Nefsin fayda ve zararları

A -
A +

Bize günah işleten nefsimiz yaratılmasaydı da, herkes Cennete gitseydi daha iyi olmaz mıydı? CEVAP: Nefs, iki tarafı keskin bıçak gibidir. Hem de, zehirli ilaç gibidir. Doktorun tavsiyesine göre kullanan, bundan fayda kazanır. Aşırı kullanan helak olur. İslamiyet, nefsin helak edilmesini, yok edilmesini değil, terbiye edilmesini, ondan faydalanılmasını emretmektedir. İnsanlarda nefs olmasaydı, insanlık kalmaz, meleklik hasıl olurdu. Halbuki, beden birçok şeylere muhtaçtır. Yemek, içmek, uyumak, istirahat etmek gerekir. Süvariye hayvan gerektiği gibi, insana da beden gerekir. Hayvana bakmak gerektiği gibi, bedene hizmet etmek de gerekir. İbadetler beden ile yapılmaktadır. Dünya'da, her mahlûkta, her şeyde, Allahü teâlânın hem rahmet sıfatı, hem de, kahır, gazap sıfatı tecelli etmektedir. Bir iki örnek verelim: Su, insan, hayvan ve bitkilerin yaşamaları ve yemek, ilaç yapmak için gerektiği gibi, denizde binlerce insan boğulmakta, sel suları evleri yıkmaktadır. Çok soğuk su içenler hastalanmaktadır. Ateş, ekmek, yemek pişirmek için, kışın ısınmak için gerektiği gibi, içine düşeni yakar. Elektrik, çok yerde işimize yaradığı halde, yangına sebep olur, insana çarpınca öldürür. Her ilaç bir derde deva olduğu halde, fazlası zararlı olur veya yan tesirleri de vardır. Her şey böyledir. Nefs de bunlar gibidir. Hem faydalı, hem zararlı tarafları vardır. Nefsin yaratılması, insanın yaşaması, üremesi, dünya için çalışması ve ahiret için cihad sevabı kazanması içindir. Allahü teâlâ, nefsi böyle nice faydalar için yarattı. Fakat nefsimiz birçok lezzetlere doymaz. Allahü teâlâ bütün insanlara merhamet ederek, acıyarak, nefse hakim olup, zararlı arzularını önlemeleri için, akıl da yarattı. Akıl, insan beyni vasıtası ile, his uzuvlarından, şeytan ve nefsten kalbe gelen arzuları inceleyerek, iyilerini, kötülerinden ayıran bir kuvvettir. Ayırırken yanılmazsa Akl-ı selim denir. Allahü teâlâ, ayrıca Peygamberler göndererek, hangi şeylerin yararlı, hangi şeylerin zararlı olduklarını ve nefsin bütün arzularının kötü olduğunu bildirdi. Akıl, nefsin isteklerini Peygamberlerin iyi dedikleri şeylerden ayırıp, kalbe bildirir, kalb de, aklın bildirdiğini tercih ederse, nefsin arzularını yapmayı irade etmez. Yani beyin vasıtası ile, hareket organlarına bunu yaptırmaz. Kalb, dinimizin iyi dediklerini, irade eder ve yaptırırsa, insan mutluluğa kavuşur. Kalbin, iyiden, kötüden birini seçmesine, irade etmesine kesb denir. İnsanın hareket organları, beyne, beyin de kalbine tâbidir. Kalbin emrine uygun hareket ederler. Kalb, beyin vasıtası ile his organlarından ve ruh vasıtası ile taraf-ı ilahiden ve akıldan, melekten, hafızadan, nefsten ve şeytandan gelen tesirlerin toplandığı bir merkezdir. Kalb, akla uyunca, nefsin yaratılmış olması, insanların sonsuz nimetlere kavuşmalarına mani olmaz. Kalbin nefse aldanmaması, ona uymaması, nefs ile (Cihad-ı ekber) olur. Peygamber efendimiz bir savaştan dönünce, (Küçük cihaddan döndük, [nefsle olan] büyük cihada başladık) buyurdu. (Beyheki) Allahü teâlâ cihad edenlere, Cennette yüksek dereceler vereceğini bildiriyor. Nefs, insanların cihad sevabına kavuşmalarına meleklerden üstün olmalarına sebep olmaktadır. İnsanda, akıl, kalb ve nefs denilen kuvvetler vardır. Aklın ve nefsin yeri beyindir. Kalbin yeri yürektir. Elektriğin aküde, pilde bulunması gibidir. Ruh [can] ise, bedenin her yerinde bulunur. Kalb, nefse uyarsa günah işler. İnsanın azaplara, felaketlere sürüklenmesine sebep, kendisidir. Kalbinin İslamiyete uymayıp, nefsine uymasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.