduğunu inkâr etmekle, mantıki mükemmelleşme göstermekle, bu tarifin veciz ve faydalı olduğuna inanmakla onun gibi kâfir olmuştur. Mösyöyü yere göğe sığdıramayanlar da onun gibi bu tarifin veciz ve faydalı olduğuna inanıyorlar mı?] 3- (İslamiyetin tesisinde bazen mucizelere götüren tesadüfi şartlardan ayrı bizim bilmediğimiz bir şey var) diyen Napolyon'u haklı gösteriyor. (s.26) 4- (Bu seyahatler, Hz. Muhammedin gezdiği yerlerin ticari, idari geleneklerini öğrenmesine yol açtı. Olgunluk yaşında, kırkında bu tecrübeli adam, kavmini ıslaha teşebbüs etti.) [S.34] Tam bir misyoner gibi Resulullah, seyahatler neticesinde edindiği bilgilerden sonra ıslahata kalkıştı diyor. Tecrübeli adam diyor. Bunlar bir peygamberin değil, ancak bir ıslahatçının vasfı olabilir. Halbuki, Resulullah, vahy ile öğreniyordu. Bir âyet meali: (Sen bu Kur'an gelmeden önce, bir kitap okumadın.) [Ankebut 48] (Acaba Hamidullahcılar da, onun gibi, kâinatın efendisine tecrübeli adam mı diyorlar.) 5- Hz. Musa ile ilgili Kehf suresindeki hadise için, (Din kitapları temsiller getirir. Bunların tarihi hadiseler olması zaruri değildir) diyor (s.377) Kâfirler, (Bu Kur'an, eskilerin masallarından ibaret) demişlerdi. Eğer Kur'andaki kıssalar, gerçek tarihi hadiseler olmazsa, masal ve asılsız hikayelerden ibaret kalır. Kâfir olan muarızların iddiaları doğruluk kazanır. Bu ise, Kur'an için -haşâ- büyük bir hezimettir. [Kur'an-ı kerime böyle dil uzatana nasıl Müslüman denir?] 6- Hz. Peygamber ile Yahudiler arasında çıkan anlaşmazlıkta hangi tarafın zâlim olduğunu anlamak zor diyor. (s.389) Aynen Müsteşrik kâfirler gibi konuşuyor, Peygamber tarafı da zâlim olabilir demek istiyor. Böyle ifadeler tüyler ürperticidir. Zulüm büyük günahtır. Peygamberler masumdur. Ona iftira eden zalim ve kâfirdir. [Acaba mösyö taraftarları da onun gibi hangi tarafın zalim olduğunu anlamakta zorluk çekiyorlar mı?] (Devamı var)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.