Mutezilenin görüşleri

A -
A +

Kuru akılcı ve bid'at fırkalardan Mutezilenin görüşlerinden bazıları şunlardır: Sahabenin hepsinin âdil ve cennetlik olduğunu inkâr ederler. Halbuki Kur'an-ı kerimde, (Onların hepsine hüsnayı [Cenneti] vâdettik.) buyuruluyor. (Hadid 10) Mi'racı, diğer mucizeleri ve kerameti inkâr ederler. Kur'an-ı kerimde, kerametin hak olduğunu bildiren âyetlerden bazıları şunlardır: Ledün ilmine sahip bir zat, Belkıs'ın tahtını bir anda getirdi. (Neml 40) Hz. Meryem'e her zaman taze meyve ve yiyecek verilirdi. (Âl-i imran 37) Eshab-ı Kehf asırlarca, ölmeden uyudu. (Kehf 17, 18), (Cennette olanlara Allah görülmez.) derler. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Ahirette, yüzleri nurlu olarak, Rablerine, bakarlar.) [Kıyamet 22, 23] (Günah işleyen kâfir olur, amel imandan parçadır.) derler. Ehl-i sünnet itikadında, amel ile iman ayrıdır, günah işleyene kâfir denmez. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Allah şirki [küfrü] affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediğini affeder.) [Nisa 48] (Kabir ziyaretinde, enbiya ve evliyadan yardım istemek caiz değil) derler. Hadis-i erbain'de (Bir işinizde, sıkışıp şaşırınca, kabirdekilerden yardım isteyin!) buyuruluyor. Kabir suâlini, kabir azabını inkâr ederler. Hadis-i şerifte, (Kabir azabı haktır.) buyuruldu. (Buharî) (Ölüye, duâ fayda etmez) derler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Dirilerin duâları ile, ölülere çok rahmet verilir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için duâ ve istiğfar etmektir.) [Deylemî] (Sırat, mizan, şefaat diye bir şey yok) derler. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kıyamette mizan, sırat, şehidi rahatsız etmez.) [Beyhekî] (Cehennem üzerine Sırat köprüsü kurulur.) [Buharî] (Büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Nesâî] (Akıl, herkeste eşittir. Akıl şaşmaz bir hüccettir. Aklın beğendiği, güzel gördüğü şeylere farz, çirkin gördüğü şey ise haramdır. Din bildirmese de, akılla haramı ve farzları bilmek mümkündür) derler. Her ne kadar akıl, iyiyi kötüden ayıran bir kuvvet ise de, her işte ölçü olmaz. Allahü teâlâya ait bilgilerde akıl senet olmaz. Akıl, kendi başına dinin emir ve yasaklarını bilseydi, peygamberlere, âlimlere lüzum kalmazdı. Dinin hükümlerini duymayan, cezalandırılmaz. Bir ayet-i kerime meali: (Biz peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.) [İsra 15] Eski milletlere mubah olan bazı şeyler, bizlere haram edilmiş, eskilere haram olan bazı şeyler de bizlere mubah kılınmıştır. Demek ki, bir şeyin farz veya haram oluşu, ancak dinin emri ile belli olur, akıl ile belli olmaz. Mesela eskiden sığır ve davar iç yağı haram idi, bizlere ise helaldir. (Enam 146)

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.