1- Sevabını ölüye göndermek için kesilecek kurban da, her kurban gibi, yalnız Allah rızası için kesilir. Kesilen kurbanın sevabı ölüye ve ölülere gönderilebilir. Farz olsun, nafile olsun, herhangi bir ibadeti yaparken veya yaptıktan sonra, sevabı, ölü, diri herkese hediye edilebilir. Namaz, oruç, hac, umre, sadaka, Kur'an-ı kerim okumak, evliyanın kabrini ziyaret, kurban, zikir gibi ibadetlerin sevapları başkasına hediye edilebilir. Hediye edenin kendi sevabından hiç azalmadan, bütün müminlere de sevabı erişir. Yani sevap, hediye edilen kimselere, taksim edilmeden, herbirine bütünü kadar erişir. 2- Her ibadetin sevabı, Resulullah efendimizin mübarek ruhuna da gönderilebilir. İbni Ömer hazretleri, Peygamber efendimiz için umre yapmıştır. İbn-is Serrâc, Resulullah efendimiz için onbin hatim okumuş, mübarek ruhu için kurban kesmişti. Şu halde, her mümin yaptığı ibadetlerin sevaplarını, başta Resulullah olmak üzere, ana-babasına ve bütün Müslümanlara hediye etmelidir! Sevabı hepsine de gider. Kendi sevabından da bir şey eksilmez. 3- Resulullah için de kurban kesmek müstehaptır ve çok sevaptır. Resulullah iki kurban keserdi. Biri kendisi için, biri de ümmeti için idi. Kestiği iki kurban için, (Biri kendim ve evlatlarım için, biri de kurban kesemeyen ümmetim için) buyurdu. Resulullah efendimiz, Veda Haccına giderken yüz kurbanlık deve götürdü. 63'ünü kendi kesti. Sonra bıçağı Hz. Ali'ye verdi. Geri kalanı o kesti. Böylece 63 yıl yaşayacağına işaret etmiş oldu. Peygamber efendimiz için kurban keserken, (Allah rızası için kurban kesmeye ve sevabını Resulullah efendimize hediye etmeye) diye niyet edilir. 4- Bir kimse, biri adak, biri akika, biri vacip olan bayram kurbanı, biri nafile, biri ölü için, biri de Peygamber efendimiz için kurban kesmek istese, bir inek alıp kesebilir. 5- Kurban kesemeyen Müslüman, ölürken, bıraktığı maldan kendi için kurban kesilmesini, vârisine vasiyet ederse, vasiyet edilen kurban, bayram günleri kesilir. Bunun etinden, kesen kimse, fakir olsa da yiyemez. Etinin hepsini fakirlere vermesi gerekir. 6- Vasiyet etmemiş ölü için, vârisi veya başkaları, her zaman kendi malından hayvan kesip, sevabını ölüye hediye edebilir. Sevabı, kesenin olur. Bunların etinden, kesen de yiyebilir. 7- Sevabı ölüye gönderilecek olan hayvan her zaman kesilir. 8- Kurban demek, bayramın ilk üç gününde zengin için vacip, fakir için ise nafile olarak kesilen koyun, keçi, sığır veya deve demektir. Kurban adayan kimse, bayramın ilk üç günü içinde keser. Bundan sonraya kalırsa, mevcut ise, diri olarak sadaka verir. Adak kurbanı, bayramın ilk üç gününde kesilmesi lazımdır. Bu günler gelmeden önce kesilirse, kurban olmaz ve adak yerine getirilmiş olmaz. Adak kurbanı, belli üç günde kesilemedi ise, altın, gümüş olarak değeri veya diri olarak kendisi fakirlere verilir. Belli üç günden sonra kesilip de, eti fakirlere dağıtılırsa, etin değeri, diri kurban değerinden az olmamalıdır. Az olursa, aradaki fark kadar para da dağıtılır. Kurban denmeden adanırsa, mesela bir "koyun keseceğim" denirse, gün ve yer belli etse bile, kurban bayramı günleri dahil, istediği zaman ve istediği yerde kesebilir. 9- Bir kurban kesip sevabını ölü diri bütün müslümanlara göndersek, hiç eksilmeden herkese birer kurban sevabı gider. Bu Allah'ın bizlere bir lütfudur. Onun için kazandığımız sevapları ölü diri bütün müslümanlara bağışlamalıyız.